“Abla”nın, kavraması zor bulsa da beğendiği bilimkurgu, Philip K. Dick’in yazdığı UBİK, Altıkırkbeş Yayını: Kitabın iç kapağındaki, başta kendisini gülümseten, “Kadıköy’ün yağmurlu ve puslu günlerinde hazırlanan bu kitap sizi uçurumdan aşağı atabilecek güce sahip olabilir. Herhangi bir ve özellikle izinsiz olarak iktibas edildiğinde Kadıköy’ün o bilinen, serin ve rutubetli lâneti, yıllar boyunca bunu yapanı takip eder, saçları dökülür, rüyasında sürekli olarak Kadıköy sokaklarından akın akın geçerek yıllık intiharlarını gerçekleştirmeye giden lemur sürüleri görür ve derin bir yalnızlığa gömülür” uyarısını sonradan çok ciddiye alır. Yalnızlık neyse de, yaşı ilerledikçe azalma eğilimine giren gümüş rengi dalgalı caanım saçlarının böyle amansız bir lanetle kendisini terk etmesi tehlikesini göze alamaz.
Efendi efendi, kitabın, iki planıyla H. G. Wells’in Zaman Makinesi’ni anımsatan şahane Archer Eczanesi bölümü başta, okuyup bayıldığı Tibet’in Ölüler Kitabı’nı referans almış reenkarnasyonla ilgili değinmelerinden söz etmekle yetinir. Yine de kabaca, kitabın konusunu; Glen Runciter, durdurucu, telepat, önbilici vb’den oluşma seçkin ekibinin başına gelenleri çözmeye çalışırken, yarı yaşamlı genç karısına danışan bir sağduyu organizasyonu patronudur, bir de her derde deva UBİK vardır; diyerek özetlemekten geri durmaz.
“Abla”nın, S. Spielberg’in, konusunu yine Philip K. Dick’in bir kısa öyküsünden alan Azınlık Raporu’ndan tanıdık “precog” gibi, kendi üretimi pek çok sözcükle desteklenmiş, geniş hayal gücü ürünü birçok teknik gereçle zengin, muhteşem mekânlar yaratan yazarın, diğer kitaplarının peşine düşmesi gayet tabiidir.
0 Yorumlar