Kayıp Kız |
Yönetmen koltuğunda David Fincher varken filmi izlemek için başka sebep görmeden ekran başına geçtim. Sonuç: Film bittiğinde eşimle göz göze gelip konuşamadık! Ekim 2014’te Türkiye’de gösterime giren suç ve gerilim türündeki filmin senaryosunu Gillian Flynn kaleme almaktadır. Film, Flynn’in aynı adlı romanından beyazperdeye aktarılıyor. ABD yapımının baş rollerinde Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris, Tyler Perry yer alıyorlar. 149 dakikalık filmin bütçesi 61 milyon $, hasılatı 350 milyon $ civarındadır!
Nick ile Amy, evliliklerinin beşinci yıl dönümünü kutlamaya hazırlanmaktadır. Nick, eve Amy’nin yanına döndüğünde ise beklenmedik bir sürprizle karşılaşır: Amy yoktur, ortadan kaybolmuştur. Başta Amy’nin anne babası olmak üzere herkes bulunması için seferber olur. Polis ise Nick’ten şüphelenir.
Filmin sihirli kelimesi detaylar desem, yanılmış olmam sanırım. David Fincher, senaryoyu öyle derin bir titizlikle seyirciye aktarıyor ki hikaye sizi kendine esir ediyor. Romanı okumayan biri olarak, sonuna kadar tahminler içinde boğulup kaldım. Gerçekler ortaya çıktıkça kendi içimde evliliği sorguladım. Filmin yıldızı her ne kadar senaryoysa, onu ekrana aktaran David Fincher’dan başkası olsa böyle mest eder miydi; kararsızım. Tür dram olarak başlıyor, suça kayıyor ve gerilimle şaha kalkıyor. 149 dakikalık zaman diliminde bu üçünü bir arada seyirciyi sıkmadan kurgulamak; hayli zor olsa gerek. Gerçi işin içinde Fincher varken zor kelimesi anlamsızlaşıyor.
Mekan seçimi, dekor, kostüm, saç ve makyaj tasarımları filmin dram yönünü daha keyifli hale getiriyor. Işık oyunları Fincher’ın özgün kamerasıyla birleştiğinde ise gerilimin dozu artıyor. Trent Reznor ve Atticus Ross’un müzik çalışmaları ilk dakikadan itibaren hikayeyle harika bir uyum sergiliyor. Bu ikilinin çalışmalarını daha önce “The Social Network” ve “The Girl with the Dragon Tattoo” filmlerinde dinlemiştik. Fincher'la daha önce çalışmış olmanın meyvelerini Kayıp Kız'da topluyorlar. Romantik filmlerde şarkıların ve sesin sahneye göre yükselip alçalması olayı beslerken seyircinin bunu yakalayabilme ihtimali vardır. Gerilimde ise senaryoya odaklanabilme lüksünü yaşadıysanız fark etmeden buna en büyük katkılardan birini müzik sağlar. Kafanızdaki soru işaretleri, içinizdeki şüphe ve endişe birbirini kovalarken müziğin kıymetini anlamak o kadar kolay olmuyor.
Senaryoyu biraz irdelediğinizde elinize muhteşem eleştiriler geçiyor. Medyanın hunharca insanları kullanmasını, reyting uğruna insanların ne hale getirilebileceğini, popüler kültürün tamamen bir balondan ibaret olduğunu vurguluyor. Fincher, elindeki bu hazineyi harika detaylarla sunuyor. Altın Küre’deki en iyi yönetmen, kadın oyuncu, müzik ve özgün senaryo dallarında adaylıkları fazlasıyla hak ettiği kanaatindeyim. Oscar alır mı, şimdiden söylemek yersiz fakat adaylıkları olacağı aşikar.
IMDB’den 8.4, Rotten Tomatoes’tan 88 alan filmin geri bildirimleri hayli olumludur. Ben Affleck’in oyunculuğu her daim sorgulansa da karakteri çok iyi özümsediği aşikar. Mimiklerini kullanmaması beni hep rahatsız etmiştir. Yüzündeki o anlamsız bakış, pasif görünüm bu adamı neden buralara kadar getirir diye zaman zaman düşünsem de “Argo”daki çıkışından sonra (oyunculuk adına) Nick ile kendini hayli geliştirmiş görünüyor. Filmin hemen hemen yarısında kayıtsız duruşu bir yandan seyirciyi rahatsız ediyor, diğer yandan hikayeye ısındırıyor. Ben Affleck’ten öte Amy rolündeki 35 yaşındaki İngiliz Rosamund Pike, takdiri hak ediyor. 26 film, 9 televizyon projesi içinde “Pride and Prejudice”, “Johnny English Reborn”, “Wrath of the Titans”la göz kamaştırmıştı. Amy karakterini o kadar gerçekçi canlandırıyor ki kadına bir yandan acıyor, diğer yandan ona karşı büyük bir nefret duyuyorsunuz. Hatta öyle biriyle karşılaşmamak için dua bile edebilirsiniz!
0 Yorumlar