The Kite Runner (2007) - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

3 Kasım 2011 Perşembe

The Kite Runner (2007)

Uçurtma Avcısı
Khaled Hosseini’nin 2003 tarihli büyük sükse yapan enfes dram romanı “The Kite Runner”, en çok satan kitaplar arasına girince elbette yapımcılar peşini bırakmadı ve karşımıza öyküye sadık bir proje çıkardılar. Zaten daha filmin başlığını okur okumaz aklınıza filmden çok kitabın geldiği aşikar. Naçizane, kitabı okumadan filmi izlememenizi öneririm. Eğer film izlemeyi kitap okumaya yeğliyorsanız, gene de kitabı okuyun J Filmi çok beğenmiş olsam da kitabının tadı bambaşkaydı!

Monster’s Ball”, “Finding Neverland”, “Stranger Than Fiction” filmlerinden tanınan Marc Forster’ın yönettiği projede, romanı senaryoya uyarlayan ise “25th Hour”, “Troy”, “Stay”, “X-Men Origins: Wolverine” gibi filmlerin senaristi David Benioff’tur. Yani filmin sağlam bir ekibin elinden çıktığına emin olabilirsiniz! 128 dakikalık ABD yapımının baş rollerinde Khalid Abdalla, Zekeria Ebrahimi, Ahmad Khan Mahmidzada ve Homayoun Ershadi yer almaktadır. İngilizce, Rusça ve Farsça dilleri ile karşımıza çıkan filmin bütçesi 20 milyon $ iken, hasılat 73 milyon $ civarındadır. Müzik çalışmaları Oscar, Bafta, Altın Küre ve Goya adaylıklarıyla meşhur Alberto Iglesias’a emanet edilmiştir.

Afganistan’da zengin bir tüccarın oğlu olan Amir, Taliban rejiminin ülkesine gelmesi üzerine Amerika’ya yerleşen bir göçmendir. Yıllar sonra memleketinden gelen bir telefon üzerine tekrardan Afganistan'a döner çünkü konu en yakın çocukluk arkadaşı Hassan ile ilgilidir! Afganistan'a yapılan yolculuk, çocukluğunu da hatırlamasını sağlayacaktır.

Kitabına hayran kalarak birkaç günde hatim etmemi sağlamış bu etkileyici öykünün, elbette hayal ettiğim gibi ekranda bulduğum ve bulamadığım yerleri oldu. Öncelikle film kitaba oldukça sadık kalmış. Her geçen sahneyi kolaylıkla hatırlayabilmek mümkündür. Bu durum esasen rahat bir nefes almanızı sağlıyor (tabi ikisinin uyumlu olmasını bekleyenler için). Girişindeki oryantalist müzik büyülerken, zaman ilerledikçe yerini daha farklı tınılara bırakıyor. Hikayeyi beslemeyi de başarıyor. Zaten müzik çalışmaları sayesinde en iyi film müziği Altın Küre ve Oscar adaylığına sahip oldu. Mekan ve kostümler beklediğimden daha doğrusu hayal ettiğimden daha modern geldi. Aslında hikaye 1978’te geçtiği için o döneme gayet uygun görünüyor. Sanırım ben okurken daha eskileri kafamda kurmuşum. Görsel olarak o dönemin atmosferini oldukça başarılı yansıtıyor. Filmin adına ilham olan uçurtma şöleni ise çok eğlenceli görünüyor. Çocukların yeteneklerine hayran kalmamak imkansız.
Kitabı doruğa çıkaran ve gözlerinizin dolmasına sebep olan olay, filmde de aynı etkiyi yaratabiliyor. Kitaptaki başarılı kurgu filmde de yakalanmış. Mekan, kostüm, müzik ve görselliğe bu kurguyu da katarsak ortalamanın üstünde bir proje kabul edilebilir. Diğer yandan, 376 sayfalık bir kitabı yaklaşık 2 saate sığdırmak çok da kolay değil. Aslında kitap aşırı kalın değil fakat duygular o kadar yoğun ki sanki sayfa sayısı iki kat fazlaymış gibi geliyor. Kitapta uzun uzun hissedilerek okunanlar filmde sanki biraz daha hızlı anlatılmış gibi görünüyor. Bu tabi ki biraz sübjektif bir yorum oldu J Belki de okumadan ekran başına geçmiş olsaydım öykü yavaş bile gelebilirdi.

Yapıma gelen eleştiriler genelde olumlu yönde ilerliyor. IMDB’den 7.7, Metacritic’ten de 61 puan alan film kitapla aynı doğrultuda işlediği için ve başarılı yönetmen/senarist ile çalışıldığı için çıtasını yükseltiyor. Madalyonun diğer yüzüne bakılacak olursa, Afganistan hükümeti filmin sinemalarda boy göstermesini ve DVDlerinin satışını ülkede yasakladı. Sebebini de filmi izlediğinizde (ya da okuduysanız) çok daha iyi anlayacaksınız. Müzik dalında Altın Küre ve Oscar adayı olması yanında, en iyi yabancı film dalında da Altın Küre’de aday oldu.

Oyuncu kadrosu ağırlıklı Mısır, Afgan ve İran kökenli olduklarından yüzleri de çok tanıdık gelmiyor. Bu da filme orijinallik katıyor. Büyük Amir karakterini canlandıran İngiltere doğumlu ve Mısır kökenli Khalid Abdalla, “United 93” filmindeki rolü ile ünlenmiştir. Oynadığı karakterin pasif duruşunu oldukça gerçekçi yansıtıyor. Hatta küçük Amir ile büyük Amir aynı pasifliği sanki aynı kişiymiş gibi canlandırıyorlar. Küçük Amir ve Hassan’ı oynayan Zekeria Ebrahimi ile Ahmad Khan Mahmidzada Afganlı küçük oyuncuların, büyüklerden daha çok ilgi gördükleri aşikar. Kitapta kalbe işleyen Hassan karakteri, filmde de en başarılı performansı sergiliyor. Herhangi bir tecrübesi olmamasına rağmen o kadar doğal ve içten canlandırıyor ki o karakteri, başına gelenleri görmek gözleri dolduruyor. Amir karakterine olan sevgisini ve inancını o masum suratındaki gülümsemeyle göstermesi seyirciyi o kadar mutlu ediyor ki Amir karakterini kıskanmanıza sebep oluyor. Bununla birlikte, küçük oyuncu oynadığı rol yüzünden yaşadığı bölgede oldukça zor bir dönem geçirmiştir ve güvenliğinin tehlike altında olma ihtimaline karşı bir süre Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşamıştır.


4 yorum:

  1. bu kitabı seneler önce okudum ama hala etkisini üzerimde hissederim, filmini izlemiyorum çünkü bu büyünün bozulmasını hiç istemiyorum.

    YanıtlaSil
  2. Büyünün bozulmaması konusunda haklısınız. Ben şimdiye kadar bir kitap dışında hiçbir uyarlamada aynı heyecanı hissedemedim. Uçurtma Avcısı'nın filmi oldukça başarılı olsa da 2 saatte aynı duyguları yaşamak güç. Umarım bu kitaptan sonra Bin Muhteşem Güneş'i de okumuşsunuzdur. Zira o beni daha çok etkilemişti.

    YanıtlaSil
  3. Hayatımda beni en çok etkileyen kitaplardır.Bin muhteşem güneş ve uçurtma avcısı.Bu filmide izledim.haztırladıkca insanın canını yakan üzerinde çok fazla konuşamadığım konular.Haberdar olmayanlar için tm yerinde bir tavsiye olmuş.teşekkürler.
    Hatice

    YanıtlaSil
  4. Gerçekten de çok fazla konuşulacak konuları barındırmayan iki kitap. Okuyup o karakterlerin acısını (bırakın yaşamayı) hissetmek bile can yakıyor. Teşekkür ederim güzel yorumunuz için :)

    YanıtlaSil

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar