Yağmurda ıslanıp fırtınada kaçmamalı...
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı...
İşine gelince sevip; zoru görünce bırakmamalı…
Ama sen sevgiyi ne bileceksin?
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı...
İşine gelince sevip; zoru görünce bırakmamalı…
Ama sen sevgiyi ne bileceksin?
Senin olmayanı sevdin mi ki hiç?
Yokluğun bir kâbus gibi düştü mü içine
Ne yana dönsen her yerde sevilen...
Kaçmak kurtulmak istiyor olsan da;
Sevdiğinin hayali ve silueti oldu mu hiç peşine düşen
Umutsuzca kaçtıkça
Umutsuzca kaçtıkça
Aşkın daha da bir içine düştün mü sen?
Haykırışlarım boşa, kaçışlarım çaresiz...
Bir boşlukta yuvarlanıyorum
Bir boşlukta yuvarlanıyorum
Adeta; yere çakılıyorum sensiz...
Ey kıblesine ask düşürdüğüm sevda sözcüğüm!
Gönlüme ateşler düşüren, uğruna yanılası közcüğüm!
Kimseler duymuyor feryadımı
Ezberlerken adını, unutmuşum kendi adımı…
Ezberlerken adını, unutmuşum kendi adımı…
Hani iftar vaktine yakın susup bekler ya insan,
İşte öyle bekliyorum seni bir umutla, bin umutla
Söyle ne zaman okunur burada o ilahi ezan
Bir yudum su, iftarlık bir hurma gibi özledim seni
Ama sen bunu nerden bileceksin?
Senin olmayanı sevdin mi hiç?
Bir yudum su, iftarlık bir hurma gibi özledim seni
Ama sen bunu nerden bileceksin?
Senin olmayanı sevdin mi hiç?
Bir oyunda, ebe beni unutup gitmiş gibi.
Bir kuyunun dibinden yukarı bakarken
Yaşama dair umutların tamamen bitmiş gibi
Yıllarca oyunun kaldığı yerden devam etmesini
İsteyip de el açıp duaya durdun mu hiç?
İsteyip de el açıp duaya durdun mu hiç?
Sobelenmek pahasına çığlık atıp;
Çaresizce debelenip durdun mu hiç?
Kalabalıklar içinde yalnızlıktan boğulurken
Uğruna yaşadığını sandığın
Yerine ölmeyi göze aldığın tarafından kovulurken
Yine onun sevinciyle sevinip,
Akan gözyaşıyla ıslandın mı hiç?
Senin olmayanı sevdin mi sen hiç?
Aslında onunlayken, ondan ayrı yaşadın mı hiç?
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
0 Yorumlar