Banner

Beyaz Dans #1 (Sevgililer Günü'ne İthafen)


-Sevgiliye narince dokun. dokun ki; yüzünü tanı, vücudunu tanı. ruhunu tanımak en kolayı..
dedi ve kayboldu yine ortadan Lucida. Öyle çok alışmıştı ki O'na, Tanrı'sı gibiydi onun. vakitlice ortaya çıkar, iki-üç süslü kelime eder, yine ortadan kaybolurdu. ağzından çıkan her kelimeyi öyle dikkatlice dinlerdi ki, ruhunu huzurla doldurabilmenin ve düşüncelerine biraz olsun ara verip beynini dinlendirebilmenin en iyi yoluydu onun için. yalnız, karanlık ve hüzünlü gecelerin adamıydı o. gittikçe yorulan ve yaşlanan ruhunu tazelemeye çalışan toy bir aşk adamıydı..

. .gün ışığını çok sevmese de, günün tazeliğine bayılırdı. çünkü her yeni bir gün, kendini değiştirebilmek için ideal bir başlangıç gibi görünür ve umut besletirdi. gözlerini kapatıp pencereden dışarı çıkardı kafasını. hafif rüzgarın esintisiyle yüzüne soğuk çarpıyordu ama o buna aldırış etmiyordu. gözlerini açmadan önce son bir kez temiz havayı içine çekti. gözlerini açtığında karların örtmüş olduğu o bembeyaz dünyayı gördü. geçmişinin kirliliğine nazaran görmüş olduğu bu güzel doğa harikâsı karşısında soğuktan bile titremeyen elleri titredi heyecandan. gözlerinin içi gülüyordu. ve o an, onun için temiz bir gelecek ifade ediyordu. artık tamamen hazırdı..

I: harika bir gün, değil mi?
N: evet.
I: ama artık pencereyi kapatmalısın bence, üşümeye başladım.
N: haklısın, özür dilerim.
I: kahvaltıda ne istersin?
N: ben birazdan çıkacağım.
I: sabahın daha 6'sı, ne yapacaksın?
N: kendime bir yol çizeceğim.
I: anlamadım?
N: beyaz bir yol. karda yürüyüp, kendime bir çıkış yolu çizeceğim.
I: peki neden bensiz?
N: çünkü seninle yürüdüğüm zaman hep tökezliyorum.
I: ne demek istiyorsun?
N: artık sensiz yürümeye çalışmanın vakti geldi diyorum.
dedi ve çıktı evden Nabeel.

. .her attığı adımda karlardan çıkan sesin huzuruyla yürüdü yol boyu. bu huzura yoğun bir gereksinim duymaktaydı. çünkü her attığı adımda zihnindeki onlarca düşünceyi birbirine karıştırıyordu.. evden çıkmadan önce düşündüklerini gerçekleştirmek için her zaman yükünü hafifleten o kadın yoktu bu sefer. ayrıca kusursuzca hazırlanmış olan bir planı da yoktu.. sislerin içinde kaybolmayı umursamadan, kayıtsız bir şekilde yürüyordu sadece.
ışığı gördü:-
Yalnızlığına yalnızlık katarken düşündün mü hiç bunun getirebileceği ruhsal zararını? Farkında olmadığın şey; senin temiz gelecek dediğin, ayağına kadar gelmişken teptiğindir. Kararsızlığına sebep olan sebeplerini kendi içinde çözmek yerine, dışa vuruşun kaçarak oluyor. Geçmişindeki kadınların sana getirisiydi bu içindeki umutsuzluk. Sen onlardan kork, onların sana hala yaptıklarından kaç. Zira şuan tek bir kadın var ve sana sunduklarından korkmaman gerekir.
dedi Lucida.

bu bir ayrılık değildi şimdi onun için. yeni bir başlangıca da hiç benzemiyordu. daha bir aydır tanıdığı Isabelle'i öylece bırakıp çıktı. bu aydınlık bir geleceğe de benzemiyordu. temiz bir sayfa da geçmiyordu artık zihninden. bir ayda ne kadar yıprandığını düşünmek ve çıkar bir yol bulmaya çalışmaktı yeni amacı. yine de tek başına çözecekti. belki biraz bencilce bir hareketti ama bir yandan da cesurcaydı. çünkü bu iki kişilik savaşın bir kahramana ihtiyacı vardı..

. .şimdi tek başına da tökezlediğini anladı ve eve geri döndü. çabuk pes ettiğini düşünüp kendinden utanıyordu fakat bir yanda da Lucida'nın söyledikleri vardı. Isabelle'i şimdiden özlediğini fark etmişti.
kapı aralıktı ve birden telaşlandı. içeri girdi ve Isabelle'e seslendi. kimse yoktu.. yatağa uzandı ve yarım saatten fazla tavanı seyretti. bir ara kafasını sağa çevirdiğinde masanın üzerine bırakılmış bir kağıt parçası gördü. ayağa kalkıp yavaşça masaya yaklaştı ve Isabelle'in bıraktığı bir not olduğunu düşündü. öyleydi de..

"eve döneceğini biliyorum. ve bu notu okuyacağına da eminim.. önce, senin yaptığın gibi yapıp kaçmayacaktım sorunlardan öylece. fakat sonra, bir ayda yıprandığımı ve ister istemez seni de yıprattığımı fark ettim. ilişkinin köklerini sağlam yapacağız diye toprakları tırnaklarımızla kazımaya çalışmak belki de aptalcaydı. senden daha fazlasını beklemekse benim hatamdı.. giderken seni durdurmak istedim ama düşünmene izin vermesem hata üzerine hata yapmış olacaktım. geri döneceğini düşündüğümden, iyi ki durdurmamışım dedim kendi kendime.. durdurarak hata yapmamış veya gururumu yerler altına almamış olmaktan dolayı değil, ilk defa düşünmeden doğru bir şey yapmış olduğumdan dolayı sevindim.. birleşemeyecek kadar parçaladık çünkü bu ilişkiyi, çok bölündü. ve tamamlamak için toparlayamayacak kadar saçıldı her yere parçalar, bazılarını bulmak zor olacaktır. bu yüzden de artık eksik bir ilişkiyi yürütebileceğimizi zannetmiyorum.
yine de seni seviyorum.
yarın sevgililer günü, sevgililer günün kutlu olsun sevgilim."


  • Not: Fotoğrafın kime ait olduğunu bilmediğimden isim veremiyorum. Ayrıca imageshack linki olduğu için, verebileceğim bir paylaşım linki de olduğunu zannetmiyorum.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Adsız dedi ki…
Kitap okuyor musun?
Amerika da Afrika kökenli KÖLELERİN okuma yazma öğrenmeye cesaret ettiklerinde nasıl acımasızca cezalandırılıyorlardı.
Komünist manifesto
Karl marx : ücret, emek ve sermaye
(not: internette Marksist archive’de Türkçe bölümünden bulunabilir)

Ermeni katliamlarının nedeni
Türk devletinin yaratılması ve mülkün Türkleştirilmesi.

Aydın- entelektüel olmak
Ezilen-sömürülenlerin bilinçlerini zehirleyerek afyon alma görevlerini yerine getirerek olur. Kendilerini egemen sınıflara ve iktidar sahiplerine hergün yeniden ispatlamak, işlevlerini her gün yeniden üretmek zorundadırlar.

Eski kelime köylü
Köylü ihtiyacı olan unu-ekmeği, sütü-yoğurdu, yağı-peyniri, yumurtayı, sebzeyi ve meyveyi velhasıl yaşamak için ihtiyacı olan şeylerin büyük çoğunluğunu kendisi ve ailesi üretiyorsa köylüdür.
Köylüler artık domatesi pazardan, ekmeği fırından, sütü,yumurtayı marketten satın alıyor.

Evlilik kurumu
Kadını aşağıyan-sömüren bir kurumdur. Erkeğin egemenliğinin inşasıdır. Evlilikte beyaz gelinliğin anlamı kadının temiz olduğun gösterir yani aşağılamaktır.