MEÇHUL ASKER ANITI
Şehitler abidesinde isimleri tespit edilen 57 bin şehidimiz
adına yapılan şehitliği gezerken sanırım giriş yolundaydı, mezar taşı üzerinde
MEÇHUL ASKER yazan bir mezar vardı. Neden Meçhul Asker yazıyor bu mezarda diye
rehberimiz Muhammed bey’e sorduğumuzda; Savaş sırasında bir Anzak askeri bir
Türk askerinin başını keserek barbar saydıkları Türkleri nasıl öldürdüğünü
övünerek anlatmak için ülkesine hatıra olarak götürmüştür. 57 yıl sonra yaptığına
pişman olup, mahzeninde yıllarca sakladığı Türk Askeri’nin kesik başının Türk
yetkililerine ölmeden önce teslim edilmesi için vasiyet eder. Bunun üzerine
çocukları onun ölümünden hemen sonra, 10.03.2003 tarihinde Türk Şehidin kesik
başını Avustralya Büyük Elçiliğimize teslim ederler. Türk Yetkilileri de bu
şehidimizin anısına, Çanakkale Şehitler Abidesi eski temsili şehitliğinin ön
tarafına bir mezar yaparlar ve adını da MEÇHUL ASKER koymuşlar.
İçimizi burkan bu olayı da dinledikten sonra şehitler
abidesini dikkatlice dolaşmaya devam ediyoruz.
MEHMETÇİK BÜYÜK ŞEHİTLER ABİDESİ
Çanakkale savaşlarında şehit düşen yaklaşık 253 bin
şehidimizi simgeleyen ve dört sütun üzerine oturtulmuş olan bu abide,
milletimizin sağlam temellere dayandığının ve yıkılmaz olduğunun bir ifadesidir.
Uzaktan bakıldığında Mehmetçiğin M harfi şeklinde gözüken anıtın tavanına
mozaikten Türk bayrağı işlenmiştir. Bu muhteşem şehitlik abidesininin
ayaklarının üzerinde, denize bakan tarafta deniz savaşlarını, karaya bakan
tarafta ise kara savaşlarını anlatan rölyefler bulunmaktadır.
Mevcut abidelerin en görkemlisi olan bu anıt, Türk
milletinin yüz binlerce şehit pahasına da olsa vatan topraklarını ebediyen
korumak için en zor döneminde bile yedi düveli dize getirebileceğini gösteren
bir anıttır.
Seddülbahir bölgesinde Morto Koyu’nun doğu ucundaki denizden
yüksekliği 45 metre
olan Hisarlık Tepe üzerinde yapılmıştır. Çanakkale Şehitleri Abidesi antik
Eleaus'un kalıntıları üzerinde yapılmıştır. Bu abidenin bulunduğu yer;
Eskihisar denilen kara çıkarmalarının yapıldığı yermiş. 26. Alay askerlerinden
sadece Asteğmen İsmail ile 20 kişilik bir tabur birliği binlerce askere karşı
günlerce burayı korumuştur.
41.70 m.
yüksekliğindedir. Bu abidenin yapımına Çanakkale savaşları’ndan tam 39 yıl
sonra başlanabilmiştir. 1944 yılında Milli Savunma Bakanlığının açtığı proje
yarışmasını Mimar Doğan Erginbaş’ın projesi kazanmıştır.
İstanbul’da 1952 yılında toplanan Şehitlikleri İmar Cemiyeti
anıtın yapılmasına karar vererek bağış kampanyası açmıştır. Türk ulusu bu
kampanyaya büyük ilgi göstermiştir. Toplanan paralarla eldeki proje uygulamaya
girmiş, 19 Nisan 1954’te Abidenin temeli atılmıştır.1958 yılında açılan ikinci
kampanyada 2.386.251 lira toplanmış ve 6 yıl gibi bir sürede yarım kalan abide
inşaatı 1960’ta bitirilebilmiştir. 7.5 m. genişlikte, 10 metre aralıklı 4 ayak
üzerine oturtulan Abide; müzesi, mermer kaplaması, etrafının ağaçlandırılması
gibi unsurlar o zamanlar bitirilememiş, eksikliklerinle beraber törenle
açılmıştı. Bu belirtilen eksiklikler günümüzde tamamlanarak Abideye uygun
duruma getirilmiştir. 1999 yılında Abide ayakları üzerine o zamanlar
yapılamamış 8 adet rölyef, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanlığının
maddi, Arena Televizyon Programı yapımcısı Sn. Uğur Dündar’ın manevi destekleri
ile Abide mimarı Prof. Doğan Erginbaş’ın gözetiminde, Prof. Ferit Özşen
tarafından yapılarak tamamlanmıştır. Bu rölyeflerde, “Çanakkale’de Mustafa
Kemal ve arkadaşları”, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”, “Nusrat Mayın
Gemisi”,“Savaşlarda Düşman Gemilerinin Batırılışı”, “Siperlerde Mustafa Kemal
Mehmetçiklerle” ve “Çanakkale’de Topçu Bataryaları”ndan görüntüler yer
almaktadır. 2004 yılındaki düzenlemelerde tavanının iç kısmına mat cam
seramiğinden Türk Bayrağı yapılmış, daha önce tamamlanamayan çevre düzenlemeleri
yapılmıştır. 2007 yılında da depreme karşı güçlendirme çalışmaları yapılmış, altındaki
müze alanı genişletilmiştir.
18 Mart 2008'de bayrak direği 70 metrelik yeni direk ile
değiştirilmiş. Antalya Büyük Şehir Belediyesi 22.5x15 m. ebadında 337.5 m2 bir bayrak hediye
etmiş ve göndere çekilmiş.
Türk milletinin Çanakkale’de kara ve deniz savaşları ile
vermiş olduğu mücadeleyi anlatan 45 metre uzunluğundaki dünyanın en büyük anıt
rölyefide, yine bu alanda bu anıtın karşısında bulunmaktadır.
KANLI DERE
Şehitler abidesi anıtının bulunduğu Hisarlıktepe’nin
kuzeyinden morto koyuna doğru uzanan Kanlıdere kuru dere iken şehitlerimizin
akan kanı denizi kırmızıya boyadığı için 25 Nisan çıkarmalarından sonra
Kanlıdere olarak tarihe geçmiş ve hala Kanlıdere olarak anılmaktadır.
Kanlıdere'de Parlayan Yirmi İki Süngü hatırasını General Şükrü Naili anlatıyor:
"Çanakkale'de, Kanlıdere sırtlarında idik. Düşman sabahın dokuzunda ileri hatlarımızı bombardımana başlamıştı. Çok zayiat verdiğimiz görülünce yalnız dört manga kuvvetimizin o siperlerde kalması, asıl kuvvetin geri çekilmesi emredilmişti.
Kanlıdere'de Parlayan Yirmi İki Süngü hatırasını General Şükrü Naili anlatıyor:
"Çanakkale'de, Kanlıdere sırtlarında idik. Düşman sabahın dokuzunda ileri hatlarımızı bombardımana başlamıştı. Çok zayiat verdiğimiz görülünce yalnız dört manga kuvvetimizin o siperlerde kalması, asıl kuvvetin geri çekilmesi emredilmişti.
Altı saat süren aralıksız bir bombardımandan sonra, saat üçte düşman ateşini kesince ortalığı saran duman tabakası yavaş yavaş dağılıyordu ki, süngü takmış bir İngiliz taburunun, duvar halinde hücum ettiğini gördük. Siperlerimiz arasındaki mesafe altmış metre kadar bir şeydi. Biz zannediyorduk ki, saatlerce bombardıman ateşi altında kalan ilerdeki o dört mangamız erimiş, bitmiştir. Gözlerimiz birden hayretle açıldı. O siperlerimizden yirmi iki süngü parlamıştı... Ve o yirmi iki Türk, o gün tam bir tabur düşmanla süngüleşti.
Tarassut mahallinde, yanında bir Alman subayı vardı. Çenesi avuçlarının içinde, şaşkın, bana Alman askerini nasıl bildiğimi sordu."Mazbut,muntazam iyi bir asker" cevabını verişim üzerine az önce şahidi olduğu,misli az görülen kahramanlık hadisesinin azametiyle çarpan kalbini yumruğu ile bastırarak:"Hayır..."dedi,"Sizi temin ederim ki,bu şartlar altında Alman askeri değil altı saat,hatta yarım saat savaşamazdı.Türklerin cengaver olduklarını çok işitmiştim.Fakat şimdi gördüğüm sahne,bütün söylenenlerin çok noksan olduğunu anlatıyor.Türk askerinin yaman bir kuvvet harikulade bir yaratılışta olduğuna iman ettim."
Çanakkale'nin Ruh Portresi-İbrahim Refik (sayfa:79)
25- SKEW BRİDGE MEZARLIĞI
Şehitler abidesini de ziyaret edip, şehitlerimize birer
fatiha okuduktan sonra tekrar Şehitler Abidesi-Seddülbahir-Alçıtepe yol
ayrımına doğru ilerliyoruz. Seddülbahir Alçı tepe istikametindeki yolda
giderken Skew Bridge İngiliz Mezarlığı anıtını görüyoruz.
Skew Bridge Mezarlığı, Seddülbahir – Alçı Tepe yolunun 50 metre doğusunda, hoş
bir ağaç topluluğunun içinde yer almaktadır. Mezarlık, adını, savaş sırasında 500 metre kuzeydoğuda,
Kanlı Dere’nin üzerinde bulunan eğik tahta köprüden almıştır. Köprüden bugüne
hiçbir iz kalmamıştır. Mezarlıkta toplam 606 kişinin mezarı bulunmaktadır.
Bilinen mezarlardan 124’ü İngiltere, 5’i Avustralya, 2’si Yeni Zelanda ve biri
de Hint askerlerine aittir. Ayrıca 352 isimsiz mezar yer almaktadır. Bunların
arasından, burada gömüldüğüne inanılan, 4 Avustralya ve 125 İngiliz
askerlerinin isimleri özel anıt taşlarında kayıtlıdır. 1919 yılından sonra
çevredeki küçük mezarlıklar ile birleştirilmiştir.
26- SEDDÜLBAHİR HARUN
ÇEŞMESİ
İtalyan donanmasının 1911 yılında Seddülbahir ve çevresine
yaptığı bombardımanda tek şehit olan Harun adındaki topçu askerimizin anısına
yapılmıştır. Şehit Harun’un mezarı Seddülbahir eski köy mezarlığındadır.
27- KANLI ÇEŞME
Doğuş yeri Kanlıdere'dir. Şehitler
Abidesi-Seddülbahir-Alçıtepe yol ayrımındadır. Savaş sırasında suyuna kan
karıştığı, bir müddet kanlı aktığı ve bu yüzden Kanlı Çeşme denildiği, adının
buradan geldiği rivayet edilir.
28- FRANSIZ ANITI VE MEZARLIĞI
Morto Limanı’ndaki Fransız Ulusal Mezarlığı ve Anıtı’nda,
3.236 mezar ve kimliği belirlenemeyen 12.000 askerin kemiklerinin saklandığı
dört bölüm yer alır. Anıtsal plakalar, Çanakkale Boğazı’nda, Bouvet ve çeşitli
savaş gemilerinde, Fransız denizcilerin verdikleri zayiatları hatırlatır.
Fransızların, Müttefik kuvvetleri arasında bulunan, Doğu Seferi Kuvvetleri adı
verilen birlikleri Afrika sömürgelerinden ve Avrupa’dan gelen birliklerden
oluşuyordu. Bunlar, Türk anıtının (Çanakkale Şehitleri Abidesi) bir kilometre
kadar kuzeyinde yer alan, derin bir yarıntı olan Kereviz Dere’deki Müttefik
cephesinin sağ kanadının bir kısmından sorumluydular.
Bu Fransız, Cezayir ve Senegallilerden oluşan askerler Kuru
Fasulye ve böbrek diye adlandırdıkları Türk mevzilerini almak için
savaşmışlardı. Bu bölgede bulunan Fransızlar, Kerevizdere’deki Türk mevzilerini
alıp, Müttefik birliklerin Kirte (Alçıtepe) ’ye doğru ilerlemesini sağlamak
için yaptıkları taarruzlarda birçok zayiat verdiler. Kerevizdere’deki bu
mevzilere ‘Ölüm Çukuru’ adını vermişlerdi.
Bir Fransız tabip subayı Dr. Subin Fransızların “Ölüm Çukuru” dediği bu
bölge için şunları yazmıştı: “Her taraf yaralı dolu! Hücum ettikçe artan
ölüler karmakarışık yığınlar halinde yatıyorlar... Cesetler şişmiş ve
üniformaları üzerlerine sıkı sıkı yapışmış. Bu korkunç bir şeydi.”
Dr. Subin’nin savaş esnasında Eskihisarlıktepe’nin çok
yakınında Morto Limanı civarında pansuman yeri bulunuyordu. Bu Morto Limanı
sefer boyunca cephenin biraz gerisinde olsa da boğazın diğer tarafındaki
Kumkale’den yapılan Türk topçu ateşine açıktı. Morto Limanı, 8 Mayıs’ta
gerçekleşen İkinci Kirte Muharebesi’nde Anzak Kolordusu’ ndan askerler taarruza
kalkıştığında Fransızlar da Alçıtepe’ye ulaşmak için onlarla ilerlemeye
çalıştılar ancak sonunda yine Kerevizdere’deki Ölüm Çukuru’nda olduğu gibi çok
fazla kayıp verdiler. İstanbul rüyasının umudu Morto koy ve Limanı,“Umut
Limanı” olarak anılacaktı. Ama savaştan sonra tersi bir şekilde “Ölüm Limanı”
olarak anılmıştır.
Mezarlık, denizden yaklaşık 40 m. yükseklikte Morto koyuna
gören bir tepede ve Şehitler Abidesi’ne 1 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Mezarlığın iç
kısmında kimliği belli 3236 asker adına dikilen, üzerinde “Fransa için öldüler”
ibaresi yazılı 3236 haç bulunmaktadır.
Bu haçların baş kısımları Fransa’nın o günkü simgesi olan
zambak şeklinde yapılmıştır. Bu haçların bittiği noktada kimliği tespit
edilemeyen 12000 Fransız askerinin kemiklerinin bulunduğu dört adet toplu mezar
ve bu toplu mezarların ortasında ise beyaz bir kule bulunmaktadır. Ayrıca
mezarlığın anıt kısmında kimliği bilinen 48 ve kimliği belirlenemeyen 2 Fransız
subayı için dikili olan özel anıt taşlar bulunmaktadır.
Anıtın güney yüzünde “Fransa’dan Çocuklarına, 1915” yazılıyken mezarlığın
giriş duvarında kabartma biçiminde “Ölümsüz Galya’yı Kutsama” yazısı ve
Fransa’nın vatan şairi olarak bilinen Victor Hugo’nun “Zafer” adlı
şiirinden dizeler bulunmaktadır.
29- KİRTE DERESİ
Vadi halindeki dere yatağında 1. 2. ve 3. Kirte muharebeleri
yapılmıştır.
Birinci Kirte
Muharebesi (28 Nisan 1915)
Birinci Kirte Muharebesi, Çanakkale Savaşı sırasında
Seddülbahir Cephesi’nde İngiliz-Fransız kuvvetleriyle Osmanlı tarafı arasıda
gerçekleşen 28 Nisan 1915 tarihli muharebedir.
Seddülbahir çıkarmalarında 29. İngiliz Tümeni çok kayıp
vermiş, 3 tugay ve 9 tabur komutanı muharebe dışı kalmıştı. 28 Nisan1915’e
kadar bu cepheye düşman kuvvetleri sadece 3 Fransız piyade taburu ile 20 top
bataryası çıkarılabilmişti.
Donanmanın desteğinde 29. İngiliz Tümen komutanı takviye
İngiliz ve Fransız birliklerinin taarruzu başladı. Öğleye kadar iyi giden
düşman ilerlemesi yavaşlamıştı. Aksine Türk direnişi ise artmıştı ve süngü
taarruzuna kalkıp karşı taarruzlarla düşman kuvvetlerini geri çekilmek zorunda
bırakmışlardı. Böylece birinci Kirte muharebesi 18.00 da bitmişti. İngiliz ve
Fransızlardan 3000 kişi öldürülürken, 2378 Osmanlı askeri şehit olmuştu.
İkinci Kirte
Muharebesi (6 – 8 Mayıs 1915)
General Hamilton yapılan taarruzlarda Türklerin yorgun
düştüklerini tahmin ederek takviye almalarına fırsat vermeden Kirte Köyü ve
Alçıtepe’ yi zapt etmek için İngiliz ve Fransız birliklerini takviye ederek 6
Mayıs’ta taarruza geçirdi. Türklerin 15000 kişilik kuvvetlerine karşılık
düşmanın 25000 kişilik İngiliz- Fransız ortak kuvveti bulunuyordu. Yer
mevzilere girip başarı elde etseler de yine geri püskürtüldüler. İkinci Kirte
Muharebesi’nde üç günlük toplam kaybımız 2000 kişiye yakındı. İngiliz ve
Fransız kuvvetleri ise 6500 kişi kaybetmişti.
Üçüncü Kirte
Muharebesi (4 – 6 Haziran 1915)
Arıburnu cephesinde Türk Kuzey Grup Komutanlığı’nın 19
Mayıs’ta başlattığı taarruz başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Türk birlikleri çok
ağır kayıplar vermişti. Başkomutan General Hamilton Seddülbahir cephesinde şansını
bir kere deneyip üçüncü kez Kirte Köyünü ele geçirerek Yassıtepe ve Alçıtepe’ye
ilerlemek istedi. Fransız kolordusunun mevcudu 30000, İngiliz kolordusunun ise
31000 idi. Denizden ve karadan 4 Haziran 1915 sabahı başlayan ateş desteğiyle
öğleye doğru savaş piyade taarruzu başladı. Tek kazancı 1.5 km lik bir cephede 200-450 metre derinlikteki
bir araziyi ele geçirmiş olan Fransız kolordusu taarruzu, 12.Tümen’in karşı
savunmasıyla durdurulmuştu. 5 Haziran günü bulundukları siperleri güçlendirme
ve muharebe sahasını temizlemekle geçirmişti. Türk birlikleri ise 6 Haziran
taarruzunun hazırlıklarını yaparak 9. Tümen gece taarruza başlayıp kaybedilen
siperleri geri almıştı. 12i tümen ise elindeki siperleri korumuştu. Üçüncü
Kirte Muharebesi sonucunda kaybımız 65 subay ve 4952 er idi.
12 Mayıs 1915 gecesi Muavenet-i Milliye torpidomuz Türk
hatlarına ağır kayıplar verdiren Goliath zırhlısına Morto Koyun’da isabet
ettirdiği üç torpido ile batırdı. Çanakkale bölgesine gelmesi beklenen U–21
Alman denizaltısı; 25 ve 27 Mayıs’ta Gelibolu yarımadası önlerinde dolaşan
Triumph ve Majestic zırhlılarını batırdı. Böylece Türk hatları biraz daha
rahatlamış oldu. (canakkalekutup.gov.tr)
30- SEDDÜLBAHİR KÖYÜ
Ve artık Seddülbahir Köyüne geliyoruz. 1657’de Seddülbahir
Kalesi inşasına başlayıp, 1659’da tamamlayan Seddülbahir Kalesinin ustaları ve
kale dizdarları eş ve çocuklarını da getirmek suretiyle ilk köyü kurmuşlar.
1914’de 200 hane olan Seddülbahir 3 Kasım 1914 bombardımanından sonra boşaltılır.
Gidenler bir daha geriye gelmezler.
Sonradan 1934 ve 1938 ‘lerde Romanya ve Bulgaristan
göçmenleri yerleştirilmiştir. Şimdi Turizm yönünden önemli bir köyümüzdür. Eski
cami ve minare hatıradır.
31- 1915 SAVAŞ MUHAREBE
MÜZESİ
Seddülbahir köyüne girdikten sonra yanılmıyorsam köy
merkezinin güneyine doğru biraz yürüdükten sonra müzeyi görüyoruz. Müze özel
bir ev olan yerel tarih araştırmacısı Ahmet Uslu'nun 25 yıl boyunca malzeme
toplayarak kurduğu 1915 Çanakkale Seddülbahir Müzesi'nde yeni oluşturulan
bölmelerle birlikte ziyaretçilerin, cephe gerisindekileri görüntülü olarak hafızalarda
birebir yaşayabileceğini müze önünde sohbet ettiğimiz ziyaretçilerden
öğreniyoruz. İlk gidişimizde müzeye uğramamıştık. İkincisinde ise ekip olarak
girmeme kararı aldığımız için içersini gezemedik.
Müze sahibi Ahmet Uslu, 10 bini aşkın savaş malzemesinin
yanı sıra 1915 de cephe gerisinde yaşananları da sergilemek için yaptığı
müzesinin ilave odalarda sergiliyormuş. Mankenler kullanarak, cephe gerisinde
yaşananları ziyaretçilere sunmuş. Çeşitli yerlere gezici sergiler bile
açıyormuş. İnşallah bir daha gidersek içini de gezme fırsatımız olur.
32- SEDDÜLBAHİR CEPHESİ
YERLEŞİMİ
Seddülbahir kalesinden önce cephe Osmanlı ordusunun
yerleşimi ile ilgili vermek istiyorum. Rehberimizin anlattığı notlarıma göre;
5.ordu komutanı Limon Sanders bizim savunmamızın yönünü değiştirdi. Morto koyu
ve Anafartalar koylarındaki 40 bin kişilik orduyu 7 km geri çekerek buralara
küçük birlikler yerleştirdi. Söylediğine göre bu bir hata imiş ve düşmanın
çıkarmayı kolay yapmasını sağlamaya çalışmıştı. Böylece bir günde bitecek
savaşın 8 ay sürmesine sebep olmuştur.
Wikipedia.org sitesindeki bilgiye göre ise; Çanakkale Savaşı'nın
bir parçası olan Seddülbahir Çıkarması, 25 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir
bölgesine beş ayrı noktadan yapılmıştır. Her iki tarafın da ağır kayıpları ile
sonuçlanan saldırılar yapılmıştır. Sonuç olarak Haziran ayının sonlarında
Osmanlı güçleri ilerlemeyi durdurmuş ve çıkarma başarısız olmuştur, daha sonra
bu bölgede savaşın sonuna kadar kısıtlı ve etkisiz siper çatışmaları devam
etmiştir.
General Hamilton ve Müttefik yüksek komutanlığı çıkarmayı, yarımadanın güney
ucunda yapmayı kararlaştırmıştır. Ancak 75 bin kişilik bu kuvvetin Seddülbahir
Cephesi'ndeki dar kumsallara çıkartılma olanağı yoktu. Bu yüzden Anzak
Kolordusu için başka bir çıkarma sahası belirlenmişti. Bu saha, Kabatepe ile
Arıburnu arasındaki sahildir. Dolayısıyla Seddülbahir Cephesi'ne çıkartılan
kuvvetler, General Hamilton emrindeki Anzak Kolordusu dışındaki unsurlardı.Gelibolu Yarımadası ve Çanakkale Boğazı’nın Anadolu yakasının savunmasından sorumlu 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman Von Sanders, emrindeki kolordulardan 3. Kolordu’yu Gelibolu Yarımadası’nda, 15. Kolordu’yu ise Çanakkale Boğazı’nın Anadolu yakasında tertiplenmiştir. 3. Kolordu’nun 5. ve 7. Tümenleri Saros Körfezi kıyılarında, (yarımadanın en dar kesiminde) 9. Tümen’ini ise Gelibolu Yarımadası’nın en güney bölgesinde konuşlandırmıştı. 5. Ordu ihtiyatındaki 19. Tümen ise Gelibolu Yarımadasının orta kesiminde tutulmaktadır.
28- İLK ŞEHİTLER ANITI
Tekrar köy merkezine gelip batıya bakan alt kısmına devam
eden yoldan yürüdüğümüzde ilk şehitler anıtına ve Seddülbahir kalesinin olduğu
yere varıyoruz.
03 Kasım 1914’te müttefik donanmanın yaptığı bombardımanda
kale cephaneliğine isabet eden bir mermi, cephaneliği infilak ettirmiş, 5 subay
ve 81 erimiz parçalanarak şehit olmuşlardır. Anıt 1986 yılında yapılmıştır.04
Mart 1915’te buraya çıkarma yapan sabotajcı İngiliz deniz komandolarına karşı
savaşan 27. Alay 3. Tabur 10. Bölük erlerinden Bigalı Mehmet Çavuş, tüfeğinin
ateşleme mekanizması bozulunca, siper küreği ile düşman üzerine saldırarak ağır
yaralanmıştır.
29- SEDDÜLBAHİR KALESİ
Ziyarete kapalı olan Seddülbahir kalesi yanlış hatırlamıyorsam
ilk şehitler anıtının hemen alt tarafındaydı. Kalenin hemen yakınındaki ilk
şehitler abidesini ziyaret ettikten sonra, kaleye de gitmek istedik. Ziyarete
kapalı olduğu için yakından görme imkânı bulamadık.
Çanakkale Savaşları sırasında bu kaleye 2 adet 28, 4 adet
8.8 cm’lik olmak üzere toplam 10 top yerleştirilmiştir. Çanakkale Savaşlarının
ilk şehitleri, müttefik donanmanın saldırısı sırasında 03.Kasım.1914 de
verilmiştir. Başta kale komutanı Şevki Bey olmak üzere 5 subay ve 81 er ve
erbaştan oluşan askerimiz cephaneliğin patlamasıyla şehit olmuşlardır.
Venediklilerin 1656’da Kuzey Ege adalarını işgal etmeleri
üzerine padişah IV. Mehmet zamanında Avrupa yakasında Seddülbahir Kalesi, Anadolu
yakasında Kumkale Kalesinin yapımına 1657 yılında başlanıp,1659 yılında
tamamlanmıştır. Her iki kalenin tüm inşa masrafları Padişah IV. Mehmet’in
annesi “Valide Turhan Sultan” tarafından karşılanmıştır. Köprülü Mehmet
Paşa’nın Sadrazamlığı sırasında Mimar Mustafa Ağa ve Frenk Ahmet Paşa eliyle
inşa edilmiştir.
Köyden birisinin çektiği resimleri birleştirerek sizlere
kale içinden bir şeyler göstermeye çalıştım.
Ertuğrul koyu ve İngiliz anıtının da görüntülendiği bu
üstteki resimde Seddülbahir Kalesinin karşıdan görünüşü yer almaktadır.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
0 Yorumlar