Nobran: (Sıfat), davranışı kaba, sert, gönül kırıcı olan (kimse).
“Abla”ya göre tek evlâdı, kızı, nobrandır; üstelik bir tek o değil, kuşağının, “abla”nın “yeni insan” dediği kısmı, aynı şekilde “nobran”lık ile malûldür. Nobranlığın yaygınlığını fark edip, uzun mücadeleden sonra yolundan, tavrından kıl kadar sapmadığını gördüğü kızının sözlerine kırılıp davranışlarına üzülmeyi bıraktığında “abla” bu yeni olguyu incelemeye girişir.
“Elalem ne der?”, “Komşu ayıplamasın”, “Annemiz üzülmesin”, kendisi, kardeşleri ve arkadaşları için en önemli düsturlar iken, artık 30-40’lı yaşlardaki bu çocuklar için bunun hiç anlamı yoktur. Dışarıdan bakana kendilerini Dünya’dan soyutlamış görünürler, hatır için istemedikleri hiçbir şeyi yapmaz, sevdikleri, istedikleri şeyi rahatça dile getirir, elde ettikleri için de minnet duymazlar. Eser miktarda yetersizlik duygusu taşıyanların bile öz değerleri yüksektir, temelde çok değerli oldukları bilincinin ışıltısını taşır.
“Yeni insan”ın iyi ya da kötü değil sadece farklı olduğunu anladığında “abla” bir başka gerçeğe daha ulaşır: Yeni insan’dan şikâyetçi, nasıl davranacağını, onlarla ne yapacağını bilemeyen şaşkın eşe dosta, “Biz” diye sorar, “hâl ve gidişten memnun muyuz?”; yanıtlar, “Değiliz, değiliz ama annemiz üzülmesin, komşu ayıplamasın, elalem ne der, türü korkularımız yargılarımız dolayısıyla ömrünü tamamlayıp köhnemiş yapıları değiştirme gücümüz yok.”
“Nobran dediğimiz bu çocuklar için bizim korkularımız yargılarımız anlamsız; onlardan hatır için şunu, bunu yapmasını istediğimizde aldığımız tepki bu yüzden, oysa onlar son derece basit biçimde, uygun bulmadıklarını yapmıyorlar.”
“Ve onlar bizim yapamadığımızı yapacaklar; hatır hatırına yıllardır sürüklenen, devrini tamamlamış, ölmüş ama gömülmemiş kurumları gömecek, ebeveyn ile ilişkilerinden başlayarak istedikleri gibi yeniden düzenleyecekler, beğendikleri Dünya’yı yaratacaklar.”
“Bize düşen,” der “abla”, artık hiçbirimize hizmet etmediği kesin ego’muzu bir yana bırakıp elimizden geldiğince onların yollarını temizlemek.”
0 Yorumlar