“Şimdiye kadar yüzlerce asker teröre kurban gitti. Analar ağlamaya devam ederken niye ‘Sela’lar okunmadı da şimdi ne oluyor. Çıkmasalardı sokağa… ” diyerek yapılan acımasız ve insafsız darbe girişimini mazur görmeye ve göstermeye çalışan güya Allah ve peygamber bildiğini söyleyen insanları nasıl bir kafa yapısına sokmuş bu dış servislerin emir eri PDY/FETÖ terör örgütü cemaat mensupları anlamak mümkün değil. Bu nasıl bir çıkar ilişkisi, bu nasıl bir gözü dönmüşlüktür Allah’ım?
Kusura bakma kardeşim! Bak hala kardeşim diyorum. Biz din
görevlileri pkk, pyd, ypg, işid terör örgütlerinin hunharca tuzak kurarak şehit
ettiği vatan evlatlarına da hangi ilde veya ilçede ise orada binler, yüz
binlerle toplanarak 96 yıldır hiç olmadığı şekilde sahip çıkarak onları
ebediyete gönderdik.
“Minarelerden, camilerden ‘Sela’lar okunarak iç savaş
çağrısı yapılıyor” diye orda burada paylaşımlar yapan, halk sokağa çıkmasaydı
darbe kolayca gerçekleşecekti diye düşünerek içten içe yanan ve üzüntüsünden
tırnaklarını kemiren kardeşim! Biz kesinlikle iç savaş çağrısı yapmadık. Sağa
sola saldırmadan, suç teşkil edecek davranışlar sergilemeden, demokrasimize ve
ülkemize sahip çıkmaya davet ettik. Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, vs vatanını
seven ve demokratik cumhuriyeti sözde değil özde özümsemiş halkın tercihine
saygı duyan tüm kesimler olarak vermiş olduğumuz namusumuz olan oylarımıza
sahip çıkmaya davet ettik. Ama bunu kendisinin desteklediği parti kazanamayınca
‘çobanın oyuyla benim oyum bir mi olacak?’ diye absürt sorular soranlar
anlayamaz. Anlasa da işine gelmediği için kabullenemez.
Halka ateş açan darbeci de yargılanmalı, emir kulu askerin
boğazını kesen manyak da yargılanmalı. İkisinin birbirinden farkı yok. Katiller
kardeştir... Katilin şusu busu olmaz. Senin terörün kötü, benim terörüm iyi
diye bakamayız. Hele dinimiz İslam’a göre masum sivil halka saldıran, canına ve
malına kasteden terörist, asla gerçek mümin ve Müslüman olamaz.
Şunu da bilmiyoruz. Bizim asker kıyafetiyle gördüğümüz
kafası kesik asker kişi gerçekten asker mi? Yakalanıp teslim alınarak dövülen
asker gerçekten asker mi? Yoksa kurtlar vadisi dizisinde çokça izlediğimiz gibi
asker elbisesi giymiş, kellesi gövdesinden ayrılmayınca durmaya niyeti olmayan
yabancı servis ajanı mı? Parayla satın alınmış ihanet çevrelerinden birinin
gözü dönmüş elemanı mı? bunu da bilmiyoruz. Ama kesinlikle bildiğimiz bir şey
var ki; emre itaat etmek zorunda kalıp sonra kendi isteğiyle teslim olan
sıradan askerin kafasını koparan, eziyet eden özel harekâtçı da olsa, polis de
olsa, demokrasiye sahip çıkan halk da olsa yaptığı alçaklıktır. O asker
komutanın emrine uymak zorunda kalan; askerlik çağına geldiği için askere
gönderdiği kendi oğlu veya torunu da olabilirdi.
Yoğurdum kara diyen bulunmaz; ancak bildiğimiz bir gerçek
var ki, her camia da çürük elmalar çıkabilir. Sosyal medya da şöyle bir
eleştiri bombardımanıdır gidiyor. “Önemli olan olaylar vuku bulmadan bunları
önleyebilmek. Mit şimdiye kadar nerdeydi? Böyle bir darbe girişimi bir anda
ortaya çıkmamıştır. Neden önceden haber alınamadı. İstihbarat uyuyor mu?
Emniyet, mit neden tedbir almadı? ” diye suçlamalar, eleştiriler ve
eleştiriler…
Ne yazık ki akılları okuyabilme, gizli yapılanmalar arasında
yapılan gizli mesajlaşma hadiseleri şikâyet mekanizması gelişmeden ortaya çıkarma
tekniği daha henüz icat edilmedi. Ya da emrindeki askerleri tatbikata gidiyoruz
diye kandırıp darbeye yapmaya götürenlerin niyetlerini okuyan bir mekanizma da
henüz icat edilmedi.
Mavi Marmara olayından beri bas
bas bağırıyor devlet yetkilileri. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere adamlar
bunlar en tehlikeli terör örgütü diyor. Ama halkın bir kısmını ikna edemediler.
Hala daha PDY/Fetö’yü savunan ve devleti eleştiren güruhlar var Maalesef. Kabul
etmek gerek ki; bilmek yetmiyor halkın onay ve destek vermediği şeyleri yapmanın
kolay olmadığını bilmek gerekiyor.
“Adalet Bakanı,
İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Başbakan artık görevlerinin başına geçmeliler...
Bir an önce camilerden iç savaş çağrılarına dönüşen duyuruları engellemeliler. ” Emniyet ve darbeye destek vermeyen asker, polis, özel harekâtçılar ve MİT mensupları öncelikle gündüz saatlerinde hareketlenme başlayınca onların güvenliğine, korunmasına ve yerlerinin gizlenmesine öncelik verdiği açıkça görünüyor. Buna rağmen devletin başı Cumhurbaşkanı ve başkomutan 8 ile 15 dakika gibi bir zaman aralığı ile kurtarılıyor. Diğerleri izlerini kaybettirip gece kondu vs yerlere giderek oradan görevlerini bir an bile olsun bırakmadan, şapkalarını alıp kaçmadan yürütüyorlar.
Bir an önce camilerden iç savaş çağrılarına dönüşen duyuruları engellemeliler. ” Emniyet ve darbeye destek vermeyen asker, polis, özel harekâtçılar ve MİT mensupları öncelikle gündüz saatlerinde hareketlenme başlayınca onların güvenliğine, korunmasına ve yerlerinin gizlenmesine öncelik verdiği açıkça görünüyor. Buna rağmen devletin başı Cumhurbaşkanı ve başkomutan 8 ile 15 dakika gibi bir zaman aralığı ile kurtarılıyor. Diğerleri izlerini kaybettirip gece kondu vs yerlere giderek oradan görevlerini bir an bile olsun bırakmadan, şapkalarını alıp kaçmadan yürütüyorlar.
Bir geceliğine de olsa ele geçirilen devlet kuruluşlarını ve
tutsak edilmekten alıkonulamayan kuvvet komutanlarını kurtarmak ve devletin
önemli noktalarına sızma girişimlerini püskürtmek için ölümüne verilen
mücadelenin en azından televizyon kanalları sayesinde canlı şahitleri olduk.
Başta halk, ulusal, kanal B, fox gibi tvlerin de darbeye nasıl destek
verdiklerini, başarısız olunca da “bu saatte darbe mi yapılır? Bir iki saat
daha bekleyip herkes yatınca yapılmalıydı”
gördük. Hükümet ve devlet yetkililerinin orduyu top yekûn töhmet altında
bırakmamak için bir avuç PDY linin girişimi olarak doğru bir şekilde
duyurmasını öne sürerek; küçük bir olay gibi göstermeye çalışan algı operasyonları
işin içine girince, içinden çıkılmaz oluyor.
Bakın ne diyor ismi lazım değil adam; “Herkesin uyuduğu gece
yarısı değil de herkesin sokakta olduğu bir saatte darbe mi yapılır? Hiçbir
stratejik kurumu ele geçirmeden ve ele geçirme girişimi de olmadan sadece köprülerde hava alanlarında ve meydanlarda dolaştırılan bir
avuç asker ve birkaç tankla, yayın kuruluşlarının hiçbirine el koymadan, bütün
kanalların karşı propagandasına izin vererek, darbe mi yapılır? TRT'de
göstermelik bir bildiri okutup propaganda yapmak yerine karartıldığı, Anadolu
Ajansı'nın işini gayet rahat sürdürebildiği, hiçbir politikacının
tutuklanmayıp, bütün politikacıların ekranlarda rahat rahat demeçler
verebildiği, sokağa çıkma yasağını uygulayamayıp insanların sokağa dökülmesine
izin verilerek darbe mi yapılır? Birkaç saatlik gösteriden sonra askerlerin
yavaş yavaş çekilmeye başladığı bir darbeyi dünyanın en beceriksiz ordusu ya da
cuntası bile yapmaz. Fetö bile bu kadar
salak değildir. Hadi Türkiye’m bunu da afiyetle yiyin. Başkanınız ve yeni
faşizminiz hayırlı olsun” diyor.
Anladık be hey gafil efendi!
Anladık. “Halk sokağa çıkmasaydı, bu iş
bitirilmişti. Benim sevmediğim Tayyip ve avenesinden kurtulmuştuk ve bizim
gibilerin isteyebileceği; İngiliz, İsrail, ABD başta olmak üzere ortak gizli
oluşumlarının güdümüne girmiştik” diyorsun.
Faşizmi eleştirir gibi görünerek esas faşizmi görmezden gelmeyi yeğliyorsun.
Esas faşizm kirli emeller ve çıkarlar için demokrasisine sahip çıkan silahsız
ve zararsız halka, kendilerini korumakla görevli olduğun ve maaşını onların
vergilerinden aldığı halka acımasızca gözü dönmüş bir şekilde ateş etmek
değilse faşizm nedir Allah aşkına?
Fetö bile salak değildir. Bu
onları bitirmek için kurgulanmış bir senaryo demeye getirerek; bu güne kadar
terör saldırılarının ve her gün onlarcası önlenen bombaların önlenemeyerek
patlayarak halkımız şehit eden bombaların sorumlusu olarak göstermeye
çalıştığın gibi, hala yapılan ihanetin ve apaçık bir darbe girişiminin
sorumlusu olarak da devleti görmeye çalışıyorsun.
Ben de sana “Hadi lan oradan” diyorum. Ve şunu
da biliyorum. Bu iddiaların ve algı operasyonlarının inandırıcılığı olsa; tek
bir sivilin veya vatan bekleyen askerin ve polisin ölümünde bile
Cumhurbaşkanının hatası veya dahli olsa Lahey’de yargılarsınız şimdiye çoktan.
Ariel Şaron gibi, Putin ile Esed gibi o sizin destek verdiğiniz liderler
sivilleri öldürenler. Kendiniz vurup kendiniz bağırıyorsunuz. Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti yetkilerini tuzağınıza düşüremiyorsunuz, dize
getiremiyorsunuz, yönetimden zorla aforoz da edemiyorsunuz ve kuduruyorsunuz.
Mısır darbesinde de sizin ve arkanızdaki emperyalist
güçlerin demokrasi ve özgürlük anlayışını gördük. Günlerce halk sokaklarda
yattı, özgürce hak aradı hükümete karşı halk, bir kişinin bile burnu
kanamamıştı. Sisi denen askeri zorbanın yaptığı darbeye rıza göstermediği için
sokakları dolduranlar ise hunharca, tıpkı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde
yapılmak istenen gibi gözü dönmüş bir şekilde ateş açılarak öldürüldü ve
meydanlar kan gölüne döndü.
Adı yurtta sulh olan kendini bilmez bir güruh; sulh deyip
kendi halkına ateş açıyor. Vatanımı korusun, beni korusun diye askere
gönderdiğimiz kendi oğlumuza, kendi torunumuza, bize ateş etmesi için emir
veriyor. “Kanunsuz ve hukuksuz emre uymam ben, onlar benim anam, babam,
komşularım, akrabalarım, ülkesini emperyalist uşaklarının kirli emellerine
teslim etmek istemeyen kendi halkım” deyip ateş emrine uymayınca, emrindeki
askeri kafasından vuracak kadar gözü dönmüş vaziyette teröristçe bir davranışın
içine giriyor. Adı neymiş Yurtta sulh konseyi. Yesinler senin konseyini,
yesinler senin cemaatini. Bu güne kadar halkımın vergileriyle aldığın tek kuruş
maaşın burnundan zehir olarak gelsin. Benim kestiğim tek bir kurban bırak
derisini, kellesini dahi götürüp
yediysen zehir zıkkım olsun.
Bu Halk çok hain gördü. Çok ihanet gördü ama böyle şerefsizlerini,
böyle haysiyet yoksunlarını, böyle kendisinin ve arkasındaki kirli servislerin
ve harami ülkelerin çıkarları için; meclisine bomba atacak kadar, kendi
polisini, kendi halkını hunharca şehit edecek kadar gözü dönmüş, kendi yaşlı
insanların ve bebeklerin bile olduğu araçların üzerinden tanklarla ezip geçen
hain görmemişti. Rabbime şükürler olsun başarılı olamadılar en ağır şekilde
cezalandırılmalarını acilen dört gözle bekliyoruz. Allah’ım devletimizi,
vatanımızı, bunlar gibi şeref yoksunu, adi pisliklerden bir kez daha koruduğun
için sana şükürler olsun...
Allah’ım sana şükürler olsun ki; 16.07.2016 cumartesi günü
sabah saat 06:00 dan itibaren sokağa çıkma yasağı ilan eden gözü dönmüş bir
şekilde ülkesine ve halkına düşman olmuş, görevi maaşını ödeyen devleti ve o
devletin vatandaşlarını korumak olan gözü dönmüş canilere söyledikleri yasak
saatinden itibaren sokakları haram eden halkın demokrasi mücadelesini bize
yaşattın. Şükürler olsun. Namus bildiği oylarıyla seçerek belirlediği iktidar
ve muhalefet aritmetiğine ( meclisine) yine o alınları öpülesi Türk halkının sahip
çıktığını gösterdiğin için Rabbim sana binlerce kere şükürler olsun.
Korkusuzca olsa da tedbirli bir şekilde halkın önüne
çıkmaktan korkmayan ve halkı demokrasiye sahip çıkmak için suç işlemeden
devlete sahip çıkmaya davet eden Cumhurun Reisi Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan,
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’a, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a ülkem ve
halkım adına vatanını seven bir fert olarak teşekkür ediyorum.
Diğerleri gibi darbenin sonucunun ne yana devrileceğini
kestirmeye çalışıp, keşke başarılı olsa diye içten içe sayıklayıp, başarısız
olacağına kani olunca açıklama yapanlar gibi beklemeden; tam olması gereken
zamanda “Hiçbir şekilde bu darbe girişimi kabul edilemez. Mhp seçilmiş Türkiye
cumhuriyeti hükümetinin yanındadır.” diyerek darbecilere meydan okuyan MHP
lideri Devlet Bahçeli’ye ülkem ve halkım adına çok teşekkür ediyorum.
Ve her türlü taarruza
rağmen ele geçirilemeyen 1.Ordu komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın dimdik
duruşuna ve “diğer komutanlar darbecilerin elinde tutsak olduğundan emir
veremeyecek durumdadırlar. Bu hain girişim TSK’nın bir tasarrufu değildir. Kendisini
Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri olarak gören her komutanın birliklerini alarak acilen
kışlalarına dönmesini emrediyorum.”diyerek darbe girişiminin geri
püskürtülmesinde can kaybının artmasının önüne geçtiği için ülkem ve halkım
adına çok teşekkür ediyorum.
Sonra korkusuzca meclise gelerek bombalar altında TBMM de
ölümüne darbeye karşı duran milletvekillerine ve diğer meclis çalışanlarına
ülkem ve halkım adına çok teşekkür ediyorum.
Dışarıda televizyon binaları önündeki çatışma ve bomba seslerine aldırış
etmeden ve gölbaşı uydu vericilerinin olduğu yerdeki çatışma ve bombalara
aldırış etmeden korkusuzca halkı doğru bir şekilde bilgilendiren, onları
demokrasiye sahip çıkmaya davet eden basın yayın kuruluşlarına ülkem ve halkım
adına çok teşekkür ediyorum.
Vatansever halkımıza; evindeki eşiyle, anasıyla, babasıyla,
çocuklarıyla helalleşerek ölümüne vatanına ve demokrasisine sahip çıkmak için
tankların, jetlerin ve hain darbeci askerlerin önüne Türk bayraklarıyla
kellesini ve gövdesini siper ettikleri için ülkem ve halkım adına çok teşekkür ediyorum.
Yine vatansever halkımıza; başta TRT başta olmak üzere diğer ele geçirilmek
istenen binaları ölümüne savunması ve darbeci komutanların kollarından tutup
emniyete teslim ettikleri için ülkem ve halkım adına çok teşekkür ediyorum.
Feyzullah Kırca
1 Yorumlar