Banner

Bebeğin Beşiği Çamdan



Sen zafer zannedersin iç çamaşırını sıyırdığın bir insana bulaşmayı. Tecavüze uğrayan annesinin dil rengi ne olursa olsun, her bebek aynı dilde ağlar aslında. Ölüme kader diyorlar ya, bu o kelamı utanmadan sayıklayanların yalanı. Tel örgüleri ardında bırakarak yalın ayak koşan hamile bir kadının kucağındaki bebeğin geleceği olamadı bu canına yandığımın ülkesi diye mırıldanmak için de geç şimdi.
İkisinden birini öldürmek için yanıp tutuşan katilin yaşadığı topraklara sığınan, Suriyeli bir kalptir uçurumun başında zamanı susturan. Bebeğin beşiği çamdandır ve yuvarlanmadan damdan parçalanmış bir ana yüreği engel olur sandığımız camdır avuçlarımızın arasında kırılan.

Suriyeli olmak; savaştan kaçarken tozun dumanın altında kalmak, bir başka ülkeye sığınırken hayaller kurmak, canını tehlikeye atıp canını kurtarmak, mayınlı bölgede özgürlüğe tırmanmak, “beklerken öleceğimize yolda kaçarken ölürüz” diyebilme cesaretini gösterebilmektir.
***
Sonra kopar film Acem. Bebeğin ağlaması kesilir, beşiği bakıra dönüşür kalkmaz yerinden. Katiller bezle sarılır boynuna boğarak öldürür, ensesi kanar anasının yığılır yere birden. Nasıl bir ağrıdır bu? Ah Acem!

Tecavüz ederler Suriyeli kadına bir bebeği rahminde bir diğeri yanında...
Üç cenaze sonrası üç beden daha yitip gider.

Şimdi ağlasan kaç yazar hoca? Kıldırsan namazlarını fiyakalı bir konuşmayla ve akabinde “ey camaat-i müslimin!” diye yarı Arapça konuşsan hangi özgürlüğü verebilirsin onlara?
Ölü kadınlar doğurdu zalimler Acem, hükümdar yattığı yerde rüyasına kaç kâbus sürer?