Banner

Yaşasın yemek yemek de...





Bilen bilir yemek yemeyi ( yi diyorum çünkü yemek fiildir ve ve koşmak derken koşmayı dediğimiz gibidir!!!) çok seviyorum. İyi bir yiyici olmamla da övünürüm sık sık. Bazen cidden yaşamak için değil de yemek için yediğimi de düşünüyorum hani.


Türk'üm neticede, atalarımız böyle ben napayım, hiç yani!


Bu Türklük öyle bir işlemiş ki içime kebaptan dönerden başkasını yemek saymıyorum nedense. Anca aparatif olur onlar :) Ne de olsa Biber'de koca porsiyon çeltik kebapları yiyip üstüne Speed'te kumpir yiyebilirim hiç sorun değil!


Fakat, ama, lakin
Gelin görün ki...


Londra'da yemek olayı da her şey gibi pahalı olunca ve bir yerlerden tasarruf etmek gerekince ilk kısılacak harcama dışarda yemek yemek olunca ben de o yolu izledim.


Üniversitede bir çok devlet okulunun 4 katı da olsa yine de, ucuz diyebileceğimiz yemekhane ve cafeler olunca alışmıştım rahata. Canım isteyince gidiyordum, arada da salata makarna geçiştiriyordum.

Burda öyle mi ?
Ya yapacaksın yemeğini,ya da sandviçe corn flakese talim.
Benim midem bunu kaldırır mı?
Valla pirinç gevreklerinin meyve parçacıklı olanlarını bile üzerine çilek ekleyip öyle yiyiyorum.
Sadesi kuru kuru mideme layık değil efendim.




Dedim ya seviyorum yemek yemeyi.
Böyle aceleyle değil de, yavaş yavaş tadını çıkararak.
Tabi tek başına pek tadı çıkmıyor, yemeği de, tadını çıkarmayı da güzel kılan ortam ve sevilen insanların varlığı.
Dışarda yememem biraz da bu yüzden.
Arada sırada tek başıma bir yerlerde oturmayı seviyorum, ama sadece arada sırada.
Bir de tek başıma olunca rahat edemiyorum.
Sanki yemeğimi bitirip kalkmak zorundaymışım gibi hissediyorum.


İş başa düşünce evde yemek yapmaya başladım.
Benim içimde de yemek yapabilen bir kadın olduğunu keşfetmem de bugünlere rastlar.
Oysa ki kendimden tamamen umudu kesmiştim.

Yemek yapmaya başlamamla birlikte dertler de başladı aslında.
Off bu çok yağlı oluyor, amma uzun sürüyor, bu niye pişmedi şimdi....
Ve en önemlisi bugün ne pişirsem derdi.
İki üç haftada bıktım valla, her gün ne yapacağımı düşünmekten.


O yüzden şu Sana reklamlarındaki gibi kapsül yemeye başlayacağımız günleri özlemle çekiyorum
Ne var yani yemek yemeye ihtiyaç duymasak, bir kapsül yut, hooop doy!
Ne yesem derdi yok, fiyatları da standart olacağı için o pahalı bu ucuz derdi yok, cidden çok büyük konfor.
Gerçi o zaman da eminim belli firmalar toplumda böyle bir tüketim çılgınlığı varken boş durmazlardı.
Soslu kapsüller falan çıkardı.
Hatta kapsül menü falan.
Musakka- pilav- ayran, fena olmaz ama değil mi?


























Yorum Gönder

3 Yorumlar

A-H dedi ki…
bizim ulkemizin mutfagimizin ustune yok yemek konusunda, yurtdisindaki yemek kulturude mutfaklarida yanindan gecemiyor ne yazikki :( eh bu durumdada is basa dusuyor sizin dediginiz gibi.
Nesrin dedi ki…
Evet, kesinlikle Türk mutfağının yerini başka bir şey tutamaz..
Yemek tercihleri alışkanlık meselesi sonuçta, onlara sorsak da kendi mutfaklarını tek geçerler :)
yasemin soysal dedi ki…
ah nesrin hanım ah tek derdimiz
yemekte yemek
yemek derdinden ömrümüz geçiyor vallahi...
ne alsak, ne pişirsek, ne yesek, ne yemesek, kim neyi sever kim sevmez vs. vs.