Fragmanıyla büyük ilgi gören, “Çalgı Çengi”, “Üsküdar’a Giderken” ve “İşler Güçler” projelerinin referansıyla 6 Aralık’ta gösterime giren Düğün Dernek, hayli eğlendirici vakit sunuyor. 106 dakikalık komedinin yönetmen ve senaristi Selçuk Aydemir’dir. Diğer projelerde yönetmenlik ve senaristlik kendisine aitti. Baş rollerde Ahmet Kural, Murat Cemcir, Rasim Öztekin, Barış Yıldız, Devrim Yakut yer alıyorlar.
İsmail, Sivas’ın Esenyurt köyünde yaşar. Yurt dışında yaşayan oğlu Tarık, bayram günü çat kapı gelir. Ailesi mutluluktan dört köşe olsa da gelişinin sebebi vardır: Sevgilisi Monica’yla aynı ülkede yaşamak için evlenmesi gerekir. İsmail oğlunun sade nikahla evlenmesine razı olmaz. Elde avuçta para yokken, tüpçü Fikret, boks salonu işleten Çetin ve köy öğretmeni Saffet’le bir olur; oğluna kısa sürede şarkılı türkülü düğün hazırlığına koyulur.
Türü sadece komedi olan projelere çekimser davransam da “Çalgı Çengi”yi hayli beğendiğim için, fragmanını seyrettikten sonra hiç düşünmeden sinema salonuna koştum. Sonuçta diyalog ve esprilerin kaliteli olduğuna şahittim. Selçuk Aydemir projelerini diğerlerinden ayıran en önemli şey komediyi ucuz yollardan yakalamak yerine zekanın kullanılmasıdır. Kaliteli diyaloglar, etkileyici oyunculuklar, mekan ve dekor kullanımı çıtayı hayli yükseltiyor. “Çalgı Çengi”de Ankara’ya seyahat etmiştik. Şimdi sıra Sivas’ta! Yöresel detaylar hayli ön plandadır. Zaman zaman şiveyi anlamakta zorluk çeksem de üzerinde fazla baskı yapılmadığından bir süre sonra akıcılık sağlanıyor. Belki de memleket Orta Karadeniz Bölgesi’nde olduğundan alışabildim. Köy evleri, ilk okul sınıfı, kahvehane dekoru, kostümler ve makyaj oldukça etkileyicidir. Hatta esnaflara ayırdığı sahneleri sadece Sivas’a değil tüm ülkeye yormak gerekir. Çektikleri sıkıntıları komedi üzerinden aktarması takdire şayan. Her iki sinema filminde de beğendiğim asıl nokta yörenin insanlarını olduğu gibi sunmasıdır. Önemli olan doğallık; komedi çekiliyor diye üstünden prim yapmıyor. Karakterleri ezmiyor. Hiçbir karaktere antipati beslemiyorsunuz. Hepsine tek tek alışıyorsunuz, Sivas'la ilgili aklınızda kötü bir düşünce oluşmuyor; tıpkı Ankara gibi. Senaryo bu nedenle sizi kendine çekiyor. Karakter sayısı tam kıvamda, ne kalabalıktan rahatsız oluyorsunuz ne de azlığı yüzünden üstünde çok durulduğunu hissediyorsunuz. Replikler ise evlere şenlik. Aradan zaman geçtiğinde eminim ki birçoğu hala konuşulacak, hoş sohbetlerde yerlerini alacaklar. Hatta konu Sivas olunca turistlerle ilgili espri hep yapılacak!
Aydemir’in yönetmen koltuğunda beğendiğim noktalar ise yakaladığı doğa manzaraları, temiz çekim ve renk ayarlarıdır. Halkı anlatayım derken Anadolu’nun güzelliklerini de ortaya seriyor. Gülüp geçmenin ötesinde gerçekleri gösteriyor. Kamerasında sevdiğim şey yakın çekimlerle yakaladığı enfes mimiklerdir. Hızlı dönüşleri ve ekran donmasını sıklıkla kullanıyor. Bir panik halinde veya şaşkınlıkta siz ne yapıyorsanız kamera da onu karakterler üzerinden size yaşatıyor.
Kadroya geçecek olursam; Rasim Öztekin’e ceket iliklemek gerekiyor. 1959 İstanbul doğumlu oyuncu, Galatasaray Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirmiştir. Pek çok tiyatro, sinema, dizi projesiyle gönlümüze taht kurmuştur. Altan Erbulak, İsmail Dümbüllü, Afife Tiyatro Ödülleri’yle de taçlandırılmıştır. Ahmet Kural’ın mimikleri ise hala gözümün önünde! Diğer projelerde sanki mimiklerini bu kadar kullanmamıştı. Yetenek var, abartmadan sergiliyor. Murat Cemcir şiveyi çok iyi yakalamış. Ekibin dördüncü adamı Barış Yıldız, idealist Anadolu öğretmenini sahiplenmiş. Ya Emel Sayın? Bir insan nasıl bu kadar güzel olabilir, anlayamıyorum.
Not: Selçuk Aydemir 1982 doğumluymuş. Bu yaşta bu projeler ve yetenek!? Her an depresyona girebilirim.
http://seyirci-koltugu.blogspot.com/
http://seyirci-koltugu.blogspot.com/
0 Yorumlar