Banner

Bir başka türban sorunu daha var


Ülke gündemi öyle bir karıştı ki başörtüsü sorununu unuttunuz değil mi? Oysa hala böyle bir sorun var. Üstelik önümüzdeki yıllarda da bu sorun sürecek gibi gözüküyor. Bu sorunu kadınlar bizim sorunumuz diyerek üstlenmedikleri müddetçe de çözüleceği yok. Ben şahsen bu olayı bir özgürlük sorunu olarak görüp, çözümü destekleyenlerden yanayım.

Başörtüsü veya türban konusunda o kadar çok yazılıp çizildi ki benim yazacaklarımı okumasanız da olurdu hani. Ama durun bakalım belki başka şeyler söylerim. Bir kere benim türban sorunu olarak gördüğüm başka bir sorun. Yoksa örtünen bacım da başım üstüne, örtünmeyen de. Tek kafama takılan bu türbanın yazlığı, kışlığı farklı oluyor mu onu merak ettim.

Hani derler ya bir işi yapacaksan, doğru dürüst yap bari diye, derdim öyle bir şeyi söylemek.Hatırlıyorum tanıdık bir büyüğümüz başörtüsü sorunu için “Modasını çıkarırız, herkes örter’ demişti. Öyle de oldu. Bir işi de herkes yapınca, haliyle insan adedince çeşidi oluyor. Yani her yiğidin bir yoğurt yiyişi, her kadının da bir türban örtüşü oluyor. Biraz da işin cılkı çıkıyor tabi.


Bu işin ilgimi çeken daha doğrusu tuhafıma giden kısmı ise altı kaval üstü şişhane tarzı örtünmeler. Aslında onlara da sözüm yok ama garibime gittiği için yazıyorum.

-Bu örtüyse, nasıl bir örtüdür ki. Altında dar bir kot pantolon… Kısa kollu bir bluz, olmadı derin yırtmaçlı bir etek… Yetmedi deve hörgücü gibi bir saç bağlama şekli.

Yani insanın başını 2 kat kule gibi, deve hörgücü gibi gösteren cinsinden. Kokusu 3-5 metre öteden duyulur kozmetik ürünleri ve abartılı bir makyaj… Bir de bacak bacak üstüne atıp, parmaklarımızın arasına dumanı tüten bir sigara kondurduk mu değme gitsin…


Hakikatten bir türban sorunu daha var ama bu sorun öyle üniversite kapılarında okumak için çırpınan bacılarımızınkine benzemiyor.

Televizyon programlarında göbek atabilen, süslü püslü takılar takıp, ziynetlerini gerdanlarında gösterebilen. Sokaklarda kırıtarak yürürken, ayakkabılarının topuklarını yere vura vura (bana bak, bana bak!) diye bağıran bir Türban (lı) sorunu…

Oysa başörtüsünün amacı ‘bana bakma benim yârim var’ demek değil miydi biraz da. Bu örtü çeşidi ile ilahi uyarıya muhatap olan ‘giyinik çıplaklar’ kategorisine giriliyor olmasın sakın.

İşin açıkçası; benimki de asla katılmak zorunda olmadığınız sıradan bir insan görüşü. Ben bu kardeşlerimizi de oldukları gibi kabul etmekten yanayım. Neticede nasıl giyineceklerini bana soracak değiller.
Ancak bilmelerini isterim ki bu tür abartılı örtünme şekilleri erkeklerin gözünde aşırı ilgi çekip, açık ama mütevazı giyinmiş birçok kadından çok daha göz değmesine yol açıyor. Yani maksat dışarıda erkeklerin ilgisini çekmekse bunu başardığınız kesin. Ama yok inancım gereği örtünüyorum, bu dinimin emri falan diyecekseniz işte şimdi orda durmak lazım:

Bu tip bir örtünme olsa olsa ‘Moda’dır…
Yakışır mı, yakışır. Güzel görünür mü, görünebilir. İlgi çeker mi, çeker… Ama bunun adı; asla inancı gereği örtünmek falan olmaz…

'Sana ne kardeşim' dediğinizi duyar gibi oluyorum. Gerçekten de bana ne. Ben, bu sorun da dâhil tüm Türban sorunlarının çözümünden yanayım. Aman siz benim söylediklerimi kafanıza takmayın. İsterse altına mini etek giyip, üstüne türban takın.
Ama yaptığınıza da dinden bir kulp bulup, takmayın yeter. Çünkü bu tavrınızın bu konuda çile çeken insanlara olsa olsa zararı oluyor. Onların sıkıntılarından (bedava rating bulmuş magribi gibi) sizler keyif üretiyorsunuz.

Sizin örtünüzün M.Akif'in 'Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne...' dediği örtüyle falan bir alakası yok.

1968 de üniversitede olan herkesin 'biz de 68 kuşağıyız' diyerek o yılların devrimci hareketlerinden parsa koparmaya çalıştığı gibi, siz de hırsız karga'lık yapmayın yeter.

Gerisi sizin paşa keyfinize kalmış bir şey.
Bundan en başta ben dâhil, kime ne?

Yorum Gönder

3 Yorumlar

Unknown dedi ki…
Şimdiki örtünenlerin çoğu (belki ben de dahilimdir bu örtünme türüne dışardan bakan gözlere sormak lazım) tesettür kavramından bihaber olduğundan bu maymunluklar görülüyor. Kapanmak, başörtüsü takmak; belirli bir ölçülü davranışlar silsilesini, edebi ve yüksek ahlakı takip ettiğinde anlam buluyor. Zihin ve anlayış değişmeden başı kapatmak fayda vermiyor. Ancak yine de çöplüğün üstünü örtmekte, etrafı kokutmamakta fayda vardır.
DERİN AYRAL dedi ki…
Ben sizin gibi "bu kardeşlerimizi de oldukları gibi kabul etmekten yana" değilim. Yana olanlardan yana da değilim. Ama yazının geneli için aklınıza ve elinize sağlık.
Yılmaz Barış dedi ki…
Bu da ciddi bir problem. Fıkıh açısından din alimlerine sorsalar başı başı kapalı olupda o dar pantalonları giyeceklerine başını açıp o pantolonlar yerine kıçını düzgün örtecek birşey giymelerini söyleyeceklerdir..

birde benim dikkatimi şu çekti bazı arkadaşlarım var ... başı açık kıçı da açık.. örttüğü bir yeri yok.. o da bu tarz giyinenlerden şikayetçi..

sanırım HEPİMİZ önce kendimize baksak sorunlar çözülecek...