Banner

"Başka Dilde Aşk"

Üç baş rol oyuncusu var bu hikayenin.
Bir kadın, bir adam bir de aşkları.
21 yüzyıldayız.
Her şeyin daha fazlasını istediğimiz, gözümüzün hiç doymadığı hayat biçimlerine sıkışmış sınırları zorluyoruz.
Arabamız var, daha yenisini istiyoruz.
Evimiz var küçük geliyor.
Arkadaşlarımızın hepsinde kusur buluyoruz. Camdan birer kalp olan sevgilerimizi, umutlarımızı hiç düşünmeden yere çarpıyor, tuz buz ediyoruz.

Özellikle İnternet'in yaygınlaşmasının ardından yeni bir flört tipi çıktı ortaya.
Dünya'nın diğer ucundaki insanlara öylesine yakınız ki, böylesi bir ortamda yeni aşkların da filizlenmesi kaçınılmaz oluyor.


Bu hikayede üç kahraman var dedim.
Kadın Alman Monica olsun, adam da Mısırlı Omar.
İkisinin de en başta dilleri olmak üzere farklı yaşam tarzları var haliyle.
Monica Almanya'da liberal bir ortamda yetişmiş, biraz da macera peşinde
Omar ise biraz daha tutucu olarak tabi ettiğimiz koşulların adamı.
Bir gün Omar ve Monica bir chat odasında karşılaşıyorlar.
İkisine de ilginç geliyor ilk başta.
Haliyle İngilizce konuşuyorlar, ama çat pat ikisinin İngilizcesi de.
Biri doğunun büyülü dünyasının kapılarını aralamak istiyor, diğeri de batıya doğru yol almak.
Masal bu ya, gel zaman git zaman birbirlerinden başka bir şey düşünemez oluyorlar.

Bir gün buluşmaya karar veriyorlar.
İçten içe ikisi de aşklarının büyüsünün bozulmasından korktukları için sürekli erteliyorlar bu buluşmayı.
Ve bir gün buluşuyorlar, ilk kez el ele tutuşmanın, göz göze olmanın heyecanıyla buluşmanın nasıl geçtiğini  bile anlamıyorlar.
Bu durum bir yıl boyunca devam ediyor ve evleniyorlar sonunda ya da aileleri karşı çıkıyor, kaçmaya karar veriyorlar, fakat aslında birbirlerinin hiç de aradıkları insan olmadığını anlıyorlar.
Tek bir son yok bu masalda.


Eski Nesrin olsam ay ne romantik der dinlerdim bu masalı, ama şimdi düşünmeden edemiyorum.
Aşkın dili yoktur derler, evrenseldir derler. Derler de, bu söz aşkın herkesin hissettiği bir duygu olduğu anlamında söylenmiş olması daha muhtemel değil mi?


Farklı kültürlerden iki insanın birbirine aşık olması son derece doğal,ama buradan sonrası benim kafamı çok karıştırıyor.
İki farklı dil konuşan insan, anlaşmak için kullandıkları dil, ing, fran. her neyse onu da çok çok iyi bilmiyorsa, sevgisini nasıl ifade eder ki?
Evet, aşk çoğu zaman insana bildiği sözcükleri de unutturur.
Kimisi aşka gelir şair olur, kimisinin de dili tutulur.
Hal böyle olunca da gözler konuşur derler hatta.
Ama bakışlar yeter mi sevgiyi anlatmaya?
Tartıştığınızda içten bir özür dileyecek kadar konuşamadığınız bil dilde yaşanılan aşk her şeyi affeder mi?

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Elif Kararlı dedi ki…
Aşkın gerçek anlamını biliyorsanız ve öyle bir aşk yaşıyorsanız bence kesinlikle dil önemli değil..
Nesrin dedi ki…
Ben de hep öyle düşünürdüm.
Aşk kendiliğinden gelişen bir şey, mantıktan ziyade kalbin hükmettiği bir duygu; ama yine yazıda bahsettiğim gibi bir aşk ne kadar sürer bilmiyorum.