Özlüyorum bir şeyleri ve özledikçe kaybediyorum elimdekileri ve özlemekten başka da bir şey gelmiyor elimden ki; özlerken özlemekten yoruluyorum. Hiçbir yürek özlemi taşıyacak kadar güçlü değildir ki; hiçbir dil özlemi taşıyacak kadar güçlü değildir ki; insan bu yüzden özlediğini özledikçe sessizleşir. Hiçbir toplum güzellikleri kaybettikçe sağlıklı ve umutla bakılacak bir gelecek bulamaz ki; dahası elindeki sahip olduğunu koruma şansı bulamaz.
Onun için insanın kazandığı paraya gıpta ve
takdirle bakarken, paranın kazandığı insanlardan hep korkmuşumdur.
Korkulmalıdır da gerçekten. İnsan gerçekten insan olup, insanca ve
ahlaki davranışlar sergiledikçe ve insanlığına sahip çıktıkça yokluklar
içinde kıvranıp açlık ve sefalet çekse de parayı helal yoldan
kazanabildiği sürece kullanır. Ancak para insanı kazanmaya başladığı
zaman o insanda ne helal kalır, ne hak hukuk kalır. Parayı görünce onu
elde etmek için önünde eğilmeler, ters takla atmalar başlar. İnsanlık
insanlığını kaybeder, ahlakı dersen bulamazsın elinle gökyüzüne ersen.
Özlenen ve bizden beklenen ahlaki davranışları
göstererek melekler derecesine yükselme imkânı bulabilecekken ve
Allah’ın izniyle dağlar önümüzde eğilebilecekken, kayalara yalvarmak
niye? Toz toprak peşinde koşmak niye. Öne iyilerini koyup arkasına
genellikle çürüklerinin yerleştirilmiş olarak hazırlanan pazar tezgâhı
gibi ikiyüzlü olmak niye. Görünüşü baya bir adam olup ciğeri beş para
etmez olmak niye?
"İnsan vardır fark edilmez süsünden
Kimi faksızdır koyun sürüsünden
Her gördüğüne insan diye kapılma
Hemen anlaşılmaz görüntüsünden" alıntı
Kimi faksızdır koyun sürüsünden
Her gördüğüne insan diye kapılma
Hemen anlaşılmaz görüntüsünden" alıntı
Hakikatin adamı olmayı bırakıp, günün adamı olmaya
çalışır insanlar. Bilmezler ki; gün değişir ama hakikat değişmez.
Hakikat ise gideceğin yeri bilmek, istikameti Allah’ın rızasına çevirip
cennete yolculuk etmektir. Gideceğin yeri bilmedikten sonra, rüzgâr
dostun olsa neye yarar. Savrulur kalırsın boşlukta. Düşersin rüzgâr
dinince, düşer kaybolursun kuşlukta. "Hızlı yaşa çabuk öl" deseler de
kanma sakın. Yaşamın da, ölümün de hayırlısını istemek lazım.
Lakin yaşamın ve ölümün hayırlısını isterken
sabırlı olmak lazım, paranın kazandığı insan olmayı değil, insanın
kazanacağı parayı bulmaya çalışmak lazım. Daha geniş kapsamda şöyle de
diyebiliriz; dünyanın kazandığı insan olmayıp, dünyanın yanında
ahiretini de kazanan insan olmak lazım. Üç günlük, üç aylık, üç yıllık,
velev ki üç asırlık olsun; mutlaka sonu gelip ömür bitince ebedi âleme
yolculuğun başlayacağını bilerek insanlığımızın ve yüce yaratıcının
bizden istediği dini inancımızın gerektirdiği güzel ahlakımızı
kaybetmemek lazımdır. Onun içinde nefsimizin isteklerine karşı dur
demeyi bilecek derecede sabırlı olmak lazımdır.
Ey bende Müslüman’ım, bende Allah’ın kuluyum ve
bende Hz Muhammed’in ümmetiyim diyen sevgili kardeşim! Sen sabırlı ol,
bu devran dönecektir. Sana yapılan bütün haksızlıkları Mevla’m er ya da
geç görecektir. Bu gün bizleri üzseler de, canımızı yakıp dünyamızı
karartsalar da, herkesin yaptığının hesabı mutlak sorularak ve adaletle
hak ettiklerinin bir tamam verilmesi için sıra onlara da gelecektir…
Sabredebilirsen eğer kötülüğe, sabredebilirsen eğer
sana yapılan haksızlıklara, onlar kaybederken sen kazanmış olacaksın.
Onlar sana kötülük ve haksızlık ettiğinde sen bu davranışlardan
hoşlanmadığını belli edip, sadece kanun önünde hak arayıp, bulamayınca
hesabını ve cezasını vermeye kalkmayıp sabrederek sen kazanırken,
aslında onlar kötülüklerinde boğulup günahlarını çoğaltarak kaybediyor.
Hatırlayalım Ebü Hüreyre (r.a) rivayeti olan ve
peygamberimizin müflis kimdir sorusunu sorup sonra da bu konuda verdiği
cevabını: Rasülullah (s.a.s); "Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye
sordu. Ashap; "Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir"
dediler. Rasülullah (s.a.s) "Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü
namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnat
ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu
dövmüştür. Bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve
üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin
günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir" (Müslim, Birr 59, Tirmizî, Kıyamet 2) buyurdular.
Karşımızda o kadar çok maskeli insan var ki;
maskenin altındaki insan mı? Yoksa insan kılıklı şeytan mı bilemiyorsun.
Maskenin ardında ne var, kim var deyip onları tanımaya kalksak
gerçekten başaramayız ve maskelerin ardından çıkan insan kılıklı
şeytanları gördükçe hayretler içinde yorgun düşer kalırız. Söze geldi mi
mangalda kül bırakmayan, onlardan daha doğrusunu ve dürüstünü
bulamayacağını söyleyip, ne kadar kötülük varsa hemencecik
hallediverecek kadar maharetlidirler. Ancak ne hikmetse insanlar aman
bana bir zararı dokunmasın diye yanlarından geçerken besmele ile
geçerler.
Sen yine de insanların sözlerine ehemmiyet ver.
Zira ‘ağacın iyisi özünden, adamın iyisi sözünden belli olur’. Zaten
maskenin ardındakini de konuştuklarından ya da yaptıkları eylemlerden
tanıyıp ayırabilirsin. Şunu da hiçbir zaman unutmayalım ki; Kötülüğe
kötülük ve iyiliğe iyilik her kişinin, iyiliğe kötülük şer kişinin ve
kötülüğe iyilik er kişinin işidir.
Şayet dikkat edersen onlar senin yüzüne gülüp
ardından senin istemediklerini senin hakkında konuşurken günaha
girerlerken sen onların sevaplarını kazanıyorsun. O halde doğruları
yaptığından ve doğruları söylediğinden eminsen, beni kötüleyip küçük
düşürüyorlar diye üzülme; detaylı ve gerçekçi düşünürsen aslında senin
kazandığını ve onların kaybettiğinin farkına varacaksın ve hakikati
göreceksin. Allah da er veya geç seni temize çıkaracaktır.
Ey mümin kardeşim! Kul hakkı alma üzerine sakın ha,
Allah yarına bırakır ama asla yanına bırakmaz. Öyle bir toplum olduk
ki; birbirimizi yargılamaktan sevmeye vakit bulamıyoruz.
Özü doğru olanın sözü de doğru olur. İnsanın
içindeki neyse dışına da o vurur. Her zaman gerçeği ve doğruyu savun!
Anlayan olmaz belki, lakin vicdanına ve yaratanına hesap vermekten
kurtulursun. Parayla ve malınla şerefini kazanma ki; paran ve malın
mülkün bittiğinde şerefin ve haysiyetin de bitmesin.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Çünkü
işlerine gelmez çoğu insanın doğrular. Öz amcaları ve akrabaları
peygamberimizi de kovdular. Ettikleri zulümler sonu hicret etmek zorunda
bıraktılar. Bunu aklından hiç çıkarmadan her yerde doğruyu yap ve
doğruyu söyle ki; ayağından aşağı çekenler olsa dahi, seni öz yurdundan
sürseler dahi güzelliklere yol alırsın.
"Yay gibi eğri olursan elde tutarlar
Ok gibi doğru olursan seni atarlar…
Yay gibi eğri olursan elde kalırsın
Ok gibi doğru olursan çok yol alırsın" Hz Mevlana
Ok gibi doğru olursan seni atarlar…
Yay gibi eğri olursan elde kalırsın
Ok gibi doğru olursan çok yol alırsın" Hz Mevlana
Son ve konuyu bağlayıcı bir söz olarak "Sevmediklerinize
sabretmedikçe; sevdiklerinize kavuşamazsınız." Hadisi şerifi
peygamberimizden gelsin. Dünya bir gündür o da bu gündür. Geçmiş
geçmişte kaldı. Gelecekse ya gelecek ya gelmeyecek.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
1 Yorumlar