Banner

Kendimi İrdeledim Bugün...


Her dibe batışta çıkmak için yüzeye bir parça daha eksilttim kendimden...
Beni boşverdim...
Saçlarımdan aldım hıncımı, geçmişe kilitlendim...
Yüreğe söz geçmiyor...




Offf çok içi boş olacak bu cümlelerin çünkü kelimeleri bir araya getirecek gücüm yok bugün.

Karnım çok aç biliyor musun. Aklımda fikrimde yemek yemek varken başka hiçbirşeyi düşünemiyorum! Şurda bir tabak iskender olacaktı da değme benim keyfime! Ya da hamburger patates kızartması kola... Yok yok yanına da baklava olmalı! Ayy kaymaklı ekmek kadayıfı da istedi canım.

Ama ben fil gibi olmak istemiyorum :(


Bak fil gibi olmak demişken yemek yemek benim için büyük bir ayrıcalık ne yediğime dikkat ederim ;) etli yemek yemem. Eti et otu ot gibi severim. Ne de olsa Egeliyim. Serde yörüklük var. Zeytinyağlılar damak zevkimin esas noktasıdır. Salatalara bayılırım. Bamya, kereviz, pırasa, karnıbahar, bakla, enginar olmazsa olmazlarımdır. Şurada en sevdiğim yemelerden birinin örneğini vermiştim yoksa tarif mi demeliyim buna Kediden Aytaç Ablasına. İçeceklerden de çaydan vazgeçemem. Çaydanlık şeklinde bir porselen bardağım bile var ki o bardağı bir arkadaşım hediye ettiydi çok çay içiyorum diye.

Kitap okumayı acayip severim daha önce şurada da yazmıştım Kitabımı Geri Ver başlığı altında. Aşk romanlarını okurken pek zevk aldığım söylenemez. Psikoterapi öykülerini seviyorum, psikolojik romanlar bana daha yakın.

Dostluk konusunda çok seçiciyim. Beynini düzgün bir şekilde kullanabilen herkesle arkadaş olabilirim ama dostlukta yüzbinlerce kuralım var. Onları geçemeyen adam sınıfta kalır ki zaten çok az dostum olduğundan anlaşılabilir bu.


Çok duygusuz bir yanım var, sivri dilli değilimdir ama duygularımı ifade etmekte zorlanırım. Ağlamanın güçsüzlük göstergesi olduğunu düşünürdüm eskiden. Babam ağladığımızda bizi çok fazla aşağılardı. O zamandan kalma bir alışkanlıkla duygularımı bastırmayı kontrolüm altında tutmayı öğrendim. Ağlamam gereken yerde asla ağlayamam. Ve hatta çok güldüğümüzde çok fazla ceza aldığımızdan hiç bir zaman içten bir şekilde kahkaha attığımda olmadı. Gülmeyi beceremiyorum. Dışardan bakıldığında kapı duvar bir görüntüm var.

Nasıl diyordular kapalı kutu herşeyi kendine saklayan. Ketum mu derler benim gibilere? Biliyorsanız ne dendiğini söyleyin hele.

Korku filmlerinden hoşlanırım. Ama cinli perili şeyleri izlemeyi sevmiyorum. Kurguda sağlam şeyleri tercih ediyorum.

Aşk bana çok uzak bir duygu. Karşımdaki insanla alakalı olmayan kendi içimde yaşadığım bir güven sorunum var. Karşımdaki insan ne yaparsa yapsın pek aldırış etmem. Ama ben kendime güvenmiyorum aldatmaya eğilimim var. Açıkçası bağlanmaktan korkuyorum. Bu yüzden de asla içimde yaşadığım duyguları ifade edemiyorum. En ufak bir bağlılık kırıntısında kendimi yıpratıp yanlış yolu seçebiliyorum.

Kıyafetlerime zerre önem vermem. Çok paspal bir insanım. Genelde siyah giyinirim. Deli manyak alışveriş çılgınlığım yoktur. Kendimi kaybetmeme neden olan, alışveriş çılgınlığıyla cebimi deldiğim tek yer Kitap Fuarı oluyor. Bu halimden memnunum.

Saçlarımı yine kestirdim dün... Beslemelere benzedim biraz sanki sanırım. Neyse uzar elbet tabi tekrar dellenip kestirmezsem....

Dünden beri Duygu Asena'nın Paramparça kitabını okuyorum ve kendi içimdeki beni tanıyan kaç insan var onu düşünüyorum. Galiba kendi benliğimi bile tanımaktan acizim. İçimde yaşayan asi kızın kanatlarını kıralı çok oldu... Yaraları mı saramıyorum.


Şarkı Withintemptations Jillian (I'd Give My Heart)

Yorum Gönder

1 Yorumlar

orange hero dedi ki…
"Kendimi kaybetmeme neden olan, alışveriş çılgınlığıyla cebimi deldiğim tek yer Kitap Fuarı oluyor. Bu halimden memnunum"

evet, evet : ) Bursa'ya dönünce Kitap Fuarı'na hazırlanacağım ben de =) Merak ediyorum bu seneki yazarları. İşin kötüsü hala yazarların belli olmayışı zaten. Röportaj hazırlamam gerekiyor ona göre :/