Bir gelişinde damat, oğlan sevdiğinden, sevinsin diyerek, "abla"nın torununa bir "lobot" getirir. İstanbul'dan bu yana uzanan yolu üzerinde rastladığı, binbir markanın bir o kadar çeşit oyuncağını satan, büyük bir oyuncak mağazasından aldığı, gövdesi beyaz, şeffaf bölümlerinden renkli ışıklar saçılan tekerlekli robotun kutusunda, dans ettiği yazmakta.
Dans eden robot, siyahlı mavi tekerleklerinin bağlandığı gövde altında, bir engele takılana dek dört bir yöne hareketini sağlayan küçük yuvarlak mekanizma yanındaki on/off düğmesi açılır açılmaz, başlangıçta kulağa rap gibi gelen yüksek sesli müzikle hareketlenir. Kısılması imkânsız müzik, giderek sertleşerek arada, makineli tüfek tarakasına "war" sözcüklerinin karıştığı korkunç bir gürültüye dönüşür; dans ne kelime, düpedüz saldırı emri altında dönüp duran robot bu haliyle, haliyle "abla"dan geçer not alacak değildir.
Kutuyu atmış olmasa imalâtçısına ulaşıp iyi bir kalaylayacak "abla" hemen tornavida setini açar, ince yıldız uçlu olanı ile taarruza geçer; sekiz minik vida sonra açtığı gövde içindeki ufak hoparlöre ulaşır, iki bağlantıyı keser, sekiz vidayı yeniden yerlerine koyar; huzur!
Arada yenilenen üç kalem pille, mırıl mırıl ortalarda dolanan halini herkes, bir öncekinden çok daha barışsever bulur.
0 Yorumlar