Subscribe Us

MİRİM ÇELEBİ(Gülce-Buluşma)






















Sonsuzluk ruhumuzda yanıp duran meşale
Sevgiye düş toplarız, hele bakın şu hal’e
Donan düşlerimizi, sıcacık tutmak için
Ay toplar umutlar da, gözler arar hep hâle
…Derin koylardaki tufanlara aldırmadan
….Koşar yarınlara, başarmak için ruhlarımız,
…..Geçmişten geleceğe koşan ruhlarımızdan
……Biri daha olan, bir başka çelebiden
…….On altıncı yüz yılda yaşamış,
……..Mirim Çelebi’mizden bahsedeceğim;


Solan düşlerimizin, özenle pasın biler,
Gafletin uykusundan, uyanmamızı diler,
Gönülden nidamızın sesini duymak ister
Asıl adı Mahmut’tur Mirim Çelebi’mizin
…Tanınmış Osmanlı matematikçisi,
….Astronomi alimlerimizdendir kendisi.
…..Bu alanda çalışmaların
……Devamıdır elbet soyundan beklentisi.


Bin dört yüz yetmiş beş, civarı bir yılda
Aydınlık bir şafağa, göz açar İstanbul’da
Sonsuza uzanmaya, kanat çırparak koşar,
Dudağında bir gülün, sevdası vardır kulda
…Hem Ali Kuşçu’nun hem de Kadı zade’nin
….Yanaklarına ay düşüren torunları oldu.


Dede oldu kendisine, namı değer Hoca Zade,
Mirim Çelebiye oldu, biricik kızı valide
Kutbettin Mehmet olunca, saygıya değer babası
Meşhur âlim Ali kuşçu, baba tarafından dede…
…Babası Kutbettin Muhammet’tir
….Mehmet’in yanında söylenir ona,
…..Birde böyle bir ifade…


İstanbul’da demlenerek, medreselerde okudu
Ilık yaz akşamlarında, akşam otları kokudu
Gönlü ilim ilim dolup, desenli kilim dokudu
Dokudukça tezgâhında, yaklaştı hep maksudu
…Bursa manastırında hoca iken
….Genç yaşta vefat edince babası,
…..Dedesi Hoca Zade,
……Yanına alıp, yetiştirmek için oldu hem de hocası.
…….Sinan paşa’nın hizmetine girmiş iken,
……..Ondanda ders almaya gayretliydi çabası.
Önce İnebolu da, müderris oldu
Edirne’den sonra Bursa’ya yol buldu
Son gayretle gün ufka batıp giderken
Bir sonraki güne hazırlanır erken
…Medreselerinde yetiştirmek için umuda yelken,
….Her türlü emeği ve çabayı esirgemedi.
…..Gönüllerin geleceğe olan sevdasına,
……Uyanmak için uykudaki derinlerden…


İkinci Beyazıt Han’ın, şehzadelik döneminde
Hocası olup ders verdi, hesabi ilimler derdi
Riyaziyat derslerini, öz belleğine gönderdi
İlme irfanla çalışıp, oldu her an öneminde


Yaprak dala sarılır, dal dediğin gövdeye
Söz güler; gökte güneş, düş saklar hep sevdeye
Dünya’nın sahnesinden, nice mevsimler geçer
Çalışırlar her daim, azık dolsun heybeye…


Kulaklarımızdadır hep yaşam ezgileri
Koşarız peşlerinden, bizlerde bu sevdaya,
Asırlar geçse silinmez, yüksek yaşam çizgileri
Onlar gidiyordu aya, biz kaldık bu yolda yaya


Hocalık etmişti şehzade şahsına
İkinci Beyazıt geçince tahtına
Önemli makamlar görev yeri oldu
Mirim Çelebi’nin güzide bahtına


…Bin beş yüz on dokuz yılında;
….Yavuz Sultan Selim zamanında
Kazaskerlik görevine, çıkar birde hayat yolu
Görevde yükselip oldu, görev yeri Anadolu
Dudaklarında bir gülün ebedi sevgisi vardı
Aşkla susamış dilini, o güle salâvat sardı


…Mirim Çelebi, Kısa bir süre sonra
Emekliye sevk edildi, görevden azledilerek,
Hayatının sonlarında, hacca gitti bir kafile
Say edipte vakfe durdu, öncesinde tavaf ile
Hac görevini yapınca, ilahi haz edilerek
…Dönüşünde Edirne’ye yerleşti.
….Bir dalganın köpüğüyle üşüdü sözleri
…..Gün ufuktan batıp giderken son gayretle
……Her bir tarafı bin bir renge, boyamak isterdi gözleri…


Ağaçtan sararıp ta, düşen her yaprak gibi
Eğilip döner beller, toprağa orak gibi
Çalar Cebrail melek, onunda kapısını
Bin beş yüz yirmi beşte, mertek yapısını
…Defnederken Kasım paşa Camii avlusuna
….Döşerler sıra sıra tahtalarla…


Tiren yürürü her an, yürüyor hala bilsen
Kimi namaz öğretir, görevli kondüktöre
Marşandiz karası var, hele söyle! dilsen
Kimi kendin kandırır, ebedidir der; küre…
…Kimi arzular peşinde koşar,
….Şeytanı memnun ederken, böyledir der töre…
…..Merhum Mirim Çelebi
……Yaşamadı hayatını şeytana ve nefsine göre.


…Yüce yaratıcı, ulu rabbin yolunda
….Rızaya istikamet için, aşkla ve şevkle doldu
İki büyük astronomdan, torun diye destek buldu
Fikriyat gelişmesinde bunun çok etkisi oldu
Zor olmadı bu sebeple, kendisine yön bulması
Bir sevdanın sarnıcında, arşa sevda dolması
…Dedesi Ali Kuşçudan sonra,
….Osmanlı devletinin ilim hayatında
…..Geometrinin gelişip ilerlemesi için
……En çok çalışan kişi olması…
…….Matematik ve astronomi alanlarında
……..O dönemin en çok tanınan kişisi haline gelmesi…
………Tesadüf değildir diye;
………..Kaydı düşer, okunası beyaz yaprağa.


…Özenti duyarak karıncalara,
Arıların metrelerce gidip yaptığı ballarına
Tohumlar dökerek gidilesi zirvenin yollarına
Yüreğine tutunarak uzandı bilim dallarına
Haylaz vakitlerden kaçarak gün toplayıp kollarına
…Özlemine sarılarak yarınların, arşa merdivenine,
….Uluğbey’in ünlü ‘Zeyç’i olan eserini
…..“Cetvelin Düzeltilmesi ve Çalışma Kılavuzu” adlı kitabına
……Kendi görüş ve düşünselleriyle birlikte
…….Farsça olarak şerh etmiştir…
.……..Çalışmaların devamında büyükbabası
………Ali Kuşçunun Astronomiyle ilgili eseri
……….‘Fethiye’ adlı risalesini de şerh etmiştir…


Dişlerinden akınca bedenin yorgun teri
Kazandı göğsündeki en sancı dolu yeri
Bin emekle eritti, sırtında yüz dağları
Yorulsa da koşarak kucakladı çağları
…Matematik ve astronomi ile ilgili vardır
….Yazdığı bir çok eseri halesi,
…..İkinci Beyazıt’a sunulmuştur sekiz adet risalesi
……Bunlardan başka trigonometriye dair
…….Bulunur çoğu Farsça yazılmış eserden gül lalesi
……..Hepsi birer aydınlık meşalesi…


Matematik sahası bilimlerin yanında
Türkçe ve tarih kokar, kıp kırmızı kanında
Yanaklardan ay düşer, yıldız parlar alnında
Türk dediğin doğruluk, dürüstlük vicdanında


Heyet ve müsellesata dair eserlerle ünlüdür..
İnsanlığa sevgi dolup taşan, coşan yeri gönlüdür
…Batlamyus’un bin dört yüz senelik
….Hiç itirazsız kabul edilen
…..Dünya merkezli kainat sistemi görüşünü
……Yıkma çabalarına, Kopernik’ten yirmi yıl önce başlamış
…….fakat teorisini açıklamaya ömrü yetmemiştir,
……..Çünkü ömür dediğin, zamanlı ve günlüdür….


En ünlü öğrencileri; Ali el Muvakkit ile
Filozof ve de tarihçi, ünlü Taş Köprülü zade
Geleceğe gelsin diye, peşinden nice öğrenci
Yetiştirdi hepsini, hepsi bu yolda azade
…Osmanlı edebiyatında en bilinen eseri
….‘Munyet El Seyyadin fi El Av’ dır.
…..Astrolojiye dair en bilinen eseriyse
……Türkçe ‘Mesaili Mirim Çelebi’ adlı eseridir.
…….Yeşerip filizlensin diye, geçmişten geleceğe
……..Tohumlar bırakır hala toprağa…


Güneşlere sıvanır, bir gün elbet gülüşler
Yaratanın rızası, içindir son dönüşler
Aşacağız vuslatın, görünmez surlarını
Belki bizde cennete, atıp giriş turlarını
…Buluruz orada kendimize yer…
….Yoksa bu akılsız başın götürdüğü
…..Bencileyin, orada ne eder….


Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Disqus Kısa Adı

birmilyonkalem

Yorum Yap

[blogger][facebook]