Onca yüke rağmen ayakta durabilmek… Yüreğinin kaldıramayacağı
sözler söylemek kendine… Kendi kendine sır vermek gibi. Aslında bütün olay
burada başlıyor. Gibileri hayatımıza soktuğumuzdan beri, Yükler ağırlaşıyor.
Sonra şikayet ediyoruz ‘’Neden bu kadar hızlı çarpıyor dalgalar kayalara?’’
diye…
Sigaramdan bir duman
daha aldım, sonra düşündüm… Biraz Savaş DİNÇEL dinledim.
‘’ İskemle
sandım kendimi bir süre; üzerime oturacaklar diye korkulardaydım ama sonra yırttım Şemsettin, kendime telkinler yaptım “sen iskemle değilsin” diye
diye, inandırdım kendimi. ‘’…
Ben de korkuyordum. Sonra kendime telkinler yapmadım tabi. Ben hep
korktum aslında. Sürekli birileri oturacakmış gibi geldi o iskemleye. Ben ne
kadar oturtmamaya çalışsam da, oturanlar çok oldu. Sadece kalkmasını
bilemediler. Kalkanlarda ya hasar verdiler ya da kırdılar ayaklarını. Tamir
etmesi mümkün olmasa da, bir şekilde durabildim ayakta. Yanlış anlamayın beni; isyan etmiyorum, sitem
asla! Yoruldum belki de. Yazarken zorlanıyorum. Bunu söylemek utanç veriyor ama
dayanmak zorundayım. Siz gelin oturun, ben yine dayanırım. İstediğiniz kadar
kırabilirsiniz ayaklarımı, ben yine tamir ederim yüreğimi. Kalbim mi? Ona
dokunmazsanız sevinirim. Kendisi biraz hassas da.
0 Yorumlar
Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.