Banner

Oh! My Lady: Ahjummaların gücü adına..




     Şu yukarıdaki poster varya.. İşte bu diziye başlamam nedenimdir. Kafayı bu posterle bozmuş bir insan var karşınızda. Çok seviyorum, bayılıyorum, obsesif oldum, aynı pozu ben de vereceğim. 1.72 ve üzerinde boyu olan, güzel hatunların mesajlarını bekliyorum. Var mı benle bu pozu vermek isteyen? :)

     Böyle bir girişten sonra dizimizden bahsedebilirim. Ama önce oyuncuları tanıyalım. 


     Oyuncularımız bunlar.. Hadi kısa kısa onlardan bahsedeyim size, çünkü içimi birilerine dökmem lazım. 

     Esas ahjumma*mız Yun Gae-Hwa: Kendisi 35 yaşında, bir baltaya sap olamamış, üzerinden kötü bir evlilik geçmiş biri. İşte parasız, küçük bir kızı var çok bilmiş, hayatını zengin kişilerin evlerine gündelikçi olarak giderek kazanıyor. Tatlı biri diyebilirim. Tabi her Kore dizisinde olduğu gibi burnunu olur olmaz her şeye sokmaktan da geri kalmıyor.

     Esas oğlanımız Sung Min-Wu: Super Junior üyesiymiş bu. Ben bunu bilseydim yeminle başlamazdım bu diziye. SJ 2Pm'den sonra en nefret ettiğim Kore grubu. 13 tane ergene benzeyen eblek erkeğin toplanıp hobarayyyy, hebereyyyy diye böğürdüğü tanımlanamayan bir şey işte. Neyse bu Min-Wu genç yaşında bayağı bir ünlü, eskiden çok sansansyonel olaylara karışmış, şimdi biraz uslanmış biri. Yalnız en önemli özelliği "berbat" bir oyuncu olması. Sırf yakışıklı diye genç kızlar ve kadınlar "Oppa" diyerek etrafında dört dönüp pek beğeniyor bu şaşkolozu. İğrenç bir oyunculuğu var valla. Gerçi normalde de rol yapamıyor. Zayıf halka buydu bence dizide. Full House'ta Rain'den nasıl rahatsız olduysam bu dizinin de orta bölümlerinde bu çocuktan rahatsız oldum. Yeter bu kadar, çok bile bahsettim..

     Patronum ayrıca buzdolabıyım Yu Shi-Jun: Birtakım olaylar sonucu Gae-Hwa'nın çalışmaya başladığı prodüksiyon şirketinin patronu bu adam. Soğuk nevalenin teki. Karısı kendisini aldatıyor, onun bile gıkı çıkmıyor. Zaten dizi boyunca neler hissettiğini anlamanız için kıçınızı yırtmanız gerekiyor. Sıkmış sıkmış ama olmamış.

     Güzelim ayrıca bir o kadar da sinir bozucuyum Hong Yu-Ra: İşte geldik dizide en kıl olduğum karaktere. Çoğu Kore romantik-komedisinde esas kızdan çok daha güzel olan ama aynı zamanda da katmerli bir kaltak gibi duran bir kız vardır. Bu dizideki kontenjan bu sürtüğe ayrılmış. Şimdi bunlar Min-Wu ile aynı sınıftalarmış üniversitede. Yurt dışına gitmiş bu kız. -Nereye takmin edin? Tabi ki Amerika'ya. Her Kore dizisinde nedense yurt dışından gelen bir karakter olur. O yurt dışı da hep Amerika'dır. Peh!- Neyse işte Min-Wu'nun ünlü olduğunu öğrenince "Oyh bir sürtüneyim, bir salınayım, kafalayayım şu salağı egom tatmin olsun, ruhsal orgazme ulaşayım" diyerek kapağı esas oğlanımıza atmaya çalışıyor. Böyle yalandan gülümsemeler, sesini masumlaştırmalar, göz süzmeler filan.. Kızlar bakın emin olun ki bu taktikler erkekler üzerinde işe yaramıyor. Zekanızı konuşturun, bacaklarınızı değil. -Dizidekiler için bu sözlerim :)-

     Berbat bir koca ve insanım Kim Byeong-hak: Gae-Hwa'nın eski ve embesil kocası bu da. Hakkında bir şeyler yazmak istemiyorum, çünkü bir boka değmez. Gereksiz ve bir o kadar mıymıntı. 

Valla bana zorla giydirdiler. Yoksa bunu giyer miyim hiç? Linens mi benim sponsorum?

     Konusundan da bahsetmek gerekirse.. İşte Gae-Hwa temizlik için esas oğlanımızın evine gider. Bu şekilde tanışırlar. Daha sonra Min-Wu'nun bilmediği bir çocuğu ortaya çıkar. Gae-Hwa ona bir nevi annelik yapar. Olaylar gelişir, aynı evde kalmaya başlarlar. Sonra Gae-Hwa Min-Wu'yu bir müzikal için şirkete götürür. Bu sayede orada işe başlar. Min-Wu salak oyunculuğunu düzeltmeye çalışır, müzikalin heyecanı vardır bir yandan.. Tırı vırı filan işte. Diziyi pek beğenmediğim için bu kısma özenmiyorum. Kassam ben, sen, o, biz, siz, onlar daha güzel bir senaryo ortaya çıkartırdı/m/n/ık/ınız/lar..

    Hadi neleri beğendik, neleri beğenmedik kısmına gelelim şimdi. En sevdiğim bölüm :) Başlıyoruz.. 

 Hepimiz sevimli duruyor olabiliriz ama ortaya çıkardığımız iş o kadar da sevimli değil..
  •      Min Wu'nun oyunculuğu gerçekten kötüydü. Bağırdığında hissettiremiyor, sevdiğini belli edemiyor, izleyicelere sanki hiç saygısı yokmuş gibi duruyordu. 

  •      Ben başkanla karısı arasındaki diyaloglarda uyumuştum sanırım. O denli sıkıcı ve yavandı. Adam zaten tepkisiz yaratık, karın sana boynuzları takıyor, bu gidişle Ednan Bey'den daha çok boynuzun olacak, sen de hareket yok. El insaf!
  •      Dizinin ana şarkısı olan Sunny - Your Doll'u pek beğendim. Güzel bir şarkıydı. Dinlemek isterseniz şurada da erkek versiyonu bulunmakta.. Give it to me love baby.. I love you! :)

  •      Yu-Ra, bu sözüm sana.. Diziyi izlersen adını olmadık kelime oyunlarıyla nelere benzettim bilemezsin. Burada söylemiyorum, blogum kapanır :) Çok enteresan bir yaratıktın, ama yine de seni tanımaktan memnun oldum. Hemcinslerin kim bilir sana nasıl küfür etmişlerdir.

  •      Dizinin senaryosu zayıftı. Tamam, anladık bir bölüm öyle, bir bölüm böyle yanar-döner erkek karakterleri ama bu kadar da keskin dönüşler olmaz ki yahu. Kıskanıyor musun, seviyor musun, nefret mi ediyorsun belli değil. Psikoloji testi değil bu, izleyenleri eğlendirmesi gerekiyor, kendine soru sordurtması değil. 

  •      Dizide Min-Wu'nun çocuğu olan şeker mi şeker bu kız var. Bayıldım ona. O kadar tatlıki. Yanımda olsa 24 saat yanaklarını sıkarım böyle. Baba olmak istedim lan bir an. O kadar sevimli. Ayrıca Gae-Hwa'nın kızıda tatlıydı. Akıllı bıdık..

  •      Min-Wu bana Özcan Deniz'i hatırlattı. İkisi de rezil birer oyuncu olmalarına rağmen oldukça fazla hayranları bar. Kızlar/kadınlar seviyor, bağırlarına basıyorlar. Min-Wu Kore'nin Şırnaklısına benzemiyor ama. Sahi Özcan aslen nereli, bilen var mı? Demek ki neymiş, Özcan Deniz Kore'ye gitse orada da ünlü olabilirmiş. Japonlar belki siklemez, ne dersiniz? 

  •      Salak salak figüran (diyeyim artık) larla doluydu bu dizi de. Kafe işleten Min-Wu'nun sırnaşık arkadaşı, Gae-Hwa'nın çalıştığı şirketteki elemanlar filan. Sinir bozuyorlar, güzel vakit geçirttirecekleri yerde..

  •      Şimdi fotoğraflı maddeye geldik. Min-Wu'nun taktığı bir kolyeye bayıldım. Diziyi izlerken bol bol fotoğrafını aldım, çünkü kendime aynısından yaptıracağım. Ben de daha iyi duracağına eminim :) Bakınız, pek beğendiğim kolye işte:


  •       Klasik olabilir ama yine de çok güzel. Hem bir sürü anlam yükleyip, arkadaşlarınıza hava bile atabilirsiniz. Başka yaptıracak olan olursa, gazabımdan korksun, ona göre! :)

  •      Kendine güvenmeme, geri çekilme, hislerinden emin olamama bu dizide tavan yapmıştı. Özgüveni olmayan başrolleri oldum olası sevmemişimdir. Bakınız Kim Sam-Soon'a. Neler neler yaptı. Sevilecek karakter budur işte!

  •      Her şeyi oldu bittiye getirip son bölümde önümüze sermeleri ile Aşk-ı Memnu'ya benzemiş. Topla topla topla, sonra son bölümde önümüze yığ ve bundan bir bok anlamayalım. Oh! My Lady değil, Oh! Ne güzel..

  •      Son olarak valla afişe kandım ben. Ama pişman mısın? diye sorarsanız size hayır derim. O afiş, o şarkı ve o kolye için değer. Zaten bu tarz dizilerden pek az bir şeyler kapabilirsiniz, ben 3 tane şey kapmışım az mı? :)
***

     Oh! My Lady pek beğeneceğiniz bir dizi olmayabilir ama Kore dizilerini sevenler ve şans vermek isteyenler bir atabilir en azından. Herkes benimle aynı görüşte olacak değil tabi, belki siz çok beğenip bu yazının altında bana küfürlü yorum yazacaksınız. Karar sizin, ben sadece bu yazıyla elçilik görevimi yerine getiriyorum. 

* Teyze anlamında orta yaşlı kadınlara deniyor. Genç birine derseniz oldukça sinirlenebilir-miş.

 ###

Lee romantik-komedileri çok sever..
Ama hepsinin de kaliteli olmasını ister..
Umduğunu bulamadığı zaman köpürür..
Hıncını bloguna yansıtır..
    

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Uzağa Giden Kadın dedi ki…
:))))))

Son dörtlük çok güzeldi. İyi ki bloglar var. Herkes yüreğini, düşüncesini bloglara ayzsa belki dünya daha az kavgalı, gürültülü bir yer olurdu.

Selamlarımla.
Lee dedi ki…
:)

Kesinlikle katılıyorum. Sonuna kadar..
Daha skain, daha güzel bir yer olurdu dediğiniz gibi..

:)