Öncelikle Trt Belgesel kanalı çalışanlarına saygılarımı sunuyor ve kendilerini tebrik ediyorum. Artık Belgeseller konusunda güzel şeyler yapılabileceğini bizlere gösterdikleri için. Abuk sabuk dizilerin izlenme rekorları kırdığı ülkemizde bizi Belgeselleriyle bu kanala bağladılar...Yolları açık olsun inşaallah...
''Yüzler ''diye bir Belgesel izledim Trt'de burada paylaşmak istedim ama videosunu bulamadım maalesef. Afrika'nın bir köyünde çocuklara İslamı öğretmeye çalışan bir İmam ile röportajın paylaşıldığı bir Belgesel..ve ben ilk defa bir Belgesel'i izlerken ağladım (lütfen bunu riya olarak almayın, belgeselin canımı ne kadar acıttığını ifade edebilmek için paylaştım) Çocukların Kur'an öğrendikleri cami (cami denemez mescit diyelim) görseniz inanın içlerini bayramdan bayrama ya da Cuma'dan Cuma'ya anca doldurabildiğimiz ihtişamlı Camilerimizi düşünüp utanırdınız; zira ben utandım !
İmam'ın durumu anlatışı ve her şeye rağmen şükretmesine dayanamadı yüreğim ........ Kağıt kalem olmadığı için tahta levhalara kömürlerle ayetler yazılıp okunuyormuş !!! Tüm zorluklara rağmen İslamı en doğru şekilde anlatmalıyız diyor İmam...İmamın öğretmenlik yaptığı çocukların sağlıklarından da kendisinin sorumlu olduğunu ama doktora götürme şanslarının olamadığını üzülerek anlatıyor ...Ve buna benzer şeyler ; az çok tahmin edebilirsiniz zaten neler söylemiş olabileceğini !
İnsanın ister istemez (!) bunca nimetin içinde ahkam kesmeleri geliyor ! Bizler lüks içinde onu bunu çekiştirip günahkar ,fasık ilan ede dururken insanlar (ki onlar bizim kardeşlerimiz) ne şartlar altında Allahın dinini diri tutmaya çalışıyorlar bulundukları dünyadan kopuk gibi yaşanan mekanlarda ! Rabbim onlardan sonsuza kadar razı olsun... Bizler rahat koltuklarımızdan kalkıp oralara gidip onlarla yaşayıp onlara Kur'an götürmeyi Kur'an anlatmayı göze alabilir miyiz sizce ? Onların yediklerini (yiyemedikleri demeliyim aslında) yeyip onlar gibi yaşayıp onlara kardeş olduğumuzu gösterebilir miyiz ya da ? En basitinden onlar için ne yapıyoruz Allah aşkına ! Hiç, koca bir hiç...Belgeselleri çekilmiş olmasa onların dünyada var olduklarından bile haberimiz olmuyor... Onları yok gibi oluşumuz ''Onları Allah doyursun !'' demek değil midir sizce ?
Onlar orada yokluk içinde direniyorlar şeytana ! Ve tarafları uğrunda canla başla ellerinden gelenin en iyisini yaparak direniyorlar Cehennem tarafında olmamak için..Bizse saçımız, kılımız, kıyafet rengimiz, tavuktan kurban(!)larımız ve Kur'an anlaşılır mı anlaşılmaz mı gibi abuk sabuk tartışmalarımızla kendimizi kandırıyoruz ! Çok bilmişlerimize sormak isterdim :''Afrika'nın o köyündeki kadınlar rengarenk giyiniyorlar,onlar da Cehennemde cayır cayır yanacaklar mı ?'' diye !!! Ya da :''Yiyecek bir şey bolluğu olmadığı için, bizim tiksinerek yanından geçtiğimiz böcekgillerden bir şeyleri yemeleri haram mıdır ki ne dersiniz sizin müfessirlerinize göre ?'' diye...
Çok da uzatmak istemiyorum konuyu, ki öyle çok can yakan ve hatta can sıkan şey çıkar ki bu konunun devamında, ne kağıt yeter ne sayfalar...Kendimizi bi'şey sanmalarımızın altında öyle büyük kara delikler var ki bazen ümitsizliğe kapılıyorum yarınımız konusunda..(Rabbim affetsin ) Aslında korkuya da kapılıyorum dünyadaki kardeşlerimizin halini gördükçe; bunca nimetin içinde ahkam keserek geçirdiğimiz günlerin hesabını nasıl vereceğiz diye !
Çıldırmamak elde değil, biz hala şunu tartışıyoruz ''Kur'anı anlar mıyız, anlamaz mıyız?'' Allah bizi kahretmesin ! Biz bu dünyayı Cehenneme çevirmişken yarının Cennetinden nasıl ümidimiz olacak, bazen karamsarlığa kapılıyorum maalesef...Burası imtihan yeri ve biz bu kağıdı hep yalanlarla doldurursak yarın nasıl puan alacağız ? Neden hiç düşünmüyoruz ... Biz imtihanı kitabından çalışıyor olsak şimdi dünya bu halde mi olurdu,biz hep kardeşlerimiz için ağlıyor mu olurduk, insanlık çoğunluğu zulüm altında bir kavim mi olurdu ?
En iyisi susmak ve bir yerden başlamak cihada!.....
0 Yorumlar