36. İstanbul Film Festivali, Antidepresan bölümünden izledikleri bir film “abla” ile kızını Teşvikiye’den Okmeydanı’na dek, eve yürüdükleri süre boyunca ağlatır. Bu, üzüntüden değil, “Tanrı’nın ihtişamı farkındalığı”ndan gelen yeni bilinç düzeyleriyle ilgilidir.
Romantik komedi olarak sınıflandırılmış, orijinal ismi Lavoor et Hakim olan, dindar bir Musevi kızının eş arayışı konulu film, “abla” için son derece büyük bir anlam taşımakta…
Konu basit; gezgin hayvanat bahçesiyle yaşamını kazanırken ha bire çöpçatanların uygun bulduğu adaylarla yemeğe çıkan yaşı ilerlemekte genç kadın, arada kendisinden etkilenen müzisyeni de başından savar ve kendi düğününü yapmaya karar verip harekete geçer.
“Hanukkah’ın sonuna dek Tanrı bana bir damat gönderecektir” der; evini döşer, gelinliğini annesiyle kardeşinin sessiz gözyaşlarına karşın prova eder, düğün salonunun ödemesini yapar hatta davetiyesini bile damat kısmı boş olacak şekilde bastırır.
“Abla” ile kızını derinden etkileyen, işte bu anlaşılması güç, çok büyük güvendir; yeri geldikçe “hepimiz Allah’a inanıyoruz ama ona güvenmiyoruz” demekte “abla” da, akışını kontrol etmezse bir yerlerde hayatının dağılıvereceği korkusu taşıdığından, olması gereken güven duygusunun eksikliğini hep hissedenlerdendir.
Filmin, “abla” ile kızını, ulaştırdığı muhteşem bilinç düzeyi ile şakır şakır ağlatması boşuna değil.
0 Yorumlar