Kral çıplak'taki ürkek prenses - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

9 Aralık 2011 Cuma

Kral çıplak'taki ürkek prenses

Kral Çıplak'tan bir Pucca geçti. Program biraz "Abi kız arkadaşımı senin programa çıkarsak" görüntüsü verse de "Okan BAYÜLGEN"i bilenler hatır için çok da fazla "çiğ tavuk" yemeğeceğini de tahmin ederler.

Pucca blogcular arasından çıkmış en ünlü kişi şu anda. Kitapları satılıyor, okunuyor da ihtimal. Röportajları yayınlanıyor ve iyi kötü bir kariyer sahibi oluyor. Sosyal medya'nın kendisine ilgisi ortadayken bir TV programında yer almasından doğal da bir şey yok. Bu anlamda rating açısından da doğru bir tercih.

Kişisel kanaatim "Kral Çıplak" (formatı biraz esnemiş olduğundan tölere edilebilir ama) Pucca'mıza bir beden büyük gelmiş gibi durdu. Belki Disko Kralı'nda konuklar arasında kaynamak daha iyi de olabilirdi. Ancak doğal davranışı, mütevaziliği ve asla şımarık bir görüntü vermemesiyle gerek Okan BAYÜLGEN, gerek de eleştirmenler tarafından hoşgörülen bir sohbet olduğunu düşünüyorum. Bilenler iyi bilir Okan BAYÜLGEN Kral Çıplak'da konuklarını kollar zaten. Ancak Pucca'da şımarıklık, kibir ve kapasite üstü bir böbürlenme görseydi  ufaktan iğnelemekten geri durmazdı diye düşünüyorum.

Heyecan, amatör ruh taşıyan insanlar için kaçınılmaz birşey ve profesyonel dünyada aksi düşünülse de, o heyecanı taşımak, onunla yaşamak çok güzel bir duygu. Pucca'da bunu gördük. Gördüğümüz bir başka şey'de blog yazarlığının bizzat Pucca'nın deyimiyle bir edebiyatçı kimliği olmadığı. (ki bir yazımda bunu hepimiz için söylemiştim). Tabi ki aramızda kalem tutan eli, edebi metinler yazan kişiler de var. Ya da gazeteci - yazar olabilecek kapasitede üretken insanlar da var. Pucca'da aslında kendisini yazılarından ve bir zamanlar bir iki DM alışverişinden tanıdığım kadarıyla böyle bir potansiyele sahip bir arkadaşımız. Merak edenler pek dikkat etmemiş olsalar da onun "az okunan" ama bence "daha sağlam" yazdığı diğer bloglarını ve şiirlerini okusunlar.

Ben şahsen o bloglarını daha çok severek okuduğum Pucca'nın biraz daha düşünce yapısını, entellektüel yanını yansıtabildiği bir sohbet olsun isterdim. Ancak gerek heyecanı, gerek bir tercih olarak popüler olan ve kendine para kazandıracak olan yanını yansıtması kaçınılmaz oldu. Nitekim programa telefonla katılan arkadaşlarımız da onun bu yanından başka bir yanına vurgu yapmadılar. Zaten benim sevdiğim bloglarının güncellenme tarihlerine bakarsanız Pucca'nın da beklentimin aksine ama doğru yönde bir tercih yapmış olduğunu görürsünüz.

Fiziki görüntüsü "Pamuk Prenses yada Marlyn Monro" bekleyenleri yine hayal kırıklığına uğratmış olsa da Okan BAYÜLGEN'in de vurguladığı gibi güzellik göreceli ve bir yazardan beklenen güzel olması değil, güzel yazması. Üstelik eniştemiz beğenmiş bize "ot" yemek düşer diyerek o konudaki eleştirileri dikkate almamak gerektiği kanısındayım. Öte yandan bu durumun Pucca'nın kariyerini "Pucca soyundu, orasını burasını açtı" türü magazin haberleri yerine "Pucca şunu da yazdı" türünde geliştirmesi için herkes adına hayırlı bir şey olduğunu düşünmekteyim.

Benim beklentim şahsen "Rus Edebiyatı'nı" okumuş bir kızın, diğer bloglarındaki gibi, popüler kültürden biraz daha uzak, elle tutulur cümleler kurmasıydı. Bu beklentimi kendisinden önceki konuk: Üstad "Toron KARACAOĞLU" yükseltti haliyle. Doğuş ya da Nihat DOĞAN'dan sonra bir Pucca sohbeti dinlemenin tadı ile "Üstad"ın o enfes sohbeti üstüne dinlemek aynı etkiyi yapmadı tabi ki bende. Bunda Pucca'nın bir suçu yok. Okan BAYÜLGEN'de "bence bu kadar yeter" diyerek sohbeti zihinlerde "Pucca'da bu muymuş?" sorusunun sorulmasına fırsat vermeyecek iyi bir zamanda kesti. 

Bence Kral ÇIPLAK'a çıkıyor olmak Pucca gibi içimizden gelen bir blogger ve sosyal medya ünlüsü için azımsanmayacak bir değer ifade ediyor. Genel'de Okan BAYÜLGEN'in programlarına "seyirci" olarak katılmak bile bir kıvanç sebebi iken konuk olmak elbette önemli. Kutlarım.

İleride sevgili arkadaşımıza başarılarının devamını dilerken, bir DM'de kendisine söylediğim gibi "marka"sını bir takım tüketim ürünleri ile taçlandırmasını (bir parfüm markası, bir iç giyim markası vs)tavsiye ederim. Kendisinin de bildiği gibi günümüzde çok çabuk tüketilen, yanıp sönen bir yıldıza dönüşmeden önce tahminen "3.kitaptan sonra" tutmayacağını bilse bile bizlere daha "sağlam" bir edebi ürün sunmasını bekliyorum.

Ayrıca, mümkünse kendisini popüler kültürden (blog yazan, tweet atan bir yıldızdan) biraz daha öteye bir "yazar"a dönüştürme yolunda, zaten var olan potansiyelini harekete geçirecek (eğitim vb.) adımlar atması yararına olacaktır diye düşünüyorum.

İbrahim ORTAÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar