MELEK'E/DAMAK - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

12 Şubat 2013 Salı

MELEK'E/DAMAK

Anadolu'da yaşayan küçük bir ailenin,yedi kızlarından beş numaraydı melek.Ailenin en yaramaz çocuğu,en haylaz,en ele avuca sığmaz çocuğuydu..Babası yıllarca yurt dışında çalıştığından.Annesi yıllarca hem analık hem babalık yapmıştı.Çocuklarını okutmak için kılı kırk yaran,yazını bağda bahcede kış hazırlıklarıyla geçiren,Kışını ise odun kömür sıkıntısıyla geçiren cefakar bir anadolu kadınıydı. Melek daha küçük yaşlarda annesinin yapmış olduğu fedarlıkları gördüğünden en çok annesini sevdi.Henüz beş yaşında babasının izine geldiği bir vakit.Babasının ona^^Ben yokken bu evin reisi sensin^^ dediği vakit büyümüştü melek.Kendisinden iki yaş büyük olan ablası hergün eve dayak yiyerek geldiği için daha beş yaşında okula gitmek zorunda kalmış.Okulun ilk günü ablasını döven bütün çocukları döverek başlamıştı eğitim hayatına.Kardeşleri yada ablaları okuldan geç geldiğinde ve hava karardığında annesinin^^ melek önlerine git nerede kaldırlar ^^sözüyle yollara düşerdi melek.Korkmazdı hiçbirşeyden köpekler hariç,Korksada belli etmezdi.Mutfaktaki kanepeye oturur sürekli uzağa bakardı melek iki sokak ilerideki sanayi ışıklarını gösterip annesine anne babam burada çalışıyor değilmi diye sorar annesi ise her soruşta içi burkularak evet derdi.Bunla yetinmezdi melek tek tek ablalarada sorardı.Oysa melek çok sonra öğrenecekti o ışıklı yerin iki sokak ötede olduğunu.En büyük ablası o henüz 7 yaşında girdiği vakit evlendi,yurt dışına gitti.Babası yoktu amcaları verdi onu iyi yer dediler yurt dışı dediler,babasını ağzını açamadı kurallar böyle,iki sene olmuş gelememişti evine hastalanmıştı gurbette.Kızı da evlendi,geldiği gün bulamadı ilk göz ağrısını,tam 4 sene sonra kavuştu kızına.Melek gurbet ne demek uzağa gitmek ne demek ilk o zaman anladı bubbu gittiği zaman.ANADOLUDA KIZ OLMAK ZORDUR.lambada ayakkabı giyemezsin yasak,kot serbest olduğunda allahtan melek büyümüştü.Amca cocuklarının yasaklarıydı bunlar.Melek bayram yaşamamış bunun ne demek olduğunu bilmeyen bir çocuk olarak büyüdü,çünki bayramlarda elini öpüp harçlık alacağı bir babası olmadığından hep eksikti.Hiç baş ucunda bekleyen kırmızı bir ayakkabası olmadı bu onun umrundada olmadı.O sadece babasını istedi. Bir yaz akşamı geldi meleğin özlemle beklediği babası melek tam 15 yaşında iken.Melek en çok annesi için sevinmişti çünki onların aşkı yasadıkları civarda bilinen bir aşktı.Melekse bu özlemleri hiç unutmayacak ayrılıklar ve özlemler onun en büyük korkusu olacaktı.Oldu da.... Aşık oldu,ergenlik dönemindeki bir kaç flörtten sonra,bir bahar günü güneşli bir havada birçift göze vuruldu melek.Kaybetmeyi bilenler için aşık olmak zordur aslında,özlememek için gitmesin diye herşeyini verirsin,almadan vermeyi öğrenirsin yeter ki gitmesin diye,melekte öyle yaptı,çok sevdi melek ellerini, ayaklarını bile çok sevdi,o kadar sevdiki herşeyi unutacak kadar.Hatta ölümü göze alıp virajı dönemeyecek kadar 8 aylık geçmişini silecek kadar çok sevdi.Her aşk mutlu sonla bitmiyor kaderde ayrılıkta varmış melek için.Melek gitti herşeyini bırakıp gitti belkide gitmek zorunda kaldı kendisi için.Ama onu bırakmadı korkuları bir süre sonra 8 aylık geçmişi geldi ama geldiğinde ondan giden o kadar şey varki gelmesini istemdi bile.Kpattı kendini bir sene herşey herkese kimseyle konuşmadı hiçbir arkadaşını görmek istemedi tel.açmadı,Gökyüzünün maviliği yoktu artık hava eskisi gibi kokmuyordu.öyle bir boşluk varki melek hiçbirşeyle dolduramıyor doldurtamıyordu kıyamıyordu anılarına,zaman merhem oldu meleğe eskisi gibi konuşmaya gülmeye hatta gezmeye başlamıştı.Yeni yerler görüyor yeni insanlar tanıyordu,Tanıştığı herkese farklı davranıyordu. Birgün birinden hoşlandı önce sesi duyuldu çok uzaklardan hayat dolu bir ses bir umuttu melek için bu ona sesini duymadan yapamıyordu melek,heyecandan kendini nereye koyacağını bilemezken birgün telefondaki ses meleğin yeniden sevmek için güvenmek için verdiği çabayı yerle bir etti.olmadı sonra yeniden duymak istedi melek umutsuzca bu karanlığından kendini çekip almasını istedi o sesin.Sese gitti bir gün uzağa sesin geldiği yere heyecandan kaskati kesilmiş kekelememesi için kendine komutlar verip duruyordu.Geldi ses yakından duydu onu,melek gözlerine baktı umutsuzca sürekli sesi dinliyor ondan gözleriyle söylediklerine onay versin istiyordu,Ses çok kalabalıklaştı melek anlayamıyordu artık,uzaktan gelen sesin yakından çok sesliler korosu olduğunu görmek melekte hayal kırıklığına neden olmuş.Sevdiği insanın etrafındaki seslerden rahatsız olmuştu.Melek yaşadığı bu hayal kırıklığını bağlanmak yok şeklinde özetlesede ben onun geleceğinden ümitliğim. Melek ve tüm meleklere gelsin..damaktan sevgilerle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar