AŞK Gelince Başa,Akıldan Fazla Bİr Şey Beklenemez! - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

9 Ocak 2013 Çarşamba

AŞK Gelince Başa,Akıldan Fazla Bİr Şey Beklenemez!

Hayatta hep istenilenler olmuyor, nedenini bilemiyoruz ama evet istediğimiz her şey bizim istediğimiz gibi olmayabiliyor.Çünkü bir düzen var ve biz o düzenin bütününü bilemiyoruz kendi çevremizde gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen şeylerle değerlendiriyoruz bazen hayatı.Kısıtlı görüş, kısıtlı akılla yani...Yok çok derin konulara girmeyeceğim bu gün aşkın bir kaç şekliyle ilgili yazmak istiyorum.Sokakları bembeyaz görünce olmayan romantik yanım mı canlandı anlamadım ama bu günkü konu aşk..

Öncelikle ,
Biriyle tanışırsınız ilk görüşmede (ki bu çok nadirdir bana göre) ya da bir kaç görüşmede o kişiye aşık olursunuz.Bu kadar basittir başlangıcı.Görürsünüz, etkilenirsiniz, etki alanına girer, tüm akıl fonksiyonlarınızı bir kenara iter aşkı yaşarsınız.Acımasız mı oldu cümlem ? Hayır olmadı biliyorum.Çünkü daha bir birinizi tanımadan aşık olduysanız o ilk adımda zaten akıl bir kenara çekilmiş olmakta ki; siz de bunun farkına varıyorsunuz  çok sonraları.Artık tüm hayatınız o olmuştur, yediğinizden, içtiğinizden ,onsuz gezdiğinizden hiç bir şey anlamazsınız.Hiç bir konuya odaklanamazsınız, gözünüzün önündekileri görmez olur, size sorular soruları cevapsız bırakabilirsiniz.Öyle anlar olur ki onu düşünürken yanınızda top patlasa tepki vermezsiniz çünkü duymazsınız.Kendinizi onunla konuşacağınız,onunla buluşacağınız zamana odaklamışsınızdır ve o ana kadar zaman çabuk geçsin diye saatleri ,dakikaları saymakla meşgulsünüzdür.Onu duyana kadar, görene kadar zaman durmuş gibi gelir size iyice gerilirsiniz..Onunlayken de zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden şikayet eder bir dahaki buluşmanın saatini onunla birlikteyken çekmeye başlarsınız..Evet güzeldir aşk her durumda ,akıl dinlenmektedir çünkü! 

Önce aşık olduktan sonra bir birinizi tanımak için gerçek sohbetler etmekte o kadar önemli değildir sizin için.Siz nasılsa karşınızdakini mükemmel görmektesiniz (akıl tatilde ya) her şeyinin size uyduğunu düşünmektesiniz (hayal dünyasına daldınız ya bir kere) ufak tefek sorunlar olsa da (şimdinin ufak yarının büyük sorunları diyelim biz buna) sonradan bir şekilde çözersiniz ya (nasılsa aşıksınız ya bir birinize) aşkınızın hiç bir zaman bitmeyeceğine o kadar eminsinizdir ki gerçekleri görmezsiniz bile..

Peki ,aşkını sevgiye dönüştürenlere lafım olmaz (şimdilik tabi) ya diğerleri aşk havalanıp sizden uzaklaşmaya başladığı zaman; karşınızdaki insanla uzak ya da yakın hiç bir ortak yanınızın olmadığını farkettiğiniz, bir birinizi suçlamaya başladığınız zaman sizi bu durumdan ne kurtaracaktır...Zamanın karşısında buharlaşmaya başlayan o asla bitmez dediğiniz aşk mı ? O mükemmel olduğunu düşündüğünüz sevdiceğinizin sizin duygularınızı anlamayan  hatta düşüncelerinizi hafife alan yanlarının olduğunu gördüğünüzde bu durumu kim kurtaracak? E ne güzel sinemaya tiyatroya gidip,kafelerde oturup  beraber konserler de şarkılar söylüyordunuz! El ele tutuşup sahilde otururken ''Hiç konuşmasak da olur gözlerimiz konuşsun''diyordunuz.Bir birinizi tanımak yerine bakışmanın yettiğini düşünüyordunuz !Ne güzel günlerdi,keşke herşey o günlerdeki gibi kalsaydı...Diyorsunuz değil mi? 

Aşk işte insanı öyle bir yanıltabiliyor ki sonunda çıkış yolu olarak bir tek ayrılık kalıyor.Çünkü aşk da bir yere kadar,bir birini anlamayan iki insanı aşk bile birlikte tutamıyor varın gerisini siz düşünün...AŞK böyle ilk görüşte olmadı ikinci görüşte şıp diye başladığında böyle şeylerle üzebiliyor da insanı...Önce aşık olup sonra düşünülmüyor malesef!...İlk görüşte aşkın bir de tek taraflı olanları  var ki onlar da düşman başına..Dünyada sürünmek kelimesi en çok da tek taraflı aşklar için kullanılınca yerini buluyor sanırım ama ben o konuyu teğet geçiyorum müsadenizle...

Bir de;
Bazen de aşk hiç aklınızda yokken geliverir yüreğinizin tam orta yerine!Yeni arkadaş olduğunuz birini düşünün.Güzeldir arkadaşlıklar..Harika zaman geçirirsiniz,iyi de anlaşıyorsunuzdur ,sıkıntınız olduğunda gidip rahatlıkla konuşup akıl alabilirsiniz,paylaşımlarınız seviyelidir saygı çerçevesindedir,beraber vakit geçirmekten çok hoşlanırsınız,varlığı sizi rahatlatır, konuşması/konuşmanız her iki tarf için mutluluktur, özlersiniz,gözleriniz arar,yaşadığınız şeyleri bir birinize anlatmayı seversiniz, ilgi alanlarınız bir birine benzer,dinlemeyi bilirsiniz dinlerken mutlu olursunuz,beraber aynı şeylere gülebilir,canınız sıkıldığında paylaşıp çözüm yolu bulursunuz ..gibi şeyler.Beklentisizdir arkadaşlığınız ve düşünmezsiniz yarınını ...Ve bir gün farklı duygular içinde bulursunuz kendinizi kendinize bile itiraf edemediğiniz bir türlü ismini koyamadığınız duygular...Ne siz söyleyebilirsiniz ne de arkadaşınız...İşin ucunda ''Ya dostluğumuzu da kaybedersek!'' korkusu da vardır.Cesaretsizlik de eklenir ve yaşatır durursunuz bu duyguyu her ikinizde içinizde...Ya biri cesaret edip söyler güzel bir şekilde tamamına erer bu durum ya da bir türlü cesaret edip söylenemeden biter gider ...Bilinmez..

Gerçi bunu yazmayacaktım yazı buraya aktı ama cidden ne zor bir durum olur böyle.Bir birinize aşıksınız ve bunu söyleyemiyorsunuz.Söylesinler gitsin ne düşünüyorlar denebilir.Hem ne güzel anlaşabiliyorlarmış da (tebessüm) Masalda burada bitsin diyesi geliyor insanın ama bunun bir de imkansız şekli var.Seviyorsun ama ya kişi yanlış ya da zamanlama yanlıştır bu da aşkın bir garip acı hali...Aşkın güldüreni var mıdır cidden ? Aşkın tamamına ermesi var mıdır zaten ? Vuslatla bitmeyen aşk var mıdır ya da ? İçinde özlem acı olmayan aşk var mıdır ? İmkansızlarla büyümeyen aşk var mıdır ? Aşk gerçek midir yanıltmamıdır peki ? aşkın içinden çıkılabiliyor mu ? Sorular sorular,cevapsız sorular...Bir kere aşık oldun mu hapı yuttun demektir işte gerçek bu (tebessüm) Bari seni anlayacak sevginin hakkını verecek biriyle yutmuş olsan...Herkes bunu ister tabiki de dediğim gibi her şey bizim istediğimiz gibi olmuyor çoğu zaman hayatta..

Leyla ile Mecnun hikayesini bilmeyen yok.Şöyle bir şey okumuştum bir yerde.Leyla'ya sormuşlar :Sen mi yoksa Mecnun  mu aşkı daha büyük yaşıyor.Leyla demiş ki:''Ben, çünkü Mecnun aşkını yollara düşerek herkeslere anlatıp paylaşıyor bense tek başıma içimde yaşıyorum'' Leyla haklı !...Aşk acının büyüğünü çekmek(kavuşamama özlem hasret..v.b.) ağırlığıyla yaşamak sanırım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar