Hayata dair dersler
Bu akşam konu olarak mutluluğu seçmek istedim. Sonuçta herkes ondan
bahsediyor, onun peşinde koşuyor ama kimse onu tam olarak elde edemiyor. Belki
çok yanlış yerlerde, çok yanlış zamanlarda arıyoruzdur onu. Belki sadece
mutluluğun anlamını bilmiyoruzdur. Gelin hep beraber mutluluk üzerine düşünelim
biraz ve onu neden bulamadığımızı sorgulayalım.
Önce mutluluğu tanımlamak gerekir. Türk Dil Kurumu mutluluğu bu şekilde
tanımlamış "Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan
duyulan kıvanç durumu." Özlemlere ulaşılmanın sonucunda ortaya çıkan bir
duygu olarak gösteren TDK aslında bir açıdan doğru söylemektedir. Mutluluk için
özlemlerin giderilmesi gerektiğini söyler. Yani özlemi bir ihtiyaç olarak
görürsek mutluluk o ihtiyacın giderilmesidir. Özlediğimiz birisini karşımızda
gördüğümüz zaman bu tanıma göre mutlu oluruz. Ancak TDK'nın tanımında bir sorun
vardır bana göre. O sorun ise mutluluğun oluşması için bir sürekliliğin olması
gerektiğinden bahseder. Bana göre mutluluk için bir şeyin sürekli olması
gerekmez.
Bu noktada biraz daha farklı bir mutluluk kavramımın olduğunu
söyleyebilirim. Ancak bu bölüme daha sonra geçmek istiyorum. TDK'nın yaptığı
tanımı okuduğumuz zaman düşünmemiz gereken soru mutluluğu neden bulamadığımız
olmalıdır. Hep beraber düşünelim özlemlerimiz giderilmiyor mu bizim? Başka bir
soru daha soralım nelere özlem duyuyoruz. Sevgi bir özlem kaynağıdır mesela,
sevgiye yoğun bir özlem duyulabilir. Anlaşılmak başka bir özlem kaynağıdır,
insanlar bizi anlamazsa mutluluktan bahsetmek oldukça zordur. Yakınlarımızda
başka birilerinin olması da genelde mutluluk kaynağı olarak geçer. Hele bu
insanlar bize yakınsa ve samimiysek onlarla geçirilen zaman mutluluk verebilir.
Aynı zamanda yakınınızda birisinin olmasına duyduğunuz özlem de aynı
şekildedir. Mutlu olabilmek için bu özlemimizin giderilmesini bekliyoruz.
Biraz daha derinleştirelim bu özlemleri. Mesela insan eğlenceyi özleyebilir.
Eğer çok sıkıcı bir hayatı varsa o kişi eğlenmek isteyebilir. O kişinin
eğlendiği anda mutlu olabileceğini varsayabiliriz bu noktada. Benzer bir
şekilde yalnız olma ihtiyacı da bir özlem kaynağıdır. Eğer insanın etrafı
gürültü ile doluysa ve bir süre boyunca kafasını dinlemek için yalnız kalmak
isteyebilir. Hatta bu istek için insanlar tatile bile gidiyorlardır. İstekleri
yerine getirildiğinde kişinin mutlu olduğunu söylemiştik daha önce. Ayrıca evlenmek,
çocuk yapmak, başarılı olmak, sınıfı geçmek de başka özlem kaynaklarıdır.
Birisini özleyebiliriz daha önce söylediğim gibi. O yanımıza geldiği zaman
mutlu da oluruz. Peki mutluluğun karşılığını bulabilmek bu kadar basitken biz
neden onu bulamıyoruz?
Mutluluğun ne demek olduğu anlattım yukarıda ama bu anlatımımı sözlük tanımı
üzerinden yaptım. Demek ki sözlükte yazan tanım onu anlamamız için yeterli
değilmiş. O zaman biraz daha derine inelim. Yazımın başında mutluluğun tanımını
bilmiyor olabileceğimden bahsetmiştim. Daha doğru bir anlatım ile aslında
mutluluğu fazla büyütüyor olabiliriz. Mesela yukarıdaki örneklerde sevdiğimiz
birisinin yanımıza gelmesinin mutlu olmamız için yeterli olabileceğini
söylemiştim. Ancak eğer o insanın yanımıza gelmesi bize yetmiyorsa, ondan başka
bir şeyler de bekliyorsak mutlu olma ihtimalimizi de azaltmaz mıyız? Ya da
sevgi örneğini verdiğim zaman birisinin bizi sevmesini değil de çok sevmesini
istediğimizi düşünün. Elbette çok kelimesinin ne kadar büyüklükte
olduğunu bilmediğimizi de hesaba katalım o zaman birisinin bizi sevmesinden
nasıl mutlu olabiliriz. Anlaşılmak konusuna gelince neden bizi daha fazla
anlamıyor demeye başladığımız noktada aslında mutlu olma şansını da elimizde
kaçırıyoruz. Bu noktada dikkat çekmek istediğim bir şey var o da mutluluğun
kaçmasının tek bir kelime ile alakalı olması.
Bana göre mutluluğu hep daha fazlasını istediğimiz için kaçırıyoruz. Beni
daha fazla sevsinler ya da daha iyi anlasınlar gibi ucu açık cümleler kurdukça
aslında kendi mutluluğumuz üzerinde oyunlar oynamaya başlıyoruz. Biraz
düşünelim bir insan başka bir insanı ne kadar sevebilir diye ve bu sevgiyi
hangi ölçü birimleri ile ölçebiliriz. Şunu söylemek istiyorum ki biz mutluluğu
ucu açık olaylara bağladığımız sürece o ucu açık özlemin giderilmesi de aynı
oranda zorlaşacaktır. Kimse beni çok sevmiyor demek yerine beni seven insanlar
var demek arasında çok büyük farklar vardır. Ayrıca bu şekilde söylendiği zaman
aslında yukarıda bahsettiğim çok sevmeyi de bulabilme şansımız artar.
Başarılı olmak bir özlem kaynağıdır demiştim. Hemen hemen tüm insanlar
başarılı olabilmek ister. Başarılı olduğu zaman ise mutlu olur. Teoride bu
kural bu şekilde işlerken pratikte durum oldukça farklıdır. Üniversite sınavını
kazanmak bir başarıdır, okulu dereceyle bitirmek de aynı. Sonra güzel bir işe
girmek, terfi almak, evlenmek, ev almak da başka başarılardır. Ancak eğer hep
bir sonraki başarıyı düşünerek hareket ederseniz aslında elinizin altında olan
başarınızdan mutlu olma ihtimalini de kaybedersiniz.
Biraz örneklemek gerekirse bundan yıllar önce bir kız tanımıştım. Nedense
onu oldukça detaylı hatırlıyorum. Sıklıkla görürdüm onu ama onu hiç yüzü
gülümser bir şekilde görmemiştim. Hep somurturdu o. Her zaman bir şeylerden
şikayet eder bana asla başarılı olmadığını söylerdi. Asla kimsenin onu
sevmediğini ve kimsenin onu anlamadığını tekrar ederdi. Bu düşüncelere inandığı
için de aslında mutlu olamıyordu. Onunla uzun sayılabilecek bir süre boyunca
konuştum. Üniversiteyi kazanmıştı mesela ama istediği bölümü kazanamadığı için
kendini başarısız olarak görüyordu. Onu seven arkadaşları vardı ama aklı onu
çok sevecek bir erkekteydi. Ancak bildiğim kadarıyla onunla ilgilenen erkekler
vardı ve birini tanıyordum ki kızı gerçekten seviyordu. Kimsenin onu anlamadığı
söylemi ise aslında gerçekle örtüşmeyen bir durumdu. Bu durumları ona uzun uzun
anlatmaya çabaladım hep ancak beni dinlemiyordu. Mutsuzluğu onun için o kadar
vaz geçilmezdi ki onun içinde acı çekmekten kendini alı koyamıyordu.
Başka bir örnek yine bir kız ile alakalı. Onun gerçekten çok büyük sorunları
vardı. Çok yakın bir arkadaşım olduğu için ve sıkıntılarını anlatacak başka
birisi olmadığı için hep bana anlatırdı sorunlarını. Gerçekten çok önemli
sorunlardı ve benim söyleyeceğim hiçbir şey o sorunu düzeltemezdi. Ancak ona
"her şey güzel olacak" dediğimde ağlamaklı gözleri bir ışıkla parlar
ve gülümsemeye başlardı. Onun mutlu olması bu kadar kolaydı. Çok büyük
olayların olmasına gerek bile yoktu onun için. Ufacık bir umut ona yeterliydi.
"Herşey güzel olacak" cümlesini defalarca kez kullandım ve o her
birinde tekrardan mutlu oldu. Ben onun kadar kolay mutlu olamıyordum. İşin
garibi ben onun kadar gerçek mutluluklara ulaşamıyordum.
Sonra düşündüm bunu nasıl yapıyor diye. Hatta fazlasıyla düşündüm. Gerçeği
söylemek gerekirse çıkmaz bir sokaktı benim için çünkü onun formülünü
bulamıyordum. Bir gün yine onunla konuşurken bana hiçbir beklentisi olmadığı
söylemişti. O an kafamdaki tüm sorular cevaplandı ve beklentileri olmadığı için
mutlu olabildiğini anladım.
Bu arada bende çok derin olaylar yaşadım. Birçoğu canımı yaktı, üzdü veya
parçaladı beni. Ancak bu olaylarda beklentilerimi azaltmaya başladım. Birisi
beni çok sevmese ne olabilirdi ki? Ya da en büyük başarılara imza atmasam ne
olurdu? Nefes alıyordum ve bu benim için mutluluk vericiydi. İşte işin sırrı
buradaydı. Nefes alıyordum ve bunun için mutlu oluyordum. Sürekli nefes
alabildiğim için sürekli mutlu olma şansına sahiptim. Birilerinin beni çok
sevmesini beklemiyordum mesela. Beni seven insanlar vardı ve bu yeterliydi.
Herkesin beni sevmesine de gerek yoktu. Anlaşılmak noktasında ise beni anlayan
insanlar vardı. Daha fazla anlaşılabilmek için kendimi daha iyi anlatmalıydım.
Ancak anlaşılabildiğim için mutlu olabiliyordum.
Daha sonra mutluluğun beklentileri düşük tutmak ile alakalı olduğunu fark
ettim. Ne kadar az beklentim olursa onlara ulaşma ihtimalim de o kadar
artıyordu.
Hadi bir örnek daha vereyim. Bir zaman bir kızdan hoşlanıyordum. Hatta benim
için gerçekten önemliydi. İnternet üzerinden tanışmıştık ve hiç buluşmamıştık.
Bir gün İstanbul'a geldi ve buluşma ihtimalimiz ortaya çıktı. Eğer o gün çok
büyük bir beklentilerle oraya gitseydim mutlu olma ihtimalim gerçekten çok
azalırdı. Bunun yerine sadece onun tanıdığım gibi olmasını bekledim. Bunun aksi
yönünde bir düşüncem olmadığı için de yüksek bir ihtimaldi. Sonra buluştuk
onunla ve hayatımda geçirdiğim en güzel günlerden birisiydi. Aramızda fazla bir
şey olmadı ama olmasına da gerek yoktu aslında. Harika bir gün geçirmiştim ve o
gün belki ileride başka olaylara kapı açacaktı ama bunun da önemi yoktu. Çok
güzel bir gün geçirmiştim ve bu mutlu olmam için yeterliydi.
Mutluluk konusunda anlatacaklarım şimdilik bu kadar dostlar. Elbette daha
söyleyecek çok şeyim var ama şimdilik burada bırakmanın en iyisi olacağını
düşünüyorum. Unutmayın beklentilerinizi düşük tutarsanız mutlu olma ihtimaliniz
de o oranda artar. Bir kaç kelime bile her şeyi değiştirebilir.
Resim: István Sándorfi
0 Yorumlar