[1mk] BEN BİRİSİNİ ÖLDÜRMEK İSTİYORUM - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

15 Ekim 2010 Cuma

[1mk] BEN BİRİSİNİ ÖLDÜRMEK İSTİYORUM





"Ketum adamdı Nevzat"

Her şey bu kısa cümle ile başladı.Kafamda , Tomris Uyar'ın sözlerinin dolandığı günlerdi ; günlüğünde , kurgulamanın , yazarlığın temel şartlarından olduğunu anlattığı bölümü okumuştum.Herkes yapar da ben yapamaz mıyım deyip , "kurgu yapmaya" kalktım.İyi halt ettim…

İyi halt ettim çünkü bir anda ağzımdan pardon aklımdan çıkan bu cümlenin peşine düştüm.Ha bu cümle ile yetindim mi ? Hayır , durur muyum?.Final paragrafını da yazdım iyi mi.Bir güzel , Nevzat'ı öldürüverdim.Aslında , öldürdüm sayılmaz eceli ile öldü ama sonuçta ölmüş oldu ki bu durumda , bir adamın yaşamını sondan başlayıp yazmak gibi ( ne gerekli ise ) kutsal bir misyonu da üstleniverdim.Durduk yerde…Gerçi durduk yere de sayılmaz , rahmetli Tomris Uyar'ın gazına geldim ama eminim kadıncağızın o cümleleri yazarken , böylesi bir gaz verme gereksinimi duyduğunu ; benim kolay dolmuşa gelen yapımı bildiğini sanmıyorum.Alıngan adamım , üstüme alındım.Tabii ki durduk yere…Gerçekten…

Bu alınganlığım bedelini ödüyorum ve sanırım ödemeye de devam edeceğim çünkü bu Nevzat olacak şerefsiz , her sabah ölüyor ama ertesi sabah canlanıyor.Canlandığı yetmezmiş gibi , dizüstü bilgisayarımı açıyor ; noktalama işaretlerinin yerini değiştiriyor ; bununla da yetinmiyor , anlamsız içi boş cümlelere çeviriyor yazdıklarımı.Musalla taşında yatmaya mahkum ettiğim tabutundan çıkıp çıkıp yapıyor bunu.Tabut yanımda olsa , elimde sarımsak , gümüş kurşun , kazık ne varsa bildiğim kocakarı silahı , tamamını kuşanıp , sabaha kadar nöbet tutacağım.

Sabah yazdığım cümleleri ertesi gün okuduğumda , gözlerime inanamıyorum: "Hayır , ben yazmış olamam o cümleleri ; o virgülün ne işi var orada?.Allahım , aynı şeyi nasıl tekrarlamış olabilirim? Yahu , ben bunu okumadım mı kapatmadan önce yazıyı , okudum.E nasıl o zaman , fark etmedim.Etmemem mümkün değil , birisi değiştirmiş yerlerini , cümlelerimi ." diye kaç kez kendi kendime dehşete kapıldığımın sayısını artık hatırlamaz oldum.

Adamı öldürüp , sonra yaşamının tamamını belirleyen bir özelliğinden yola çıkarak , çok çok kısa yaşam öyküsünü yazmaya  kalkarsanız , üstüne üstlük pskilojik etkisini arttırmak ve derinlik kazandırmak için çabalarsanız ,  olacağı budur; hak ettim ben bunu.Başlığı da afiliydi : "Ketum adam Nevzat'ın çok çok kısa yaşam öyküsü" Brehhh brehhh…

  Önce o "çok çok kısa " nın , ilk çok u gitti ; arkasından ikincisi.Kala kala kısa sı kaldı ama onun da ömrü yakında biter.Her satır , etlendirdi , canlandırdı Nevzat'ı.Her paragraf , kan verdi damarlarına.Yaşamı hikayesi şekillendikçe , yaşama direnci arttı namussuzun.Ben tabuta sokuyorum , o tabuttan çıkıyor.Ölmemek için ne geliyorsa elinden ardına koymuyor.   

Nevzat bak anlıyorum , yaşamak istiyorsun ve biz (ben) tersten başladık işe ama yeter kardeşim.Direnip durma , bir cinnete bakar ; hakikaten öldürüveririm.Yatağında bile olmaz ölümün , demedi deme…Uslu uslu gir şu tabutuna… 


--
10/15/2010 01:41:00 PM tarihinde AVRAM USTA tarafından 1mk adresine gönderildi

1 yorum:

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar