Banner

“Abla” bayramda, kız kardeşlerinin sponsorluğuyla Adrasan’da.

 
20 Ağustos 2018 saat 03:00’te sessizce evden çıkıp Taksim’de küçük kız kardeşiyle buluşur, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ikiliye ortanca eklenir, kardeşler Antalya’ya yollanır. Otogara ulaşıp günde üç kez Adrasan’a giden Çiçek Tur’un 11:00 seferine yerleşir 13:30 civarında da Adrasan’a ulaşırlar.
 
İlk gün haliyle, uykusuzluk ve yorgunluğun verdiği sersemlikle geçerse de kardeşler,  ılık denizde uzun uzun yüzer sonra da, Kuzey ucu Musa Dağı’na dayalı 2.5 km’lik plajdan ibaret görünen yerleşimi keşfe çıkarlar. Dağın ayakucunda bir sürpriz! Sık yüksek ağaçlı, ördekli kaplumbağalı –sıkı ilaçlama sayesinde sivrisineksiz-, serin tertemiz Adrasan Deresi sığ akışına kerevetler, köşklerle yayılmış bir dizi lokanta.
 
Nemin az hissedildiği hava sıcak olsa da esintili. Kardeşler önce, bitki örtüsü zengin yerleşimi çepeçevre saran çanağa sonradan pat diye konmuş görünen, yapaylığı yüzünden “abla”nın Tümülüs adını taktığı çorak tepe dışındaki çamlık tepelerde, sahilin Güney ucundan tırmandıkları yürüyüş yapar.
Üzerindeki bilginin işe yaramadığı eski tabelanın işaret ettiği, yöre halkıyla antik Likya Yolu’nun bir kısmını yürümeye gelen yürüyüşçülerin, havalar serinlediğinde çıktığı Kız Kalesi sadece, kayalık dik patikanın ovadaki seralara bakan dörtte birlik kısmında, havlu atan ablaları için geniş panoramanın bolca fotoğrafını çeken küçük kız kardeşin ziyaret edebildiği nokta olur.
 
“Abla”nın dönüşte izlediğinde farkına vardığı, eşzamanlı olarak Instagram’da yayınladığı alçakgönüllü gezi, dağ tepe içerikli görünmesine karşın, kuzenlerden birinin “dönüşte bir taşıta binseniz bari” diye takıldığı kız kardeşler, tekne turu ile Suluada’ya giderler: Bir açıdan Musa Dağı gibi çok düzgün bir piramit görüntüsü sunsa da Suluada, arkalara doğru, aynı dağ gibi geriye doğru alçalarak uzanır. 10:30 civarı birbiri ardı sıra yola koyulan, öğle yemeği anonsu şahane Yusuf Kaptan’ınki dâhil irili ufaklı tekneler, biri eşsiz bir mağara görüntüsü sergileyen, yolcuların camgöbeği suda yüzdüğü birkaç koya demir atar. 
 
Plajda, birden derinleştiğinden dar kıyısında ailelerin çocukları, bebekleriyle oyalandıkları, yüzme bilmeyen tek tük yetişkinin makarnalarıyla renklendirdikleri deniz, tenha. Disco için taksi seferi yapılan dağın ötesi Olimpos tarafı gençler için iken, bu yanı çocuklu ailelere ayrılmış havasında… Öyle ki “abla” bir ara Adrasan yolunda bir kontrol noktasında durdurulan uygun çiftlere birer bebek verilmiş olabileceği fikrine bile kapılır(!).
 
Bir bölgesine yamaç paraşütçülerinin süzüldükleri, su sporları noktası dışında altı cankurtaran kulesi, birçok da çift duşlu kabin barındıran plajın, bağlı olduğu Kumluca İlçesi adına yakışır “kumluca” taşlı zemini, sabah serininde bile yalınayak yürüyüşü zorlaştırır.
 
Plaj boyunca dizili soğuk nar suyu ile mısır tezgâhlarının seçeneği, yolun üzerindeki odun ateşinde çay ve gözleme noktaları. Keçi sütünden yapılma “yanıksı” dondurma yöresel, özel bir tat. Geriye yayılmış bazısı havuzlu otel, bungalov vs. konaklama birimlerine ait görünseler de değişik atmosferli lokantaların çalışanları içten, güler yüzlü.
 
26 Ağustos 2018, (İstanbul için) 14:56’da Balık Burcu’nda gerçekleşecek dolunay, ezoteriklerin demesine göre “tüm dolunaylar gibi nereden nereye geldiğimizi gözleyeceğimiz, gerçekte ne istediğimiz üzerine düşünmemiz gereken bir zaman aralığı”.
 
Kendi tarikatının biricik şeyhi ve müridi  “abla” da bir ihtimal, bu değerli aralıkta arınma işlemini, Adrasan’da gördüğü çok net iki rüya ile sürdürür: Yıkılmakta olan evinde pencerelerin de sökülmüş olduğunu gördüğünde, evinin (bedeninin) yeniden yapılanışını idrak eder ve tüm yaşamında ilk kez rüyadayken açıkça tanımlayabildiği bilinciyle, “pencereler evin gözleri, gözlerim yenileniyor” fikrine ulaşır. Diğer rüyası ise evinin, yakını olabilecek insanlarca süresiz işgal edilmesi konuludur; rahatsız edici olsa da “abla” bunun bir arınma rüyası olduğunu bilir.
 
Adrasan’da bir de, hizmet aldığı kişilerle ego kontrolü olmaksızın, çok dürüst, güzel tepkiler aldığı, direkt ilişki kurmayı dener: Kolu askıda gence, “Üç kişilik masa!” demeden önce, “Sana” diye sorar “ne oldu?”. Yola çıkmadan birkaç saat oyalanacakları tespih ağaçları altında, esintili lokanta girişine bavulları sürürlerken “abla”, durumu içtenlikle anlatır. “Arabamız gelene dek burada oturacağız,” der grubun yerleşme hazırlığını kaygıyla gözleyen garsona, “sana da bir güzellik yapacağız elbet…”
 
Bayram dönüşleri başladığı için Antalya yolculuğu beklenenden uzun süren “abla” grubu, bereket uçakları da gecikme bildirdiğinden fazla telaşa kapılmaz.
Bir yolculuktan daha, beklediğinden fazlasını almış olarak evine dönen “abla” bunca uzak olmasa en kısa zamanda yeniden, bu kez dere boyunda konaklama niyetiyle Adrasan’a gidecek.
 
 
Adrasan görselleri:
 
Suluada görselleri:

Yorum Gönder

0 Yorumlar