Banner

Yahşi Batı = GORA + AROG

GORA, AROG, Yahşi Batı...
GORA'ya bakayım önce. Baştan sona bol bol küfür kullanılan, kullanıldığı çoğu yerde de gerçekten güldüren, hatta gülmekten çeneme ağrı giren, çoğu sahnesini sırf güldüğüm için kaçırdığım bir film. Ama kullanılan küfürlerden dolayı Cem Yılmaz bu işi için bol bol eleştirildi.
AROG'a geçelim. Uzayda yaşadıklarını anlattıktan sonra geçmişe dönen Cem, bir anda küfürü kesiyor. Doğru düzgün küfür bulamıyorsun filmde. Cımbızla çıkarıyorsun resmen. GORA kadar güldürüyor mu? Hayır. Ama GORA'ya harcanan emekten daha fazlası olduğu kesin. Küfürlerin yerini ince espriler almış. Salon anlayıp gülerse şanslısın, yoksa sen anlasan da tek başına gülüp döt gibi kalma şansın var. Az küfür bol emekle yapılan AROG'da bu sefer de az güldürdüğü için eleştiriliyor Cem. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Yaranamıyor.

Peki Yahşi Batı'da durum ne?
4 işlem sorusuyla cevap vermem icap ederse; Yahşi Batı = GORA + AROG.

GORA gibi bol küfürlü, AROG gibi bol emek harcanmış kısaca. Ama Cem yine eleştirilecek. Çünkü espri kalitesi, küfür kullanmasına rağmen istenen seviyede değil. Belki de istenen seviyeden çok daha yukarıda. Çünkü ince espriler yapacağım diye bir şeyini çıkarmış olayın. Birkaç tanesini yakalıyorsun ama çoğu konuşmadan bir sonuç çıkartamıyorsun. Altında bir şeyler gizli olduğunu farketsen de, o gizemi çözecek anahtarı, bilgiyi bulamıyorsun kendinde, en azından ben çoğunu bulamadım, tıpkı salonda beraber izlediğim insanların çoğunluğu gibi. Yapılan ince esprileri anlayabilmek için önce filmi bir kez izlemek gerekiyor. Anlamadığınız yerleri not edip ilgili araştırmayı yapmak ve ardından filmi baştan izlerken yapılan göndermeleri anlayıp gülmek bu işin çözümü. Peki bu mümkün mü? Hayır.

AROG'u da izledikten sonra Yahşi Batı için beklentilerimi ciddi ciddi düşürmüştüm. Çünkü Cem Yılmaz artık Recep İvedik'le aynı dertte değil. Tamam, para kazanma derdinde olduğunu biliyoruz da, onun gibi a'dan z'ye tüm abudik gubidik şeyleri yapayım, milletin burnuna elimi sokayım, burnumla flüt çalayım, millet o hallerime gülsün derdinde değil. Kendi çapında oluşturduğu kasabasında dört nala koşma niyetinde. Bunu da gayet iyi başarmış AROG'tan sonra Yahşi Batı'da da. Çünkü etrafta bahsedilenler gibi filme harcanan emek, kostümler, hazırlanan mekanlar, "Saloon" "Sheriff Marshall", kızılderililer, silahlar, çarpışmalar, yer isimleri yani yapılan birkaç espri dışındaki her şey ama her şey müthişti. Adam bildiğimiz Western çekmiş, belki de farkında değil bunun.

Yahşi Batı için benim yazacaklarım bu kadar. Aslında filmle ilgili yazılacak epey bir şey var ama izleme zevkini bozacağından burada noktalıyorum. DVD'si veya olur da Bluray'i falan çıkarsa, herkes izledikten sonra bir kez daha başlık açabiliriz.
Önerim, gülmekten yerlere yatmak isteyenler aman ha sakın gitmesin. Onun için Recep İvedik 3'ü gönül rahatlığıyla bekleyebilirsiniz. Ben de bekleyenlerdenim tabii ki ama şu Yahşi Batı'yı da izledikten sonra o ayıyı izlemek biraz zor gelecektir. Beklentiyi normal seviyede tutup, filme bir film gözüyle bakmak isteyenler, bakabilenler rahat rahat ellerini cebine atabilirler. Onun dışında, katıla katıla gülme beklentisiyle gidip de umduğunu bulamayanlar gelip de ahkam kesmesinler, hiç çekemem. Ben baştan sona keyifli bir film seyrettim. Konusuyla, oyuncuları ve oyunculuklarıya, CEM YILMAZıyla, kostümüyle, arada gelen güzel esprileriyle beklediğimi buldum. Notumu da 8 olarak belirledim.


İlgili Blog yazım;
http://cineshoot.blogspot.com/2010/01/yahsi-bat-gora-arog_08.html

Yorum Gönder

1 Yorumlar

nily21 dedi ki…
çok yerinde bir yorum. Lütfen artık Cem Yılmaz'la Şahan Gökbakar filmlerini karşılaştırmasınlar. Artık kulvarları gerçekten farklı..
http://trendyandfriendly.blogspot.com/search/label/Yah%C5%9Fi%20Bat%C4%B1