Size bir akıllı telefon vb cihaz reklamı falan yapıyor değilim.
Bilakis bu tip cihazların bir uyaran olarak var olduğu sohbetleri
"hack"lediği kanısındayım.
Hepimizin bir hayatı var. Bu hayatı paylaştığımız arkadaşlarımız, eşimiz, dostumuz, çocuklarımız, sevdiğimiz insanlar. Teknoloji ve sanayileşme çağında iş güç derken ancak evde baş başa kalabildiğimiz daha doğrusu öyle sandığımız insanlar.
Hepimizin bir hayatı var. Bu hayatı paylaştığımız arkadaşlarımız, eşimiz, dostumuz, çocuklarımız, sevdiğimiz insanlar. Teknoloji ve sanayileşme çağında iş güç derken ancak evde baş başa kalabildiğimiz daha doğrusu öyle sandığımız insanlar.
Oysa öyle mi?
Günün yorgunluğu ile eve geldiğinizde telefonunuz peşinizi bırakıyor mu? Ya
evde sizi açık bir televizyon karşılıyor olmasın. Bilgisayarınız gün boyu zaten
sizinleydi ama evde de bir tane var belki de.
Bir sohbete
başladığınızda, sabah kalktığınız andan, gece uykuya gidene kadar beynimiz
anılarımızı kaydeder. Bizim için anlamlı olayları saklar. Kişiliğimizi,
geleceğimizi oluşturmak adına yaşadığımız yakın geçmişi kaydeder.
Ceketinizi askıya
astığınızda burnunuza gelen yemek kokusunu, belki yemek yaparken annenizin,
eşinizin mırıldandığı bir şarkıyı, belki güne karışmış kuş seslerini, belki bir
kapı gıcırtısını, damlatan bir musluğu... Ama o kayıt esnasında açık
televizyonda bir dizi repliği, izlemekten bıktığınız bir deterjan reklamı da
araya karışır.
Çocuğunuzu
kucaklar, torununuzu sever, ya da derslerinize bir göz atmak istersiniz. Belki
de günün heyecanı ile okulda yaşadığınız bir kaç anı günlüğünüze yazmak, bir
kaç dize şiir bir dörtlük karalamak ama ne mümkün muhabbet kuşlarının bile cep
telefonu melodisi gibi öttüğü bir ortamda birden cebinize gelen bir mesajla
irkilirsiniz. Kim bilir hangi firmaya satılmış telefon numaranıza istenmeyen
bir reklam, ya da hangi whatsapp grubundan duyarlılık mesajları..
Hani telefonu
elinize almışken bir facebook hesabınıza, twitter ve instagram'a bakmadan
geçemezsiniz. Siz bunu yaparken evdeki diğer bireyler de benzer şeyler
yapmaktadır. O yüzden sohbetleriniz derinlik kazanamaz. Birinin içtenlikle
anlattığını diğeri aklı telefonunda ya da televizyondaki bir reklamda olduğu
için kaçırır.
Hele kuşak farkı olan yaşlılarla biriktirmeniz gereken çok daha değerli anılar bu reklam ve dijital bombardıman arasında silik birer ses olarak kalır.
Hele kuşak farkı olan yaşlılarla biriktirmeniz gereken çok daha değerli anılar bu reklam ve dijital bombardıman arasında silik birer ses olarak kalır.
Bu durum bir
pikniğe gittiğinizde de peşinizi bırakmaz. Kapsama alanında olduğunuz sürece
teknoloji sizin anılarınızı kaydetmenize imkân vermez. Üstelik de anılarınızı
kaydetme iddiası ile "özçekim"ler yaparken. Mangalda tüten köfteyi
anlamlı kılan damak tadınız değil "selfie"leriniz olur.
En iyi arkadaşınızla dostluğunuzu gösteren de yaşadıklarınız değil sahte gülümsemelerle çektiğiniz fotoğraflarınız.
En iyi arkadaşınızla dostluğunuzu gösteren de yaşadıklarınız değil sahte gülümsemelerle çektiğiniz fotoğraflarınız.
Allah'tan ki
beynimiz ne kadar yorulursa yorulsun bu tür verileri, yani sapla samanı
ayrıştıracak güçtedir. Gereksiz olanları filtreler ve zamanın çöplüğüne yollar.
Ancak o kadar yoğun bombardıman altındasınızdır ki, beyninizin kayıt esnasında
veri alacağı gözleriniz kulaklarınız ve duygularınız ya televizyonda ya
elinizdeki telefonda bilgisayarda kaybolup gitmiştir.
Teknoloji bununla
da yetinmez, size sanal gözlüklerle sanal hikâyeler sunar. İzlediğiniz diziler
filmler yetmez hayatınızı şekillendirmek için gerçeğe yakın sunumlarla aklınızı
çeler. Böylece kaydetmeniz gereken anılar kaybedilir. Hatırlamakta güçlük
çekmenize gerek yok çünkü beyninize onları kaydedecek fırsatı bile
tanımamışsınızdır. Sohbetleriniz vardır, kelimeleriniz eksiktir. Kelimeleriniz
vardır, hisler, duygular eksiktir.
Yapmayın. Elinizde fırsat varken içtiğiniz su, soluduğunuz hava gibi anılarınızı da saf ve duru kaydetmeye bakın. Sevdiklerinizle sohbet ederken kısa süreli de olsa telefonu elinizden bırakın televizyonu kapatın. Günde 15-20 dakika bile olsa arı duru zamanlar ayırın kendinize, ailenize sevdiklerinize...
Bunu yıllarca
teknolojiyi ve teknolojik ürünleri yoğun olarak kullanmış birisi olarak
söylüyorum. Sigarayı bir türlü bırakamayıp da sevdiklerine aman içmeyin diyen
biri gibi, yol yakınken kendinize ve sevdiklerinize "duru zamanlar"
ayırın. Ayırın ki anılarınız kaydedilsin. Hem de akıllı cihazlar tarafından
bilmem kaç mega piksellik fotoğraflar olarak değil, kanlı canlı hisli, duygu
yüklü zamanlar olarak...
0 Yorumlar