Sosyal medyada kısa cümleler
adlı bir kişiyle yazışma üzerine ortaya çıkan yazımızı sizlerle paylaşmaya
çalıştım. Okumak isterseniz buyurun.
Oyunları bozuluyor. Hak arama
bahanesiyle sokağa çıkıp ellerine geçirdikleriyle sağı solu dağıtıp yakıp
yıkanların, dağa çıkıp ihanet eden çapulcuların argümanlarını; işi bilenler
birer birer ellerinden alıyor. Bazıları bunu anlayabilseydi çoktan terör biterdi
zaten. Ama onların derdi terörü bitirmek değil daha çok azdırmak olduğu belli
oluyor artık. 30- 35 yıldır. Onlarda biliyordu aslında şiddet her zaman sadece
şiddeti artırırdı. Yıllarca terörle savaşı, olağan üstü halin devamını
televizyon kanallarında savunup, medyada terörün kurucularını dağda denetlerken
resimleri yayınlananları görünce bunu çok daha iyi anlıyor, bir fırkanın
gözlüğünü takmadan bakabilen insanlar.
Kısa
cümleler: ‘
Evet, birileri için söz ve
eylem bitti. Şimdi onların izleme zamanı, yıllarca halının altına süpürülüp
biriktirilmiş kangren olmuş sorunları o birilerine rağmen çözmek ve asırlardan
çağlayıp gelen milletimin önünü sözde milliyetçilere rağmen açma zamanı. Fikir
özgürlüğü yok mu? Bu da bizim özgür fikrimiz.
Kısa
cümleler: ‘Terörü bitirmek isteyen adam yanlış adreslerde çözüm aramaz. Bu
ülkenin maşalarla görüşmesi netice vermez. Terörü başımıza bela eden adresler
bellidir. Çözüm isteyen adam, ana adreste çözüm arar. Bu sadece aldatmadır.
Başkanlık hevesine dayanak aramadır. Gerisi hikâye...’
Netice verip vermeyeceğini hep
birlikte göreceğiz. Birileri çözmekte kararlı birileri de çözülürse diye
kaygılı; izleyelim bakalım. Ülkenin birlik içinde şahlanışını izleyelim. Engel
olmak isteyenlerin de icabına bakılıyor zaten... Terör olsun, teröre karşıyız
diye sokağa çıkıp sağı solu dağıtanların takibi yapılıyor ve günü gelince
yakalanıyor.
Ne yani birileri terörle bu
şekilde mücadele edilmez, terörün hakkından bu şekilde gelinmez. Görev yaptığım
köylerden birinde; 7 yaşın üzerindeki tüm Kürtleri keseceksin, ondan sonra da 7
yaşın altındakileri eğitip Kürtlüklerini vs. unutturacaksın ve herkesi tornadan
çıkmış gibi tek tip millet yapacaksın diyen adam gibi Kürtlerin hepsi terör
deyip hepsini öldürerek mi bu meseleyi çözeceğiz.
Şimdiye kadar yıllarca
savaşarak birbirimizi kırdık. Bizi ülke vatandaşları olarak bizi birbirimize
kırdırdılar. Bu oyunu bozmak için artık savaş değil, barış lazım. Anlaşma
lazım. Hoşgörü lazım. Meselenin çeşitli yönlerini değerlendirip, her türlü
tedbiri alarak, kandırılmış kardeşlerimizi bu işten vazgeçirmenin yollarını
aramalıyız. Yapılanda bu görebildiğimiz kadarıyla.
Empati yapılarak; biz aynı
durumda olsak ne düşünürüz? Neyi nasıl isteriz? Bulgaristan’da, Yunanistan’da,
Bosna’da yaşayan Türk halklarına yapılanları tasvip etmeyip, biraz daha farklı
bir durum gibi görünse de Almanya ve Fransa gibi ülkelerde çalışan Türklere
yapılanları kabul etmeyip, burada kendi ülkemizde ‘ben farklıyım ama Türk
olarak tanımlanmanın yerine Türkiye vatandaşı olarak tanımlanmak istiyorum’
demesini niye kabullenmeyelim. Halkımızın bazı kesimlerinden bazı hakları
kısıtlayalım. Yıllarca Müslüman’ım ve inancımı yaşamak istiyorum diyenlere
yapılan uygulamalar neyin nesiydi? Onlarda mı hain idi?
Ayşe, Fatma, Mehmet, Hasan,
Hüseyin, İlyas, Abdullah, Hatice, vs gibi isimleri çocuğuna kayan anne
babaların nüfusa kayıtları sırasında daha yeni doğan 3 günlük bebeklerin
isimleri de hain oldukları için mi; Doğan, Gülten, Gülay, Türker, Koray, vs
isimlerle değiştirildi bir zamanlar. Dün tek tipleştirme çalışması yapılırken
haksız olarak; bugün ‘faklılıklarımız zenginliğimizdir’ diyerek çoklukta
birliğe ve birlik olmaya yürüyoruz ülke olarak haklı olarak.
Rabbim engelleri aşarak,
zorlukları başararak geleceğe emin adımlarla yürüyen milletimizin yolunun
açılmasında yar yardımcımız olsun. Demokratik hakkımızı kullanıyoruz diyerek
ellerindeki taşları sağa sola, askere polise, kafe ve dükkânlara atanların
aklını başına devşirsin inşallah. Dün hain diye nitelendirdikleri PKK’nın ve
yaşa dışı örgütlerin yaptıklarını bugün onlar yapıyor. Kamu ve millet malına
zarar veriyorlar. Sokaktan geçen sivil vatandaşa, görevini yapan asker polise
zarar veriyorlar. Bunu da analar ağlamasın diye yaptıklarını söylüyorlar. Şehit
analarının gözyaşını dindirmek için yaptıklarını söylüyorlar. Hadi ya.
Demokratik hakkını
kullanıyorsan; istemediğini söylemenin, yapılanlara karşı olduğunu söylemenin
yolu şiddete başvurmak olmamalı, değildir. Pankart açarsın, halkın haklarını
kısıtlamayacak şekilde izin verilen alanlarda yürüyüş yaparsın. Birileri dün
devlet bizim isteklerimizi kabul etmiyor diye dağa çıkıyor, caddeleri ateşe
veriyordu. Bugün bir başkaları onlarla uzlaşmaya çalışılıyor ve yöntemi bize
göre doğru ve size göre yanlış olsa da barışın tesisini hedefleyen çalışmalar
yapılıyor diye; bugün onların yaptığını yapmaya kalkıp askere, polise, bu yolda
çaba harcayan insanlara darp uygulayarak, taş ve sopalarla ortalığı savaş
yerine çeviriyorlar.
Fikirlere saygımız vardır. Ama
herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değil. Ancak kanunların öngördüğü şekilde
çoğunluğun oluşturduğu yönetimlerin izlediği yolları beğenmesek de, haddimizi
aşmadan eleştirsek de, saygı göstermek zorundayız. Halk olanları takip ediyor.
Tasvip etmediği yollara başvuranları daha ilk seçimde yönetimden alacak güce
sahiptir.
Döverek hizaya gelmeyen birçok
hayvan bile severek hizaya gelmiştir. Sevgi ve gönül bağı kurularak istenen şey
yaptırılabilmektedir. 30 yıl dövdük öldürdük bitiremedik, müsaade edin bakalım
biraz da empati(duygudaşlık) yaparak sevelim ve barış elini uzatalım. Emin olun
sevgi birçok meselenin çözümü olacaktır.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
0 Yorumlar