Dünyanın hangi vakit bu hale
geldiğini bilmiyorum; demek ki gece onun saçları kadar karanlıkmış
ve bazı öğretmenler sanıldığının aksine kutsal seçilmiş
anne-babalarımız değilmiş. Hiçbir kimse nefesi yarım kalmış
genç kadını geri getiremezmiş. Miş'te kalmış bir ömrü
şimdiki zamana çevirmek imkânsızmış.
“İmkânsız
” ne kadar çok acıyı içinde barındıran bir kelime.
Olumsuz anlamından sıyrılamayacak kadar çaresiz, dilediğince
öbek öbek kelimeleri yutsun, yine de iflah olmaz bencil düzenin
mağdur sözcüğü...
"Cansel de dönmez artık tıpkı
diğerleri gibi" düşüncesine inandıran açık ve acımasız kelam.
Erk sistemin sözüm ona gücünü
kadın üzerinde denediği yeryüzünde o öğrenci, daha lise
sıralarındayken mezarın yorgun bekçisi oldu. Onca, “kadına
özgürlük” eylemlerinde Cansellerin kalp atışını korumaya
çalışan toplumun kulakları, belki de onun sesini duyamayacak
kadar sağırlaştı.
Yani psikolojik sorunu hiçbir meslek
örtmeye yetmezken, biz birilerine güvenmeye zorladık onu.
Doğduğunda anne-babaya güven; okulda öğretmene, hastalandığında
doktora, evlendiğinde kocana...
Hep uğraştık; dudaklarını sıkıca
kapayıp inanmamaya zorladık kendimizi ta ki o tabanca, kurşunu
özgür bırakıncaya dek...
Zaten hep o anda gelir akıl başa,
onu anlamadım dersin. Yokuş aşağı yuvarlanır ruhun
kaybettiğinin peşinden koşmaya başlarsın. Pankartlar yenilenir,
bir isim daha eklenir yitirilenlerin yanına. Yine ve yeniden başlar
eylemler, tam da kaldığı yerden. Köşe yazıları sıralanır,
haberlerde üç gün art arda çıkarsın, ölümün tartışılır,
tecavüze kurban gidişinle ilgili sosyal paylaşım alanlarında
fotoğrafların dolaşır boy boy, poz poz ve sonra unutulursun!Tecavüze uğramış olmak ayıp(!)
bir şeymiş gibi kimseye söylemezsin; söylesen dahi inandırmaya
.çalıştığın kişilerle uğraşırken bulursun kendini. Çünkü adı batası dünyada kadın olmak, yok sayılmak anlamına
gelir.Yaşadığın acıları bile usûlüne uygun saklamak zorunda
kalırsın.Bu hayat, seni bir ardiye olarak görür
ve kendini kemirinceye kadar o seni rahat bırakmaz.Bir gün o kararı verirsin. Kulakları
sağır olmuş kişilere bağırıp çağırırken seni
duymadıklarını fark ettiğinde yaparsın bunu.
Bir intihara karar vermek her zaman
içbunaltıcı diye düşünmezsin. Yaşın, ideallerin umurunda bile
değildir. Çekersin tetiği. Tecavüzü kadının etine
bağlayanların zihninde hiçbir şey iken, medyanın gündelik
ritüeli olursun.
Giderken o son nabız atışında,
“susmayın!”dediğin halde her gece ışıkları kapatılan holde
tek başına kalırsın.
Çiçek kokuları ile çocukluğun
ardından ağlar ve yıkılır zeminden sarsılan odan.