- MERHABA DOSTLARIM ve bir masal; BİR VARKEN - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

1 Mart 2013 Cuma

- MERHABA DOSTLARIM ve bir masal; BİR VARKEN

Evet evet..bir vardı..pir vardı...
Birmilyon kalem bizim ilk gözağrımızdı.
Biz de bir vardık, pir vardık o masalın içinde.

Zaman ...kendini öğütüyor değirmeninde...
Ezilen biz oluyoruz yine de her neden ise.
Bağışla Birmilyon Kalem'im gelemedim, senden nasıl bu kadar ayrı kaldım, ne zaman bir daha zaman bulur da uğrarım inan hiç bilmiyorum.
Hem bakıyorum da bağlı bloğuma da en son 2010 yılında uğrayabilmişim, ihmalimden utandım.

Bloglar kan kaybında..tamam. Yazarlar da mı?  Sanırım... Ben o zamandan beri çok yaralandım.
İnsan ömrü kısa,  bunu dostlar azaldıkça anlıyor insan...Dostluklar azalınca değil. Dostlukları yaratmak için biz çok emek harcadık, dost demişsek sözün özünü bulduğumuzdandı. Ölüm ...Ölüm azaltıyor sayılarını.

Sevgili dostlarımın bir başka alandaki paylaşımlarını-Birmilyonkalem-facebook sayfasından izliyorum. Sanıyorum ya bir kez yazabildim ya da bir yazıya yanıt koyabildim orada.
İşe güce daldım.
Anayasa oylaması sonrası çıkan yepyeni yasaların kıskacında artan yükler altında kaldım.
Bunaldım. resmen, alenen bunaldım.
İşte bu nedenle önceleri zaman ayırdığım bloglarımdan ayrı kaldım.
Birmilyon Kalem, Onverita, kendi kişisel ( Aykizdan-turkuaz-aydüşü-ayışığında gece )bloglarım...

Önce kendi bloglarımdan ikisinde bir kaç yıl sonra güncelleme yaptım ve arada yazdıklarımı ekledim.Aykızdan.blogcu.com adresine dergilerde yayımlanan şiirlerimi ve öykülerimi bıraktım.
Şimdi...
Son bir ERKAN BAL çağrısına duyarsız kalamadım, zamanıdır dedim içinden geçenlerle bir selamın.

MERHABA DOSTLARIM.

Zaman...dedim ya kendini öğütüyor...İş-güç diyoruz, sağlık gidiyor.
O değirmenin çarkında akan suyu, rüzgarı sağlayacak enerjimiz gidiyor.
Direnmeye, tutunmaya çalışıyoruz.
Bir gülümseme sunabiliyorsak onu bile yeterli bulduğumuz gün oluyor dünyaya.

İşte tam da bu ruh hallerindeyken...Neler oluyor bize derken yani...
Melike'm'in babası nerelerdesiniz dostlar diyor arada...
Bu kez o çağrıyı sitemizde yanıtlamaya karar verdim,
Arada bir dergilerde şiirlerim yayınlanıyor artık...
Onlardan bir örneği getirdim.

Selam sana Birmilyon Kalem.
Selam Birmilyon Kalem'in dost yazarları.

Masalım  dinlensin işte.
Çünkü biz bir vardık..pir vardık birlikte üretirken.
Sevgimle.
Hepimize.

BİR VARKEN
(oğluma)
(Haiku'msallarımdan)

hoppalacıkta
zıplarken annesinin
yavru kuşudur

omuzunda boy
verdiği babasının
küçük kopyası

oğul olandır
kovanından çıkınca
dünya bir kucak

bulduğu sevgi
düşleri sarmalayan
güneşten sıcak

masal gibidir
geçmişe yolculuğun
gülümsemesi.

20.12.2012.
GEBZE. ÜNSAL ÇANKAYA.

TMOLOS EDEBİYAT -12. sayı- Mart 2013.

4 yorum:

  1. hoşgeldiniz Ünsal hanım. ne iyi ettiniz de geldiniz:) yüreğinize ve kaleminize sağlık. sıkıntılarımız ve yoğunluklarımız acılara dönüşmesin de ne yapalım bizler yine el ele veririz.

    YanıtlaSil
  2. bazı tatlar hiç unutulmuyor aradan en kadar zaman geçerse geçsin...
    güzellikler kadar hüzünlerde bizim. acının en sertini ayrılığı, ölümü tatmış canım Aykız geçenlerde. gördüm de elim gitmedi bir şeyler yazmaya. sonra dost meclisine geldi yeniden bir ışık çarptı. geldim okudum... Ustam en güzelini demiş yine: Ne iyi etmiş de gelmiş Aykız 1MK. Yeniden el ele verme vaktidir. Umut ve gülücüklerimiz çoğalsın.

    YanıtlaSil
  3. Sizi seviyorum ben. Orda olduğunuzu bilmek hep iyi geldi zaten.
    Çok sevgimle güzel karşılama için.
    çok dahası paylaşabilen yüreklerinize.

    YanıtlaSil
  4. Bir yılı geçti...O günlerden sonra yaşananlara bir emeklilik ekledim...benim eklediğim şey insana dair....dinlendirici...Keyfini çıkart denilen cinsten...
    O günden sonra ülkemde GEZİ diye bir kavram tarihe geçti.
    Gencecik insanlar doğayı korumak, yaşayacak alanlarımıza dokunmayın demek için bir parka sahip çıktı.
    Devlet gencecik o insanlara haddini gazlarla, boyalı, zehirli tazyikli sularla, öldürüp-yaralayıp-canlarını değersiz hissettirerek bildirdi...
    Sekiz gencecik insan Gezi Eylemleri sırasında polisin öldürdükleri olarak tarihe geçti.
    Hepimizin içi yandı...çığlıklarımızı ışıkları kapatarak, sokaklarda tencereler-tavalarla müzik yapıp yürüyerek duyurmaya çalıştık....
    Kişisel dertlerin önüne geçti kitlesel hücumlarda yaralanan hukuk devletindeki ilkelerin devlet tarafından hiçe sayılışına yanışım.
    Bir yılı bitirirken bir seçim dönemi geçirdik-öcüler gelecekti-bu defa her zamankinden farklı olarak --komünizm zaten dağıldığından-inlerindeki tarikatçı-cübbeliler öcüydü-oysa öncesinde yeme-içme ayrı gitmez birliktelikleri destandı dünyaya...
    Korkuta-söve-kasetler savaşıyla birbirlerini dize getirip-bir seçimde daha makarna ve kömür dağıttıkları insanlar oyladılar diktatör özlemi içindekiler çöreklenip kaldı tepemize.....
    Geldik makarna ve kömüre....birinci yılı olmak üzereydi Gezi eylemlerinin...Soma'da kömür çıkar sanıyorduk madenden....Tükenmiş ömürler çıktı peşpeşe...Yandık...bedava olmadığını öğretti ölümler o kömürlerin...Her bir topağına bir babanın ömrü bağlanmıştı, bir ağabeyin, bir kardeşin, bir nişanlının....
    Geride kalakaldı analar-babalar-eşler, çocuklar, yavuklular...

    Ölümler için madende çalışmanın fıtratı dedi en yetkili.
    Sonraki yetkililer yardıma toplananları kovdurdular polise...
    İnanılmaz şeyler gözümüzün önünde oluyorken hayır öyle değil aslı diyebildiler utanmadan...Sayılarını bilemedikleri insanları miktar ve tane ile ölçüp-tartmaya çalıştılar insanlıklarının darası alınmayan tartılarında....

    Bir yıl geçti...şimdi bir kez daha geldim, nasıl bulduysam yolu...içimden geçenleri..içime göçenleri...acıları...kederleri...içine biraz sevinç de ekleyebilseydim diye diye...bırakıp gidiyorum..bakalım bir daha ne zaman geleceğim....Sevgiyle.

    YanıtlaSil

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar