[1mk] DİLİMİN UCUNDA ... - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

10 Aralık 2010 Cuma

[1mk] DİLİMİN UCUNDA ...

 

         Dil yarası diye bir şarkı vardı ya hani ?  Dilimi ısırınca aklıma o şarkı geldi birden. Gerçektende  dil yarası ne büyük acıymış !  Az kalsın küçük dilimi yutacaktım şaşkınlıktan. Neyse ki hemen geçti fakat dilimin ağrısı geçince de dilime takıldı bu şarkı !   Sonra mırıldandım durdum, bildiğim kadarıyla nakaratını.Dilimden düşmedi bir süre bu şarkı.
Ben küçükken ,up ufacıkken dil yarasını fiziki olarak yaşadığım acı gibi bilirdim meğerse daha derin anlamlar yatıyormuş altında. Neyse  sonra düşündüm dilimiz olmasaydı napardık diye ? Cenab-ı Allah ne mükemmel yaratmış insanı. Ufacık bir et parçası ile kesintisiz  iletişim kuruyoruz. Derdimizi anlatıyoruz,paylaşıyoruz,konuşuyoruz falan feşman. Ne kadar önemli bir uzvumuzmuş dilimi ısırınca anladım.Çok kısa iletişimim kesildi dış dünyayla karıncalandı ses tonum,  dilim dolaştı konuşamadım! 
Daha sonra kendi kendime güldüm, dedim ''çıkar dilinin altında ki baklayı '' ? Ne anlatmaya çalışıyorsan  direk söyle. Konuşamıyorum ki, dilim  dolandı yuvalandı harfler bir tülü kelimeden cümle yapamadım. O halde bile şarkıyı mırıldanmaya çalıştım tekrardan ama beceremedim. Hay dilimi eşek arısı soksun şarkıyı katlettim. Ya blog sahabı  ''altı üstü bir dil acısı neden bu kadar büyüttün olayı '' dediğinizi duyar gibi mi oldum ne ? Olay aslında bildiğiniz gibi değil!   
Atalarımız boşa dememişler on kez düşün ama  bir kez konuş diye. Düşünmeden konuşup kalp kıran , diline sahip olamayan sırf bu yüzden acılar çeken nice insanlar var.  Laf ağızdan  çıkarken en büyük referansı dil'dir. Dilin kemiği yoktur. O söyler söylemek istediğini. Düşünmeden konuşursan çekersin cezasını. Faturası sana pahalıya patlar. Dil kabullenir kabullenmesine söylediklerini ama dal kırılmıştır birkere. '' Dil yarası,dil yarası en büyük yaraymış''  Ağzımızdan çıkanları kulağımız duymadan gereksiz sarfetmeyelim cümlelerimizi. Mazzalah dilimiz acı çeker sonra.  Çok konuşan adama derler ya '' dile bak dil papuç gibi '' Aslında kapasitesi ,eni,boyu  bellidir dilimizin!  fakat gereksiz kullanımlara da her zaman çevrimiçidir. Dil yaşayan bir şeydir. Kültürlerin gelişiminde dilin etkisi yansınamaz bir gerçektir.  Dil toplumlararası kaynaşmanın köprüsüdür. Yabancı Dil için dil dile değmeden öğrenilmez diye bir kaba tabir vardır ya işte dil o kadar sosyal olmayı da beraberinde getirir.
İşte bu kadar  önemli bir organdır dil!  e e e bişey söyliyecektim unututum!  Halbu ki az önce dilimin ucundaydı.  Bir dilimi ısırmamdan muhabbet nereye geldi bakarmısınız.  '' her işte bir hayır vardır '' diyeyim yinede böyle olmasaydı ,  bu yazıyı nasıl yazacaktım ki !  Neyse dil yarası'nın iki türlüsü de acıymış her ikisini de yüksek dozajıyla yaşadım , test ettim fakat  onaylamadım biiline...
Anlat anlat dilimde tüy bitti ! Ne derin konuymuş dil yarası yazının sonu bir türlü gelmedi. 
Dikkat ettiyseniz dil üzerine  10 dan fazla deyiş ve tabir saydım  ne kadar önemli bir organımız olduğunu anlatmak istedim sadece. Neyse konuyu daha fazla dillendirme'den sonlandırayım.
Dilinize mukayet olun her daim :)))







--
12/10/2010 06:45:00 PM tarihinde SÖZÜN ÖZÜ tarafından 1mk adresine gönderildi

1 yorum:

  1. Önce Merhaba,
    Belki de akıl,dil ve yürek arasındaki ilişkiyi de zikretmek gerek.Dilimiz kelimeleri hece kalıbına dökmeden önce,bazan aklımıza bazan da yüreğimize arzeder...
    Aklın süzgecinden geçenler...
    Biraz ukala,biraz mağrur,biraz sinsi ve belki biraz da hesaplı dökülür kalıba...
    Dökülür dökülmesine de; ruhu yoktur...
    Evet bazan da aklımız aciz kalır...Kutlu cümleler kurmak zamanıdır dilimiz...Yürek işi yürek, dünyasından,yüreğe hitabeden...
    Aklımız dilimize hükmedemez olur.Ne de güzel olur.Ve dilimiz;aklımızın hükmünden çıkıp yüreğimizin hükmüne tabi olur.Bütün heceler kelimeler kanatlanır...''Yer'' çekiminden kurtulur cümleler...
    VE birde daha hece kalıbına dökülmemiş kelimeler durur yüreğimizde...Dil aciz kalır..Diyemez...
    yüreğimiz bazan dilimize bile emanet etmez kutsal kelamı.Gözler devreye girer...Artık sözlerin diyaloğu çaresizdir,kifayetsizdir.Yüreğimiz kelimelerini gözlerimize emanet etmiştir artık...Ve gözlerin diyaloğu başlamıştır...Tevili mümkün olmayan sözlerin tercümesini yine yürek yapar ama sessiz...Bazan da gözyaşıyla...

    YanıtlaSil

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar