MEKTUPLAR / YAS - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

6 Ekim 2010 Çarşamba

MEKTUPLAR / YAS


Yas dediğin kaç gün sürer 1yıl mı ? 5 yıl mı ?10 yıl mı ? ya da gidene verdiğin değer kadar mı ? Belki ..Dostum,bilirsin işte bazı şeyleri dile dökmek içerde çözmekten çok daha zor ..


Tam 18 sene önce .12 yaşım henüz dolmammış yağmurlu bir Ekim akşamıydı.Olacaklardan habersiz çocukluğun gerektirdiği tüm müziplik ve eğlenceyle dolu bir gece, sabah olacaklardan habersiz evin içinin kahkahalarla çınladığı bir gece.. Dört kardeşiz biz ben 3. numarayım evin en başına buyruğu ve hatta en asi olanı .Aklına yatmayan bir şey olduğunda hiç korkmadan kafa tutanıyım.Kavgalarda en önde ,kimseye laf söyletmezdim haklı olduğum durumlarda .Bir tek onu dinlerdim çünkü ; bilirdim onu üzmemem gerektiğini ,Hasta olduğunu ,üzülmemesi gerektiğini sırf bu sebepten en haklı olduğum durumlarda bile susmam gerektiğini..

Hasatalığının yeni başladığı dönemlerdi.Hiç unutmuyorum bir akşam beni yanına çağırıp 'sen kınalı kekliksin ,benim kınalı kekliğimsin eğer yeteri kadar akıllı olmazsan avcı cezalandırır seni ' demişti ve ardından gülmüştü korkma biliyorum sen artık akıllı bir çocuksun değil mi ? 'Avcıya söyle kızmasın bana söz bir daha abimle kava etmicem ,kardeşim saçımı çekse de ağlamıca söz 'demiştim .Sonrasında hadi gel bir dua oku diyip dizinin dibine oturtmuştu.Sonradan öğrendim avcılar en çok kınalı kekliği avlamayı severmiş ilk duyduğumda boğazımda bir yumru hissettim bilirmiş meğerse benim ruhumu..

Dostum,sen hiç hastası olan bir evin kokusunu bilir misin ? Diğer evler dumanı üstünde tüten sıcak yemek kokularıyla dolup taşarken ,hastası olan evler ilça kokar hem de mide bulandıracak kadar ,limon kolonyası kokar ,çaresizlik kokar gelen ,giden ve hatta evde yaşayanların derisinden dışarıya fışkırır ..Kimse itiraf edemez ama ölüm kokar aslında ..O yaşata çocuk kalbinle hissedersin ve gizlice dua edersin '' ne olur bişiy olmasın söz bir daha onu hiç üzmicem..Sonucu hiç bir şey derğiştirmez ben hastalığın ,çaresizliğin ve ölümün kokusuyla 12 yaşımda tanıştım..

Yağmurlu bir Ekim akşamı yerini hiç silinmeyecek izlerle birlikte puslu bir sabaha bıraktı 12 yaşımın dolamasına sadec 1 gün vardı.Elinde bir poşetle ,abim belirdi kapıda .. Ve o an anladık bir gün öncenin intikamını almıştı hayat bizden ..O kadar çok gülmek gelmezdi çünkü insan denilen canlıya...Bundan tam 18 sene önceydi..12 yaşım bitmişti artık ve 13 yaşındaydım ilk defa mezarlığa gidiyordum ..Ölmüş bir bedene hiç yabancılık çekmeden dokuna biliyordum ,yüzünde ki gülmesemeyi fark edebiliyordum ,ölen hiç bir insandan korkmamam gerektiğini o gün öğrendim ve sonrasında hiç bir öüden korkmadım..

Yas dediğin kaç gün sürer 1y ıl mı ? 5 yıl mı ?10 yıl mı ? gidene verdiğin değer kadar mı ? yada her neyse ..Ben tam 18 yıldır tırnaklarımı kökünden sökmüş gibi sızılı bir acı hissediyorum. .Hala ilaç kokusunu sevmiyorum,öksüren bir insanın yanında uyuyamıyorum ,limon kolanyasından nefret ediyorum.Onu çok özlüyorum...







FOTOĞRAF :1X.COM

1 yorum:

  1. Ölümün kokusu...Mağara gibi açılan dipsiz koyu renk bir ağızdan çıkar.Tanımlayamazsın nasıl koktuğunu ama ilk hissettiğin o kokunun ölümün kokusu olduğudur.Ürperirsin...Korku değildir bu hayır, sadece ürperirsin.

    YanıtlaSil

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar