Banner

ACININ DA RESMİ YAPILAMAZ


Mutluluğun resmi yapılmıyordu..resmi yapılamayan bir şey daha var "acı"..
Ortaokuldan; lise son sınıfa kadar defterlerimin kenarlarına süsler yapardım..renklirenkli ataçlar; ya pembe olurdu ya da sarı... defterlerimin köşelerini öpmekten mutluluk duyarlardı..bir parfüm taşırdım okul çantamda..üzerlerine sıkmak ve güzel kokularını burnuma çekmek için..bu hiç aksamazdı..çok içine kapanık bir öğrenciydim..feminen duruşumla, çoğu arkadaşın dalga geçtiği bir oyuncaktan ileri gidemezdim.. yanıma yaklaşan ve yüzüme gülen herkesi iyi zannederdim..çoğu öğrenci tek kurşun kalemle sınıfa gelirken, ben arkadaşlarımın kaleme ihtiyacı olur diye..ikiye katlanır kalem kutumda, birden fazla kurşun kalem taşırdım..ve benim ile dalga geçenlere bile hiç bir artniyet gözetmeden, kin ve öfke duymadan,bir an bile tereddüt etmeden, verebileceğim hep bir kurşun kalemim olurdu..bir defasında o gelip oturdu yanıma..sınıfın en (onların tabiriyle)yırtık kızı yani..benimle lisenin ilk sınıfından beri sürekli dalga geçen ve sen niye böylesin, ibne misin diyen..yozgatlı kız.. beni yeren tahtaya adımı yazıp yanına o tabiri iliştiren..bir gülümsemeye kanıp bir dönem boyunca onun en iyi arkadaşı olduğumu zannedip yaşadım..yediğimizin içtiğimizin ayrı gitmeyeceği günlerimiz oldu onunla..ben hep inandım çünkü..kötülüğün iyilik ile boyanacağına..yani hiç bir kötülük ebedi kalmaz diye düşündüm..herkesin iyilik için bir şansı mutlaka olur idi benim için..ama olmadı..ben bir türlü bir insanın gerçek düşüncelerini uzun soluklu saklayabileceğine inanamadım..değişti sandım..
bir sabah yine ataçlı defterlerimle üzerleri mis gibi kokan kitaplarımla..ve yanımda olması gerektiğinden daha fazlasını taşıdığım kurşun kalemlerimle girdim sınıfa..hiç unutmuyorum..o en arka sıranın cam tarafında güler yüzüyle karşılamıştı beni..o yüzü hiç unutmadım.. çantamı ona emanet edip..hani güveniyordum ya ona..hani o gerçek düşüncelerini açığa çıkardı sandım ya..çıktım sınıftan dışarıya..sınıfa geri döndüğümde çantam yoktu ortalıkta..o arkadaşlarıyla öğretmen masasına oturmuş..gülüşerek muhabbet ediyordu.."Dilşat; çantamı sana emanet etmiştim..şimdi senin sıranda da benimkinde de yok..nerede olduğunu biliyor musun"dedim..Yüzüme bakıp "ben ne bileyim..çantanı sırtlayıp dolaşamazdım ya"dedi bana..yan sınıftan bir çocuğun bana seslenmesi ile çıktım koridora "tuvalette bir çanta varmış, içindekileri yerlere saçıp bir kenara fırlatmışlar.."
tuvalete nasıl koştuğumu hatırlamıyorum..sadece ağladığımı hissediyorum hala..oraya girdiğim an meraklı öğrencilerin bakışları arasında defterlerimi, kitaplarımı ve kalemlerimi toplayışımı..
Şimdi ne yaptığımı düşünenleriniz olur belki aranızda..söyleyeyim..sınıfa geri döndüm..paltomu alıp okuldan dışarı çıktım..bu olaydan ne müdürün ne de müdür yardımcısının haberi oldu..hiç söylemedim..Dilşatla konuşamazdım artık..bir kez daha ona kanmaktan korktuğum için..hiç konuşmadım..üniversite sınavlarını kazandığımda Kadıköyde karşılaştık..Saray muhallebicisinin hemen önünde..şaşkın bir ifade ile "aaa gayyor nasılsın.."deyip sarıldı boynuma..ben gülümseyemedim..çok zorladım kendimi ama olmadı..öyle ayaküstü..kazandığı üniversiteden bahsetti..hayattan geleceğinden..bu yazı girişini yapmadan yarımsaat önce liseden bir arkadaşımdan onun üç gün önce Fethiye de havale geçirip vefat ettiğini öğrendim..öğrenir öğrenmez ağlamaya başladım..keşke o muhallebicinin önünde bir şans daha verebilseydim ona..
çünkü bazılarımız bir sıfır yenik başlar hayata..ben o insanlardan biriydim her zaman..o ise; kendini her zaman bir sıfır galip zannederek yaşadı..keşke öyle olmasaydı..


P.S: BU YAZIYA 11 AĞUSTOS 2009 salı günü blogumda da yer vermiştim..

Yorum Gönder

1 Yorumlar

BigaripWomen dedi ki…
Buna benzer bir okul anım vardı benim de .. O zaman insanlara şans tanımak daha zormuş demek ki şimdi farklı gibi herşey..Üzücü yinede..