Banner

Fenerbahçeli olmak

Bu yazıyı yazmayı uzun zamandır planlıyordum aslında. Ancak hep erteleyip durdum ama şampiyonluk da gelince daha fazla erteleyecek gücüm kalmadı. Fenerbahçeli olmak üzerine bir şeyler anlatmak istiyorum size.

Fenerbahçeli olmak bizim sülalede bir gelenektir. Belki 100 akrabam içerisinde bir kaç tane Galatasaraylı çıkabilir onların sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Ben doğduğumda çubuklu formanın gördüğüm ilk görüntülerden biri olduğunu düşünürüm. Büyük ihtimalle Fenerbahçe duyduğum ilk kelimelerden birisidir, Benim çocuğum olsa böyle yaparım çünkü. Benim hayatı tanıma sürecimde hep sarı ve lacivert vardı. Büyük ihtimalle Fenerbahçe ilk söylediğim karışık kelimelerdendir. Hatırlayabildiğim geçmişimde çubuklu formamı giydiğimi anımsıyorum ve maçları izlediğimi. Bizim ailede bir gelenektir Fenerbahçeli olmak. Babadan oğula, dededen toruna geçer. Eğer iki kişinin ortak noktası yoksa bile Fenerbahçe vardır ve o bizi hep bir arada tutar. O kadar güçlü bir bağdır ki o insanların birbirine güvenmesini sağlar. 5 yaşında iken yeni doğan kız kardeşinin isminin Aykut Rıdvan olması için baskı yapmaktır Fenerbahçeli olmak. Yıllar sonra bile neden olmadığını sorgulamak ve kendi isminin Oğuz olması ile ilgili gurur duymaktır. Fenerbahçeli olmak onun bir parçasını kendi ailene yerleştirmektir aynı bende olduğu gibi. 

Ezberlediğin ilk şarkının Fenerbahçe marşı, en çok sevdiğin hikayenin onun kuruluşuna dair olmasıdır. Her zaman dik yürüyebilmektir aynı zamanda ve bunun maç sonuçlarına bağlı olmamasıdır. "kazansan da kaybetsen de kalbim hep senle" diyebilmektir. Asla yalnız yürümeyeceğini bilmektir aynı zamanda. Her zaman bir yerlerde 20 milyondan fazla renktaşın olduğunu hatırlamak ve geceleri huzurla uyuyabilmektir. Aynı zamanda geleceğe bırakacağın bir mirastır Fenerbahçeli olmak. Kendi çocuklarına vereceğin bir çubuklu formanın en iyi hediye olacağını bilmektir. Hatta yeni doğacak çocuğunun ismini Alex koymak istemendir. Bazı gecelerde gözüne uyku girmemesi bazı geceler ise mutluluktan uyuyamamaktır. Uykusuzluktur Fenerbahçe, mutluluktur ve aşktır. 

Kız arkadaşını seçerken önemli bir karar noktasıdır. Galatasaraylıysa mesela pek şansı olmamasıdır bezen ayrılık sebebidir önemli bir derbi maçına giderken. Haftada bir kaç kez sebepsiz yere dolabını açıp formana bakmak, her gün duvarında asılan atkını öpmektir. Kalbinde her zaman bulunacak bir aşktır hatta bu yüzden başkalarını fazla sevemeyeceğini düşünmektir. Fenerbahçeli olmak bir ayrıcalıktır. Hep hayalini kurduğun futbolcuları aynı forma içinde görebilmektir. Ronaldinho'yu düşlemektir ve onun sadece Fenerbahçe'ye geleceğini bilmektir. Gelen kimsenin gitmek istemediği bir cennettir Fenerbahçe. Çok özel bir topluluğun üyesi olmak beraber gülüp beraber ağlamaktır.  Her zaman yanında taşabileceğin bir mutluluktur. Aynı zamanda diğer bütün takımların sana karşı olmasıdır. Bütün oyuncuların sana karşı tüm güçlerini kullanmalarıdır kendini göstermek ve o formayı giyebilmek için. Yine de kendi yoluna bakmak ve başkalarının şampiyonluklarında şaibe aramamaktır o başkalarının aksine.

Şampiyon olmak veya olmamaktan ibaret değildir. Galatasarayı her maçta yenecegini bilmek ayrıca bazı zamanlarda golleri saymayı bırakmaktır. Yenilsen bile formanı şampiyon olmuş gibi giyebilmektir. Asla yalnız yürümemektir Fenerbahçeli olmak. Bir gelenektir, tanıdığın bütün ataların ile aynı takımı tutmaktır. Çocuklarına bırakabileceğin en güzel mirastır. Şampiyon olduğu zaman evrenin en mutlu insanı olabilmektir. Bütün bunları yaşarken holigan olmamaktır. Edebiyle, şerefiyle her zaman örnek olabilmektir insanlara. 


Fenerbahçeli olmak bir ayrıcalıktır, aşktır. Hatta aşkların en güzelidir... 


Yorum Gönder

4 Yorumlar

Erkan Şen dedi ki…
Bir soru sormak istiyorum; son senelerdeki güçlünün güçsüzü ezmesi, parası olanın da en güçlü olması olgusuna dayanan, son 17 maçının yarısı hakkında şaibeler ayyuka çıkmış olan takımın taraftarı olmak nasıl bir duygu? Rahatsız edici değil mi? Pilika, Tugana ya da Cemre'nin tavırları da hoşunuza giden şeyler mi? Fenevbahce gibi bir takıma yakıştırabiliyor musunuz?

Bir soru dedim ama o kadar çok sorulacak şey var ki... Kusura bakmayın artık...

Sırf seyir zevki için futbol izleyip, hiçbir takımın taraftarı olmayan beni bile soğutuyor takımınızın başındaki adam ve onun getirip şu ülkede top oynattığı "şeyler".
Adsız dedi ki…
Babam ve erkek kardeşim beşiktaşlıdır Babam bir erkek evlat sahibi olunca bu beşiktaş hastalığını oğluna verdiği KARTAL ismiyle taçlandırdı tabi ki.

çocukluğumda bizim evde yaşanan maç muhabetlerini hatta eski bir müzikseti taktığımızı bir mikrofanla ropörtajlar yapar bunlarıda kayıt ederdik. Babam spor spikeri olurdu. bende Fenerbahçeli bir taraftar.

Annem ve ben Fenerbahçeliyiz. özellikle çocukken yaşanan şampiyonluklarda Babam annem ve bana forma ve kocaman bir bayrak almış sabaha kadar taksi ile istanbulu korna sesleriyle dolaştırmıştı. hiç unutmam. Babam Beşiktaşlı olmasına ragmen Bizi bu sevinten hiç mahrum etmedi. her şampiyonlukta bizimle birlikte Fener marşları söyledi. Ama kaybettiğimiz şampiyonluklarda etmediğinide bırakmadı Hatta hiç unutmam. matten bir tabut yapmışlrdı mahalle eşrafıyla üstünede fener bayrağı asığ tüm sokağı gezmişlerdi Gerçekten yazınıza katılıyorum bana bile unuttuklarımı hatırlattı. Evet Fenerli olmak bir ayrıcalıktır. Ve fener bahçe düşmanları gün geçtikçe artmakta. Geçen sene Bursa şampiyonluğuyla sevinenler şimdi şaibe iftiralarıyla üste çıkmaya çalışıyorlar. Diyecek bişey bulamıyorum onlara sace geçmiş ola diyorum :)
Adsız dedi ki…
fenerbahçeye karşı kutsal bir ittifak haline geldiler. maç öncesi hakemlerle yemek yiyip, birbirlerine yatıverdikleri maçları unuttular 2.5 büyükler..
Yılmaz Barış dedi ki…
Benim ailem beraberinde amcamlar, halalarım, dedem herkes fenerbahçeliydi. Arada tek Galatasaraylı benim...

ama şunu söyleyim fenerbahçeli ya da galatasaraylı olmak arasında bir fark yoktur, hem de hiçbir fark yoktur.

Her ikisi de endüstri haline getirilip bir sektöre dönüşen spor dalında keklenen üzerinden para kazanılan bir kazdır. Fenerbahçeli = Galatasaraylı = Beşiktaşlı = Trabzonsporlu dur.

http://blog.yilmazbaris.com/2010/10/futbol-artik-beni-sarmiyor.html