Başka dilde aşk cümlesini duyduğunuzda iki farkı dili kullanan insanların yaşadığı aşk geliyor insanın aklına. En azından benim aklıma ilk bu gelmişti. Sonradan gazetelerden filmin eleştirilerini okuduğumda aslında işin öyle olmadığı aksine çok farklı bir şey olduğunu anlamış bulundum.
Ama işin aslında gazetelerde okuduğum gibi olmadığı ilk eleştirileri gördüğümde anlamıştım.
Çünkü ortada iki dil yoktu. Aynı dili farklı tarzlarda konuşan bir kadın ve bir erkek vardı aşkı yaşamaya çalışan.
Konuşulan dil aynı, ama sadece taraflardan bir tanesi derdini anlatmak için ellerini ve yüz mimiklerini kullanan birisi. Diğeri de hepimizin yaptığı gibi konuşarak anlatıyordu anlatmak istediklerini. Üstüne üstlük dilsiz olan kişi karşısındaki insanların ne demek istediklerini öğrenmiş olduğu dudak okuma tekniği ile anlayabilen birisi. Yani her şeyi anlayan sadece anlatmak istediklerini ağız organı ile değil de el organı ile anlatan bir insan.
Siz ne düşünüyorsunuz ama ben filmin isminin yanlış olduğu kanaatine vardım.
Evet şimdi gelelim filme.
Eğer olayın dilsiz birisi ile normal konuşan birisinin aşkı olarak bakmazsanız ilk bakışta. Sıradan bir aşk hikayesi olarak karşımıza çıkıyor bu film.
Ama filmin anlatmak istediği göz ile bakmaya çalıştığınız zaman, bu seferde her konuda olduğu gibi özellikle aşkı yaşayan insanların ailelerinin olaya siyah ve beyaz olarak baktıkları çıkıyor ortaya.
Dilsiz erkeğin annesi kocasını da aynı sebeplerden evden uzaklaşmasını fark edemeyerek hemen kız hakkında peşin hükümler vererek
“o kız seni üzer, senin üzülmeni istemiyorum” diye, bir önyargıyla çocuğunu aşık olduğu kızdan uzaklaştırmaya çalışıyor.
Hele kızın babası
“ ben senin neyini eksik etim de sen eksik bir erkeğe aşık oluyorsun” gibi son derece aşağılayıcı bir üslup takınıyor.
Siyasi bir olay olmamasına rağmen böylesi bir konu da bile insanların nasıl bir kampa bölünür gibi bölünmesi hem şaşılacak hem de şaşılmayacak bir konu aslında.
Hala izlemeyenler var ise (Benim gibi vizyonu geriden takip edenler gibi) seyredebilirler. (Bakın izin verdim))) )
Özürler insanların bedenlerinde değil kafalarının içindedir.
3 Yorumlar
Suya sabuna dokunmama yoluna gidilmiş bir film traj kaygısı ile aşkı işlemiş engel herzaman görünmez olmuyor çoğu zaman engelleri yüzünden dışarı çıkamayan görüntüsünden nefret eden binlerce insan var ama bunlar pek reyting sağlamaz çünkü bize bir güzel kız bir de yakışıklı erkek lazım.
Filmi bir sinema olarak ele alırsak da Randa Haines'in "Children of a Lesser God" filminin devamıdır!! filmin türkçe çevirisine baktığımız zaman etkilenmenin! derecesini anlıyorsunuz " Başka Tanrı'nın Çocukları"
Yorum için teşekkürler.
Aslında tiraj kaygısı olmaması lazım çünkü filmin senaryosunu yazan kişi kendi hayatını anlatmış.
Birebir kendi yaşamı olmasa da, kendisi de konuşma özürlü olduğu için onların dünyasını anlatmaya çalışmış.
Yorum için tekrar teşekkürler.
Saygılar. Işık
Kör bir adam eğer Ray'in hikayesini yazar ise kendi yaşamını ele almış diyemeyiz eğer "Children of a Lesser God" filmini izlerseniz demek istediğimi anlarsınız.
Senaristin film ile tek ortak noktası engeli sanırım.