Banner

Bilgi, "abla"ya göre ciddi iştir, (yeniden): Öte yandan... 2


"Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz!": "Abla", Uğur Mumcu'nun bu sözünü çok beğenir, bir konuda bir şeyler yazmaya niyetlendiğinde ne biliyorum ki? diye soruşturur: Araştırmacılığın temel gereklerinden sabrı ve iyi bir hafızayı bünyesinde taşımadığından, vardığı sonuç genelde hiç bir şey bilmiyorum! olur.

"Abla" da en iyi bildiği/tanık olduğu şeyi yapar, gözlemlerini/deneyimlerini yazar. Bilgi "abla"ya göre ciddi iştir, sabırla, azimle ömrü aşan zamanlar boyunca, doğru bilgiden gelen doğru bağlantılar kurularak bir neden sonuç çizgisinde ince ince gelişir/gelişmelidir.

Öte yandan bunun böyle olduğu bilgisine tam ulaştığında "abla", bilimsel çevreden gelen, apartma-aşırma-araklama kavramıyla karşılaşır ki, olacak iş değildir! Derken, ensesi kalın, cüzdanı ondan da kalın büyük ilaç firmalarının üniversitelerde laboratuvarlar kurup, hocalara -doğallıkla- kendi satış politikalarını destekleyen araştırmalar yaptırıp yazılar yazdırdıklarını öğrenir "abla", bilgi para rotasına girmişse neye güvenilecektir bu durumda?

Telif konusunda da egemenin borusunun öttüğünü düşünür; su içine konan tenis topu büyüklüğünde, yayınladığı bilmemkaç miliamperlik elektrik akımıyla deterjana ihtiyaç duymadan çamaşır yıkayan çok ucuz bir çamaşır yıkama aletiyle ilgili bir yazı okumuşluğu vardır, bir daha da sözü edilmeyen... Sonradan noktaları birleştirdiğinde dev çamaşır makinesi/deterjan sektörünün çok ucuz bu aletin telifini ödeyip derin bir dolap köşesine tıkdıkları fikrine varan "abla"ya madalyonun bu yüzünde görünenler hiç de sevimli gelmez!

Bilgi, para/ideoloji rotasındaki bilgi! Madalyon -çok şükür!- sadece iki boyutlu değildir, bir yüzü daha vardır, kalınlık... "Abla"nın sağduyusunu seslendiren, -Ben'im Varlığı, yüksek benliği- Basiret Hanım, buradan sakince yayınlarına devam eder: Sezgi denen, yeniden hatırlanan eski bir bilgi biçimi daha vardır! Siyah harflerle anlatım, Basiret Hanım'ın sakin tarzına uymuyorsa da "abla" bunun önemli olduğunu, sapla samanın birbirine karıştığı bu zamanda, olan biteni sessiz, sakin izleyip, yırtık iç çamaşırdan fırlar yorumlarla gürültüyü artırmak yerine bekleyip görmenin daha uygun bir tavır olacağını bilir!

Kendisi hakkında hiçbir şey bilmeyen, kendisini anlatması istendiğinde kariyerinden, yapıp ettiklerinden söz eden, kendisini yaptıklarından ibaret sanan insan evladının sessizliğe ne kadar ihtiyaç duyduğu Basiret Hanım'ın malûmudur!

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Uzağa Giden Kadın dedi ki…
çok uzun süredir sessizliği düşünür Uzağa Giden.
Sessizliğin nedenelri sorgular içinde.
Çok sesliliğin içinde uzun süedir sessiz kaldığından belki.

Üzerine çok düşünülecek bu yazı için teşekkürler. Bu da benden olsun eskidir ama bende yeri özeldir

http://uzagagidenkadin.blogspot.com/2009/04/sessizligin-gucu.html

Paylaştım.