Yaşanmamış diyaloglar 1, başlangıç - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Yaşanmamış diyaloglar 1, başlangıç

Bir otobüs durağına doğru ilerliyorum yavaşça. Arabaların arasından geçiyorum, kimisi yol verirken kimisi beni görmüyor bile. Önemli değil onlar. Aslında hiçbir şeyin önemi yok. Eve dönüyorum, eve dönüp saklanmak istiyorum. O kadar amaçsızım ki yolun ortasında saatlerce beklemek istiyorum. Gitme veya kalma arasında hiçbir farkın olmadığı bir yerdeyim aslında. Hava sıcak, hatta fazlasıyla sıcak. Sevmem ben sıcakları bu yüzden gitmek daha sevimli geliyor gözüme. En azından evim daha serin olur en azından kimse olmaz etrafımda. Evet, eve gitmeliyim ben.

Caddeyi karşıya geçmem bitiyor sonunda. Durağa doğru ilerliyorum. Yanımdan geçen insanlara yol veriyorum. Beklemekle alakalı bir sorunum yok sonuçta. İnanmazsın ama hep bekledim ben. Beklentim de bitmedi hiç ben beklemeye devam ettim. Durağa vardığımda gölgeye sığınıyorum ben. Görünmemek, fark edilmemek istiyorum. Sokaklar bomboş olsun istiyorum aslında, kimse olmasın ve ben kimseyi görmeyeyim. Belki öyle olursa bekleyebilirim, gitmem gerekmez ama olmuyor tabi. Durağın gölgesine sığındığım zaman iki adım önümde bir kız duruyor ve o çok güzel.

Güzel kelimesinin tanımını değiştirebilecek kadar güzel aslında. Belki gördüğüm en güzel kız değil ama onun şarkısında beni etkileyen bir nota var ve ben onu bilmiyorum. Garip hissediyorum aslında. Kalbim daha hızlı atıyor, kanım damarlarımda daha hızlı akıyor. Heyecanlandığımda böyle olur hep. Bir süre sonra terlemeye başlarım. Henüz terlemedim ama ki bu güzel bir şey.

Niye böyle oldum ki ben. Bir an durup bana bakıyor. Tam gözlerimin içine bakıyor hem de. O an sol göğsümden içeriye giren bir okun varlığından haberdar oluyorum. Niye böyle oldum ki ben. Hiç tanımadığım, hiç görmediğim birisi beni neden böyle etkiledi. Bu duyguyu sıklıkla hissetmem ben. Yabancıyım tüm kelimelere. Bana bakıyor sonra gülümsüyor. Bu neyin işareti olabilir? Bana ne anlatmak istiyor olabilir? Bana mı gülümsedi yoksa aklına komik bir fıkra mı geldi? Beni çekici mi buldu yoksa tipime bakıp mı gülüyor? Çok fazla soru var ve fazla sorunun olduğu yerde cevapları bulamam ben.

Bu yüzden geriye doğru bir adım atıyorum. Onunla konuşma isteğimin azalması için yapıyorum bunu. Geriye doğru gidince bir süre daha bakmıyor bana. Onun yüzünü görmemek daha iyi hissettiriyor. Zaten konuşamam ben onunla. Yanına gitsem merhaba desem her şey değişebilir. O benden hoşlanmamış olabilir mesela ve soğuk bir cevap verebilir. İçimde biriktirdiğim tüm cümlelerde boğazıma kaçar ve ben orada boğulurum. Biter her şey. Sapık diye bağırabilir mesela güzel bir dayak yerim orada. Kendimi anlatamam kimseye, kimse anlamaz beni. Zaten o kimse denilen insanlar beni hiçbir zaman anlamadı. Benimle dalga da geçebilir mesela, belki bu hepsinden daha ağır olur. Al sök yüreğimi derim, yüreğimin değerini sorar bana.

Konuşamam ben, başka zamanda binlerce cümle kurabilirim ama o karşımda dururken konuşamam. Daha kötüsü onun kim olduğunu bilmiyorum. Bazı ipuçlarım var elbette ama bunların doğruluğundan emin değilim. Açık kahverengi uzun bir pantolon giyiyor. Paçaları ayakkabılarını örtüyor bu yüzden ben topuklu ayakkabı giyip giymediğini bilemiyorum. Üzerinde yine benzer bir tonda tişört giyiyor. Saçları koyu kahverengi ve uzun. Düzleştirmiş saçlarını ve ortadan ikiye ayırmış. Teni fazlasıyla beyaz demek ki o da güneşi fazla sevmiyor. Kulağında kulaklık var demek ki müzik dinlemeyi seviyor. Onun gözlerini görebilseydim bir kere. Güneş gözlüğü takıyor ve gözleri benim için çok büyük bir bilmece.

Üniversite okumuş olduğunu düşünüyorum hatta yüksek lisans bile yapmış olabilir. Hangi bölümü okumuştur acaba. Belki mimarlık belki görsel sanatlar, bilemiyorum. Ancak onda naif bir hava var, sanatçıymış gibi geliyor bana. Aslında onunla ilgili tahminler yapmak istemiyorum çünkü bu yapmak onun içimdeki varlığını arttıracak ve ben bunu istemiyorum. Sonra o gidecek çünkü içimde ne kadar büyük bir yeri varsa benim için o kadar büyük bir hayal kırıklığı olacak. Daha sonra geçtiğim her sokakta onu arayacağım ben evet bunu yapmamalıyım. Kesinlikle bunu yapmamalıyım hiç tanımadığım birisine bu kadar bağlanmamalıyım.

Durağa her otobüs yaklaştığında içinde bir korku oluyor o gidecek diye ama gitmiyor o. Bir süre sonra tekrar bana bakmaya başlıyor. Gözlüğünden dolayı nereye baktığını bilemiyorum aslında. Bir anda bütüm dünyam soru işaretlerinden oluşuyormuş gibi hissediyorum. Yine de güzel ama. İşin ilginç tarafı ise ondan daha güzel kızlar gördüm ben fakat hiçbiri beni bu şekilde etkilemedi. En alışık olmadığım durum bu benim. Niye böyle oldu ki, neden bir anda her yer onun hayalleri ile doldu? Sorular ve başka sorular.

Konuşsam mesela ona ne diyebilirim ki. Mesela "affedersiniz sizi sevmek istiyordum," diyemem. Ya da "acaba kalbimi alabilir misiniz?" diye sorsam kesin tokat atar bana. Hayat filmlerdeki gibi değil çünkü benim hayatım ise hiç değil. Neyse sorun hayatım değil önemli olan söyleyecek bir tek kelime bulamamam. Çok büyük acizlik o kadar büyük ki hissettiğim acizlik kendimi çaresiz hissediyorum. Neden konuşamadığımı anlatmak istiyorum ona. Utandığımı söylemek istiyorum. Bana baktığı her seferinde dünyanın merkezine gittiğimi sonra da oradan çıkamadığımı söylemeliyim. Tabi basit bir "merhaba" bile diyemediğim için bunları söyleme imkanım yok. Ona sormak istediğim binlerce soru var mesela ama onlarda içimde kalıyor hep.

Beklediğim otobüs geliyor erguvan renkli seviyorum o otobüsleri evimin yanına kadar gidiyor onlar. Evimin yakınına fazla otobüs gelmez benim. Ben otobüse doğru harekete geçmişken onunda ilerlediğini görüyorum. Belki aynı koltuğa otururuz belki ayakta yan yana dururuz. Bu düşünceler mutlu ediyor beni ve inceden terliyorum. Daha sonra en ön koltuğa oturuyor. Ben ise boş koltuk olmasına rağmen ayakta durmayı tercih ediyorum. Aslında yorgun olduğum için oturmam daha güzel olur ama yapmıyor. Onun birkaç adım arkasında bekliyorum. Onun hareketlerini izliyorum, duruşunu seyrediyorum. Bu hissettiğim duygunun adı her ne ise içimde giderek büyüyor. Hatta her yeri kaplıyor tüm düşüncelerim o oluyor.

Sonra bir durak yaklaşıyor ve ayağa kalkıyor. En korktuğum anlardan bir tanesi geldi işte, o gidecek. Şimdi ki en büyük soru onunla birlikte inmeli miyim? Eğer inersem ona ne söyleyebilirim? İnersem ve ona bir şey söylemezsem bu daha kötü olur. Düşünsene benden uzaklaşmasını seyrettikten sonra boş bir banka oturacağım ve bekleyeceğim. Bunu istemiyorum ayrıca zaman yavaşladı veya ben zamandan hızlı düşünüyorum.

Otobüs duruyor ve o kapıya doğru ilerliyor. Kapı yavaşça açılırken geriye doğru bakıyor bana bakıp bakmadığını anlamıyorum. Nefret ediyorum onun gözlüğünden. Ben hareket etmiyorum hiç ve o iniyor. Kapılar kapanıyor ve otobüs tekrardan ilerlemeye başlıyor. Kızıyorum kendime, çok fazla kızıyorum hatta. Kafamı yumruklamak istiyorum ama ona ne söyleyeceğimi bilemediğim için bastırabiliyorum kızgınlığımı. Ona "al sök yüreğimi" diyemem sonuçta daha onu tanımıyorum bile.

Yol boyunca hep onu düşünüyorum. Belki müzisyendir diye hayal ediyorum, keman çalıyordur belki. Sonra otobüs duruyor ve ben iniyorum. Eve doğru biraz daha yolum var ama eve gitmek istemiyorum. Ancak mecbur olduğum için yavaşça yürüyorum. Acelem yok hiçbir şeye, hiçbir şey umurumda değil aslında benim. Asfaltım üzerine yatmak ve öylece beklemek istiyorum. Her şey çok garip. Onunla konuşabilirdim mesela ve o bana cevap verebilirdi. Cevap verseydi onu tanıyabilirdim. Eğer o hayal ettiğim gibi çıkarsa ki bu çok düşük bir ihtimal onunla sohbet etmeye başlayabilirdik. Eğer sohbetimiz ikimiz içinde güzel olursa aramızda başka şeyler de olabilirdi. Ancak bunların cevabını bilmiyorum. Belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğim ve o bir hikayemin kahramanı olarak kalmaya devam edecek.

Daha önce de benzer yazılar yazdım ve hepsini belki o okur ve kendini tanıyabilir hayali ile bitirdim. Ancak bu sefer onu yapmayacağım. Sonuçta o bu satırları okusa bile kendini tanıyamayacak ve aramızda hiçbir şey olmayacak. Belki başka okuyanlar kendilerini bulacak bu öyküde ama o olmayacak bu. Bunu biliyorum. Karamsarlığımın, hayata küsmüşlüğümün bir sonucu belki bu düşünce ama hayatın nasıl işlediğini biliyorum artık. Bu yüzden yazıyı farklı bir sonla bitirmek istiyorum. Belki bir gün onu tekrar görürüm ve o zaman söyleyecek kelimemi bulabilirim. Hiçbir şeyi bilmiyorum alsında, bunun bir önemi de yok.

Resim: Delawer Omar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar