[*] Utanç - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

30 Ocak 2011 Pazar

[*] Utanç



Elimde kahvem dışarı çıkıyorum. Bir adam geçiyor önümden. Öylece bakıyor kahveme ses etmiyor. İçinden deli diyor biliyorum. Gözlerinden okuyorum. Bunu çok önceden öğrenmiştim. Gözlerini görmediklerimde var. Hani sevgimi verdiğim. Bir sevgiliden bahsetmiyorum. Bir sevgiden bahsediyorum.
Elimde bir dal parçası. Bir karış kar var ayaklarımın altında. Kalemimi kırıyorum hani kimsenin yapamadığı yada yapmadığı. Kendime kırıyorum. Kırılıyorum kendime. Kızıyorum sonra. Kar üstüne yazıyorum –git buradan- diye. Ezberlemeye çalışıyorum. Beceremiyorum. Hani gidenleri çok gördüm. Bakmadan arkasına. Ben bakıyorum arkama. Hiçlikten başka bir şey bulamıyorum. Böyle daha kolay olur gitmek. Bırakmadan arkanda kimseyi. Ama daha da bir zorluyor. Daha da bir zorlanıyorum. Zorluyorum kendimi olmuyor. Ben gidemeyenlerdenim. Gitmek isteyip öylece kalanlardan.
Uzun diyorum gece. Uzanamayacağım kadar uzak aydınlık. Öylece duruyorum. Soğuk işliyor iliklerime. İliklerime kadar sarılmak istiyorum kimsesizliğime. Sessizliğimi bozuyor ay ışığı. Bir parça diyorum bir parça . yüreğimi ısıtacak bir parça ay ışığı. Yine yankı yapıyor içimdeki çığlıklar göğüme.
Sarılıyorum geceye. Yıldızları bir bir dökerek avuçlarıma. Hani diyorum iyidir yalnızlık ama yine zorlanıyorum. Sus diyorum kendime. Susamıyorum. Varsa susadığım bir şey ölüm diyorum. O da gelmiyor çürümüş ruhuma. Gece dökülüyor gözlerime. Ses etmiyorum. Karanlıktır benim sol yanım alışığım diyerek sineye çekiyorum yine.
Sonra yüzüme vuruyor damlalar. Damla damla akıyorum kendime. Kendi içime akıyorum gecenin sarhoşluğuyla.
Yüreğini sarayım diyor topraktan gelen ses. İstemez diyorum. Yüreğim sarılı zaten görmüyorsun içimdeki yaraları öyle bir sarmışım ki toprak bile saramaz üstünü. Çok mu yaralıyım? Hayır ama fark eder mi?

Kanamak için yaramı lazım görünen. Görünen yaralarım yoktur benim. En sevimli halimle gülümserim hayata. Gözlerimin en güzel rengiyle bakarım etrafıma. Bir işe yarar mı? Evet yarıyor. Uzaktan bakınca hissedilmiyor kimsesizliğim.
Yüreğim diyorum yine. Her şey onda bitiyor öyle değil mi?
Sevgiyi,nefreti aklınıza ne gelirse içinde birikiyor. Benimkinin içindeki mi? İçi boş desem? Olmaz mı? Olur olur. Ben söylüyorsam olur. Yalanı sevmiyorum ben. Hani kimse sevmez ama herkes yalan söyler öyle değil mi? Küçük,büyük,beyaz,pembe bu ayrıntıları da temize çıkmak için yalancılar uydurmadı mı yoksa?
Ne çok soruyorum bugün kendime. Ne çok kızıyorum bugün kendime. Hepsi yüreğin suçu. Bir başıma bırakmasaydı beni. Yürek diyorum sadece yürek. Yürek isteyen şeyler yapmadım hiç. Boyumu aşan, ağır gelecek hiçbir şey yapmadım. Öyle nefes alıyorum. Aldığım nefesin hakkını vermeyerek. Acizlik mi bu? İtiraf dediğin bu olsa gerek..
Üşüyorum yine yok soğuktan değil. Utançtan üşüyorum bu gece. Rüzgar bile değirmiyor soğuğunu bana. İşte bu yüzden üşüyorum. Yalnızlığımdan utanarak üşüyorum parmak uçlarıma kadar..


--
1/30/2011 04:12:00 AM tarihinde Ruhumun Cesareti tarafından * adresine gönderildi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar