Kız kardeşinin demesine göre festivale yetişemeyen, Alfonso Cuaron’un yönettiği 2 saat 15 dakikalık siyah beyaz Roma’yı, kızı ve damadıyla Netflix’ten izleyen “abla” çok etkilenir. ‘70’li yıllarda Meksika’da, bir doktor dört çocuklu ailesini terk eder; karısı kendi trajedisiyle başa çıkmaya çalışırken, hizmetçilerden, yerli Cleo, iktidar tarafından sokak dövüşlerinde kullanılmak üzere gladyatör gibi yönlendirilip eğitilmeye özendirilen sevgilisinden hamile kalır ama baba, çocuğu da kadını da reddeder.
Evin, geniş toprak sahibi bir ailenin üyesi görünse de ekonomik açıdan zorlanan sahibesi ile annesinin desteğinde hamileliği sürerken Cleo, anneanne ile beşik alışverişine gittikleri sıra patlayan sokak olayları sırasında bebeğinin babasının cinayet işlediğine tanık olur, yaşadığı şokla doğum başlar. Yollar olaylar yüzünden tıkalıdır, Cleo hastaneye zamanında yetiştirilemez, bebeği ölür doğar.
Sarılıp göğsüne konan minik kız ile annenin vedalaşması, gidişine rıza göstermesi, izin vermesi beklenir. Bunun öneminin farkında “abla”, ülkesi doğumevlerinde benzer bir uygulama olup olmadığını düşünür.
Yaşamını depresyonda sürdürürken Cleo’nun, asıl travmasıyla yüzleşip dile getirerek normale dönebilmesi için ailenin deniz kıyısına bir yolculuk yapması gerekir.
Doğru anlatılmış filmin, Cleo’nun akşam saatlerinde yürüdüğü cadde çekiminde olduğu gibi şahane uzun planları da muhteşem güzellikte.
0 Yorumlar