Geride bıraktığı evinden çok, verandada beslediği, sevdiği kedilerini özleyen "abla", İstanbul'a geleli haftada bir buluşup beraberce film izlemeyi gelenek haline getirdiği kuzeniyle buluşur, kararlaştırdıkları gibi 2010 İtalya yapımı,
Serseri Mayınlar'ı görürler: Yönetmen
Ferzan Özpetek, oyuncular
Riccardo Scamarcio, Nicole Grimaudo, Alessandro Preziosi, Lunetta Savino, Ennio Fantastichini... Başlangıcından itibaren
giysiler, duvarlar, kanepeler, aksesuarlarla... turkuaz film, eşcinsel olmanın getirdiği trajediyi hazmederek aşıp, işin şakasında karar kılmışa benzeyen yönetmenin
-sondaki bolca gözyaşı döktüren cenaze hariç- en eğlenceli filmi "abla"ya kalırsa... Hareketli kameranın neşeli yemek masası etrafında dolandığı
-neredeyse- klâsik Ferzan Özpetek sahnesiyle başlayan film, aralara girip sonuna dek eşlik eden, hüzünlü eski bir hikâye ile paralel ilerler.
İlk akşam yemeğinde, ikisi de eşcinsel olup birbirlerinden habersiz iki kardeşten büyük olanı, küçüğün, özgürlüğünü kazanma niyetiyle yapacağı ifşaatı kendine maleder. Öykü, şirket ortağı öfkeli genç güzel kadın, hemen her gece eve giren
"hırsız"ın gönlünü yaptığı alkolik hala, görünüşü kurtarmak üzere, kasaba meydanında kahkahalar atarak dolaşıp
"biliyorlar, biliyorlar!" deyip ağlayan, bebeklik fotoğraflarına baktığı oğlunun eşcinselliğini hazmedemeyen baba,
"...bir dönüşü, tedavisi var mı?" diyerek çözüm arayan anne, bilge büyükanne, ilginç hizmetçiler, küçük oğlanın, eşcinselliklerini gizlemeye çalışan arkadaşları, dedikoduya bayılan kent halkı... arasında nereye çıkacağı bilinmez şekilde hızla gelişir, cenazeyle, eski bir düğünü gerçeküstü bir biçimde harmanlayan son sahnelere güzel
Sezen Aksu şarkısıyla sonuçlanır.
2009 ABD yapımı
Suretler: Yönetmen
Jonathan Mostow, kitap
Brett Weldele, Robert Venditti, oyuncular
Bruce Willis, Radha Mitchell, Ving Rhames, Rosamund Pike, James Cromwell... Çok geniş, yaratıcı bir zekânın ürünü bilimkurgu öyküsünde,
ekonominin tartışılmaz dinamiği güvenlik kaygısı ile evlere kapanmış, uzandıkları yerden, bağlı oldukları
-elbette kusursuz güzellik ve gençlikte, hatta diledikleri cinsiyette üretilmiş- suretleri aracılığıyla hayatlarını sürdüren insanlardan bir kaçı, çok güvenli görünen sistemin tersine çalışan özel bir silâhla işlenen cinayetlerin kurbanı olurlar.
Suretlere karşı olan, kendi
-kurtarılmış- alanlarında yaşarken devrime hazırlanan
"et torbası" insanlar, sahte peygamberler, suretlerin olağandışı bedensel yetenekleri,
olmazsa olmaz aksiyon patırtısı arasında, "abla" ile kızının ve
birlikte meditasyon yaptığı sevgili arkadaşının ilgisini çekip üzerinde konuşmalarına neden olan, Yeni Çağ literatüründe rastladıkları
ben'im varlığı, bir yanılsama olan Dünya yaşamının sorumluluğundan kaçma/alma,
şekillendirilebilir gerçekle yüzleşebilme gücüdür.
2007 ABD yapımı
Lars and the Real Girl: Yönetmen
Craig Gillespie, senaryo
Nancy Oliver, oyuncular
Ryan Gosling, Emily Mortimer, Paul Schneider, Patricia Clarkson... Alçakgönüllü, bağımsız yapım "abla"ya kalırsa, hoşgörü, sevgi, başkasının gerçeğine saygı... türünden duyguları çok iyi işlemiş, içe işleyen küçük bir başyapıt! Küçük kardeşini doğururken ölen annelerinin acısına boğulmuş babalarına dayanamayıp evi terkeden ağabey sevdiği kadınla döner, ölen babanın bıraktığı eve yerleşir. Yengesinin sevecen ısrarlarına karşın, sevginin onarıcı, yüreklendirici, güçlü kılan desteğinden uzak büyümüş küçük kardeş Lars, yaşamını
-kendi isteğiyle- garajda sürdürürken, günlerden bir gün, Lars'ın
tasarlayıp internetten sipariş ettiği kız arkadaşı, İngilizce'si kötü, kötürüm, Lâtin güzeli
şişme bebek Bianca, tahta bir sandıkla gelir, yaşamlarına katılır.
Küçük kasaba halkı, hiç kimseye zararı dokunmamış, iyi niyetli Lars'ın
kendine özgü gerçeğine katılır; o, kasabalının "gerçek" dediği hayata katılmaya karar verme gücüne ulaşana dek onu destekler, Bianca ile ahbaplık ederler. Gerçekliğin, iyiliğin, hayata alışıp katılma gücü bulmanın,
-komedi olarak tanıtılmasına karşın-, herkese söyleyecek bir sözü bulunan, sonsuz derinlik taşıyan muhteşem filmin eşsiz güzellikteki öyküsü, "abla" için gerçek bir armağandır.
1 Yorumlar
Sevgiyle.