İnsanımız doğrunun peşinde değil; kendi doğrusunu kabul
ettirmenin peşinde dörtnala koşuyor… Bakıyoruz medya da, özellikle sosyal medya
denen fecebok ve twiter paylaşım sitelerinde kandırılmışlar edebiyatı almış
başını gidiyor.
Kimilerinin derdi üzüm yemek değil; bağcı dövmektir. Mesela
bizi savaşın içine çekmek için bilinçli yapılan sınır dışından gelen
saldırılara cevap vermezsin. Korkak diye eleştirirler. Günü ve zamanı gelir,
uluslar arası kurallar gereği haklı duruma geçtiğinde cevap verirsin. ‘Ne lüzum
vardı? Suriye de siviller de ölüyor’ derler. O vatan hainlerini ve emperyalist
uşaklarını; vatansever Türk milleti artık ettiği tek cümleden, kimin avukatı
olduklarını anlıyor.
Yılan; çoğu zaman yavrumuz postuna bürünmüş şekilde hep
koynumuzdadır. Uzaktakine ve karşımızdakine karşı önlem alması; koynumuzdakine
oranla çok daha kolaydır. Ülke olarak en çok da canımızı, koynumuzdakilerin
sokması acıtır. Nabi de sevgiliye hitaben bu durumu şöyle ifade ediyor:
‘Hayâlinden gelir gam hâtıra cânâneden gelmez
Sitem hep âşnâlardan gelir bîgâneden gelmez.’Nâbî
Açıklaması; ‘Gönlüme gelen gam sevgilinin hayalinden gelir, kendisinden gelmez. Eziyet hep dostlardan gelir, yabancıdan gelmez.’
Sitem hep âşnâlardan gelir bîgâneden gelmez.’Nâbî
Açıklaması; ‘Gönlüme gelen gam sevgilinin hayalinden gelir, kendisinden gelmez. Eziyet hep dostlardan gelir, yabancıdan gelmez.’
Kandırılmak için birileri söylediğinin aksini yapması lazım.
Kandıran kişi söylediğinin aksini, söylediğinin aksini yaparsa; ancak o zaman
kandırıldığımız ortaya çıkar. Yoksa kimsenin alnında yalancı diye yazmaz.
Yalancı, düzenbaz, gizli emelleri var diye yazmaz. Yanlış yapan, kandıran
bedelini öder. Yalancının mumu ise en fazla yatsıya kadar yanar.
Ne yaparlarsa (yaparsanız) yapsınlar, biz Allahın
dininin müdavimleri ve vatanseverler olarak yapılması gerekenleri dikkatli ve
hesaplı bir şekilde yerinde ve zamanında yaparsak zafer bizimdir. Çünkü
göklerden gelen ulvi bir karar vardır. O kararı ve sonucu görmeden şeytanın
ve askerlerinin başarısından emin olmalarını anlamakta zorlanıyorum...
Bazen yalan söyleyenin yalanını bilirsin ama buna halkı da
inandırmak zorundasındır. Hele ki devlette; halka yani aziz millete yalanın
yalan olduğunu, yanlışın yanlış olduğunu göstermek için bilgin yokmuş gibi
yapman gerekebilir. Mesela 11 Eylül saldırısı olmasaydı; Afganistan’a saldırı
için ABD dünyayı ikna etmekte zorlanırdı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı
olmasını mecliste engellemeye kalkmasalardı, cumhurbaşkanını halkın seçmesi
referandumu kabul görmeyebilirdi.
Bazen yalan söyleyenin yalanını bilirsin ama buna halkı da
inandırmak zorundasındır. Hele ki devlette halka yalanın yalan olduğunu,
yanlışın yanlış olduğunu göstermek için bilgin yokmuş gibi davranman
gerekebilir.
28 Şubat döneminde rengini ve ışığını göstermişti
‘başörtüsü teferruattır’ diyerek, 2010 yılında yaşanan mavi Marmara gemi
olayında şak diye ortaya attılar. Gezi parkı eylemlerine verdikleri destek
ile ve 17-25 Aralık kumpasıyla saldırıya geçtiler. Ancak reisin katıldığı her
toplantı da, her cemiyette paralel yapı tehlikesini ve önlem alınması
gerektiğini dile getirmesine rağmen, kamuoyunda Kırmızı Kitap olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne
birinci ve öncelikli tehdit olarak aldırmasına rağmen en yakınlarını bile
ikna edememişti. Ülke olarak hakikati görmek için darbe girişini ve masum
canların katledilmesini beklemeden görmek gerekirdi.
‘Kandırılmışlar’ edebiyatı yapanlardan hangisi bu gerçeği
gördü. Paralel yapı uyarısı yapan ve o yapıyla mücadeleyi milli siyaset
belgesine aldıran reise kandırılma edebiyatını dillendirenlerin hangisi kabul
etti. Ben sadece Tayyip Erdoğan her şeyi paralele bağlıyor eleştirilerini
hatırlıyorum.
Kandırılma edebiyatı muhalefetin bir yere kadar başvurabileceği
ve yönetimi eleştirebileceği bir olabilir. Ancak şu durumda 15 Temmuz
girişiminden sonra oluşan birlik ruhunun bozulmaması için, kandırılma
edebiyatını yapanlara hiçbir şey kazandırmayacağı söylemleri ve eleştirileri
bırakarak Yenikapı mitinginde oluşan millet birlikteliğini ayakta tutacak
söylem ve eylemler geliştirmek gerekiyor. Eleştirmek ve insanları
başarısızlıkla yaftalamak çok kolaydır. Ama unutmamak gerekir ki; her
söylenenle, her yapılanla kandırılan ve söylendiği başarısız olan hiçbir
yönetim üst üste onlarca seçimi oylarını artırarak kazanamaz. Birileri koyun
dese de, halk geleceği göremeyen çobanlar dese de; yüreğinde ihanet hırsı ve
mandacılık hırsı taşımayan sağduyulu Türk milleti asla basiretsiz değildir.
Bu tür söylemlerle insanların arasındaki farklı düşünceleri;
siyasi, ırki, mezhebi yönden ayrılıkları ve farklılıkları derinleştirici,
düşmanlığı körükleyici söylemlerden ve paylaşımlardan uzak durulmadır.
Sokaklarımız yurt dışından gelen, ya da bizden olduğu halde, dışarıda özel
olarak kışkırtma, kargaşa ve iç savaşa doğru halkımızı yönlendirmek için
yetiştirilerek bizden gibi görünüp birliğimize dinamit sıkmak için
yerleştirilmiş ajanlarla doludur.
Zaten amacı bu olan farklı terör örgütlerinin eylemlerini bahane
ederek bizi provoke etmeye çalışan birilerinin galeyana getirmesine ve
oynanan oyuna alet olmamaya dikkat etmeliyiz. İnsanları bu şekilde kışkırtmak
için, provoke etme girişiminde bulunanları tespit etmeli, emniyet güçlerine
teslim etmeliyiz. Ya da en azından ihbar etmeliyiz.
Millet olarak kendimize güvenme, cesarete gelme, saklanma
taktiğinden savunmaya geçerek emin adımlar geleceğe yürüme zamanıdır. Kin ve düşmanlık, gibi duygulara bizi sürmek
isteyen Siyonist uşakların oyunlarının uykusundan uyanma zamanıdır. Küçük
siyasi ve şahsi menfaatlerden çok toplum çıkarlarını ve ülke çıkarlarını
düşünme zamanıdır. Birlikte; hoşgörü, sevgi, hak-hukuk çerçevesinde haklara
saygılı olma zamanıdır.
Birlik ve beraberliğimizi koruyalım. Farklılıklarımızla güçlü birlikteliğimizi sağlam tutalım. Farklılıklarımız zenginliğimiz olmaya devam etsin. O zaman Türk halkını ve Türk milletini kimse tutamaz. Bunu bildikleri için parçalara ve kamplara ayırma hevesinde iç ve dış düşmanlar. Bu tuzağa dikkat edelim.
Bin yıllık sevgi ve hoşgörü mazisi olan; yaratılanı
yaratandan ötürü seven biz Müslümanlara yakışmayacak söylem ve eylemlerden
kaçınalım.
Feyzullah Kırca
|
0 Yorumlar