Ülkemizde yıllardır bir örtünmeye karşı duruş, tesettüre karşı duruş ve
her dininin emri gereği örtünmek isteyeni düzene isyan olarak görüş ve
algılayış tezahür etmekteydi. Tesettür konusu yıllarca ülkemizde
tartışıldı. Zaman zaman da hala tartışılmaktadır.
Dine karşı olanlar tarafından laikliğe aykırı olduğu ileri sürüldü.
Dinde böyle bir şey olmadığı ve sadece vicdan meselesi olduğu savunuldu.
Kimileri sadece kişilerin tercihi olduğu ve istediği kıyafeti
giyebilmesi gerektiğini savundu. Bunun aksine Birazcık dini duyarlılığı
olanlar tarafından ise Allahın emri olduğu dile getirildi. En azından
insanlar bu emre uymasalar da, kendileri buna inanmasalar da diğer
kişilerin inanç ya da tercihi sebebiyle örtünmelerine saygı gösterilmesi
gerektiği dile getirildi.
Yani kısacası ülkemizde özgürlük var, benim bedenim istediğim gibi
açarım. İstediğim gibi yaşarım oldu. Bu rahatça söylenebilirken ve
yapılabilirken; benim tesettürüm olmadı. Bu benim hayatım rahatça
yaşamayı bırak, gizli gizli evlerde yaşanan dini hayatlar didiklendi.
Başı açık olanların diploma ve karnelerini de zaten yıllardır hep
birileri veriyordu. Onlar her türlü açıklık ve giyim tarzıyla derslere
girebiliyordu. Zaten dini hassasiyeti olanlara çok önemli olan
başörtüsü, diğerlerinin deyimiyle bir bez parçasıdır. Bir bez parçasıyla
yıkılacak zayıflıktaki yönetim, bizim ülkemize yaraşır bir yönetim
biçimi olamazdı. Bilemiyorum bir ilk oldu belki, geçen gün mezuniyet
töreninde başörtülü bir genç kızımızın diplomasını garnizon komutanı
verdi. Ne laiklik, ne de rejim elden gitmedi.
Gideceğine de hiç ama hiç bir zaman inanmadık. Şeytanca fikirlerle dini
hayatı engellemek isteyenlerin böyle söylem ve eylemlerle İslam dinini
yasaklamak çok işlerine geliyordu. Bunun içinde sanırım öncelikle İslami
yaşamı görüntüden kaldırmak gerekiyordu. Bunun da yolu, erkeklerde
sakal başta olmak üzere, tespih, takunya ve haccı hatırlatan hacı
takkesini, bayanlarda da başörtüsü başta olmak üzere diğer Allah’ın
emrine uygun olarak hazırlanıp giyilmiş tüm tesettür kıyafetlerini
yasaklamaktı.
Öncelikle tesettür ne demektir? Dinde böyle bir emir var mıdır?
Sorularına yanıt aramaya çalışalım. Tesettür: gizlemek, örtmek ve
saklamak manasındadır. Bunun günümüzde insan üzerindeki tarifi ise
insanın ( Kadın-Erkek ) başta avret mahalleri olmak üzere; inanç, ahlak,
örf, âdet, töre, iklim, sosyal statü, kişilik vb. özellikleri ile
vücudunun belli yerlerini başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde
örtmesidir.
Tesettür denince sadece başörtüsü ya da günümüzdeki moda deyimiyle
türban aklımıza gelmemelidir. Başörtüsüne; eşarp, turban, bez, çember,
yemeni, ne denirse densin. Yüz kısmı hariç başı ve baştaki saçları
örtmeye yarayan bu araçların hepsi tesettürün sadece bir parçasıdır.
Bunun yanında; etek, pantolon, gömlek, buluz, çorap vs. hepsi tesettürün
bütünün oluşturan birer parçasıdır. Hiç biri tek başına tesettür
değildir. Tesettürün kuranda da zikredilen ve başörtüsüyle bütünlük arz
eden çarşaf, ferace, manto gibi tamamen örtücü parçaları da vardır.
Kuran-ı kerim de: "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin
kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek dış elbiselerini giysinler. Bu,
onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok
bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Azhab Suresi 59. ayet) Birçok
mealde sokağa çıkarken dış elbiselerini diye belirtilmiş olan elbisenin,
ferace ve manto türü dış elbiseden bahsedilmiş olduğunu bilelim.
Yine Kuran-ı kerimde: "Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan
sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir.
Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır." (Nisa
Suresi 30.ayet)
"Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını
korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet
(yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar
salsınlar. Ziynetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut
kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından
yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut
kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip
oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da
henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan
başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye
ayaklarını yere vurmasınlar. Ey Mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki
kurtuluşa eresiniz!" (Nisa Suresi 31.ayet) Peygamberimiz bu ayeti tebliğ
ederken, görünen kısımların kadınlar için yüz ve el işaret ettiği
bilinmektedir. Gibi derken de ayakların kastedildiği anlaşılmaktadır.
Örtünme konusu elbette gereksiz bir konu ve durum değildir. Rabbim
yarattığı her canlıya gerektiği şekilde korunup örtünecek bir yapı
hazırlamıştır. Mesela hiçbir meyve kabuksuz değildir. Ama yine de eve
götürürken poşete koyulmasını ve hatta içinin göstermeyen poşete
koyulmasını tercih ederiz. Kasaptan et alsak güzelce sargıladıktan sonra
poşete koyulmasını isteriz. Allahın eşrefi mahlûkat olarak yarattığı
insan diğer çanlı cansız varlıklardan daha mı değersiz ki, açık saçık
dışarıda dolaşsın.
Tesettürün sadece kadınlar için olmadığını erkek ve kadının fiziki
yapılarının faklılık arz etse de; fiziki yapılarına, çalışma şartlarına
ve aile de üstlendikleri iş bölümüne uygun olarak tesettür vardır.
Erkeklerde Tesettür konusunda Ebu Davut’un; Amr bin Şuayb’in yanı sıra
dedesinden ve babasından rivayet ettiği "Erkeğin avret yeri göbeği ile
diz kapağı arasıdır. Göbeğinden aşağısı diz kapaklarına geçinceye kadar olan kısımdır." şu
hadisi ifade edebiliriz. Yine Ebu Sait el-Hudrî şöyle bir hadisi
nakletmiştir: “Erkeğin avreti göbeği ile diz kapağı arasıdır” (Ahmed b.
Hanbel, II, 187) Bir başka hadisi şerifte ise: "Sizden biriniz kölesini
veya işçisini evlendirince artık onun göbekle dizleri arasına bakmasın."
(Ebu Davut, Salât, 26, Libas, 34)
Elmalılı Hamdi Yazır (ö. 1358/1939) erkeğin avret mahalli ile ilgili olarak şöyle der:
"İnsanın avret mahalli, bilinen cinsel organdan ibaret değil, apış
arası denilen açıklık boyunca uzar ki, bunun azamisi topuklara kadar
varırsa da en yakın bilinen azı, diz üstü oturulduğunda belirleneceği
üzere göbek altından dizlere kadardır. Bunun için erkeklerde korunması
ve örtülmesi farz olan bir avret mahalli bu bilinen en az miktarıdır.
Fazlasını örtmek ise mustehabtır." (Elmalılı, a.g.e. VI, 12, 13)
Ayette açıkça zikredildiği için bu bağlamda kadının avret yerini tekrar
izah etmeyi bir kenara bırakarak tesettürün amacından bahsetmek
istiyorum. Tesettürde asıl amacın, içine gizlediği bedenin rahatlığı
olmakla beraber, toplum içinde insanları rahatsız etmemek ve karşılıklı
etkileşim sonucu rahatsız edilmemektir. Rahatsızlık denilince sergilenen
şehveti çağrıştıran giyim açıklığı sebebiyle nefsi istek ve arzuların
canlanması ve canlandırılması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu konuda aileden başlamak üzere yaşamımızdaki bütün yapılar bize
tavsiyeler sunmaktadır. Dünyaya geldiğimiz ailede bu esas üzerine
kurulmamış mıdır? Kuracağımız aileyi de bu esasa göre kurmayacak mıyız?
Dinimiz aile de bu gizliliği sağlamak için çocukların bile yedi yaşından
itibaren odalarının ayrılması ve belli saatler de izinsiz ebeveynlerin
odasına girişi ayetlerle yasaklanmıştır.
Kuran-ı Kerimde: "Ey mü'minler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve
cariyeleriniz) ve içinden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah
namazından önce, öğleyin (sıcak memleketler de öğlen uykusu için)
soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde)
sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem halde bulunacağınız üç
vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir
mahzur yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah
(c.c.) ayetleri size böyle açıklar. Allah, (her şeyi) bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir.” Nur Suresi 58.ayet
“Çocuklar ergenlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler izin
istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah, size ayetlerini
böyle açıklar. Allah (c.c.) âlimdir, hâkimdir." Nur Suresi 59. ayet
Hayat yolundaki yürüyüşümüzde tercihleri doğru yapabilmemiz için
karşımıza çıkana doğal ve doğru gözükmemiz gerekmektedir. Karşımıza
çıkanı da bu esasta görmemiz doğrudur. Toplumda kişiliğimizi,
kimliğimizi, şahsiyetimizi, onurumuzu korumamız da hem bedende ve hem de
içimizde tesettürlü olmamızla mümkündür. Unutulmamalıdır ki; benden bir
araçtır. Temelde dilimize, kulağımıza, gözümüze, kalbimize de tesettür
uygulamalıyız. Yaşadığımız dünyada bütün inançlar ve sosyal değerler
bunu böyle tarif etmektedir.
Dışarıda düzenli ve tertipli görünmek, güzel görünmek her nefsin
istediği ve yaşadığı doğrudur. Tesettür için başını kapatan, ancak
güzelleşmek için göğsünü açan veya vücut hatlarını açıkça ortaya koyan
elbise giyilmesi de yanlıştır. Öyle olunca dinimizce istenen örtünme ve
gizlenmesi gereken yerler tam anlamıyla gizlenememiş ve daha da cezp
eden bir hal almış olur.
Öyleyse örtünme konusunda Allah’ın müsaade ettiği sınırları zorlamadan
giyinerek giyimde tesettürün yanında, temel amaç ahlaki yaşamda
tesettürü başarmaktır. Giyimde tesettüre riayet ederek güzelleşmek
isterken, vücut hatlarını belli ederek dışarıdaki insanlarda cinsel
arzuları depreştirmemek gerektiği gibi, makyaj ve parfüm kullanarak ta
buna sebebiyet vermemeliyiz. Nisa suresinin 31. ayetindeki ‘Gizledikleri
ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. ’ uyarınsa rağmen
kendimizi inadına göstermek istercesine topuklu ayakkabıları yere vura
vura yürümemeliyiz. Giyimimiz tesettürlü olup, yaşantımız olmazsa o
tesettürün bize bir faydası olmayacaktır. Bu çerçevede insan olarak
değerlerimiz ne ise onu yaşamalıyız. İnandığımız farklı yaşamımız farklı
olursa o zaman mutsuz oluruz.
Yani güzelliğimizi sergilemek deyince; bedenimizin yapısı, onun ne
kadar çırılçıplak sergilendiği veya kaş ve gözlerimizin makyajla
güzelleşmesi değil, sahip olduğumuz bilgi, beceri, kabiliyet,
donanımımızla inancımızı yaşayarak, karşımızdakilere dini ve insani
güzelliğimizi sunabilmeliyiz. Makyaj günümüzde her insanın erkek-kadın
müracaat ettiği bir tercihtir. Bir erkek olarak peygamberimiz de
bedensel görünüş güzelliğine önem verirdi. Yanında sürekli ayna ve tarak
bulundururdu. Makyaj dışarıda yapılıp beden ve yüz güzelliği olarak
algılanabilir olsa da dış görünüşüyle bedenin tüm güzellik ve tertibini
kapsamalıdır. Esas itibariyle özellikle kadınlar tarafından eşler için
yapılmalıdır. Mahremiyeti olmalıdır. Namahrem olan insanların göreceği
durumlarda tesettürde olduğu gibi dikkat edilmelidir.
Çünkü haddi aşan makyaj diğer insanları rahatsız etmektedir. Güzellik
insanın ruhaniyetinde varsa yakışıyor. Bir kadının ve erkeğin eşine olan
güzelleşmesi eğer dışarıya da aynı oranda olursa o eş olma özelliği
zamanla akamete uğrar. Çünkü eşler hayatta birbirlerine karşı her şeyden
çok daha özel olmalıdır. Oysa günümüzde çoğu evli insanlar sokağa
çıkarken, süslenip bedensel görünüşlerine çeki düzen verirken, eve
gelince eşlerine karşı bu özeni yitirebilmektedirler. Eşlerin gözü
dışarıda olup, taleplerini ve isteklerini dışarıda aramaları ve günah
yollara tevessül etmemeleri için eşlerin birbirlerine karşı göz zevki,
gönül zevki ve beden zevki gibi meşru isteklerinde doyurucu
olmalıdırlar.
Tesettür konusunda kullanılmak deyimine değinecek olursak; böyle bir
tabiri şahsen ben kabul etmiyorum. İnsanların tercih ettiği giyimine
sahip çıkması, onları onurlu kılacaktır. Bu dini tercihleri
doğrultusunda olabileceği gibi kişisel tercihleri de olabilir. Bu konuda
kimse kimseyi kullanamaz bence. Bir kişiyi ne kadar örtün diye
zorlarsan zorla, içinde o inanç ve tesettürün gereğini idrak etmiyorsa
bunu tam anlamıyla başaramazsın. Bu sadece içki veya domuz eti gibi
haram olan bir yiyeceği birine silah zoruyla yedirmek gibi bir şey olur.
Bize göre kullanılma bahanesini ortaya atanların amacı; dinde örtünme
ve tesettür yok diyemeyenlerin kişiler dini inançlarını yaşamada
özgürdür düşüncesinden hareketle bunu savsaklama girişimidir.
Dinin değerleri ortadadır. Namaz, oruç, zekât, haç, haramlar ve
helaller bu gün açıkça ortadadır. Art niyetli olmayan ve okuryazar olan
herkes bu gün kuran ve sünnetin hangi konuda ne söylediğin öğrenebilir.
İsteyen nazmı kılar, isteyen orucu tutar. İsteyen benzer dini emir ve
yasaklara uyar. İstemeyen uymaz. Başını isteyen kapatır isteyen kapatmaz
buna kimsede bir şey demez sadece tavsiyede bulunur. Allahın dini
konulardaki emir ve yasakları konusunda bilgilendirip uyarır. Örtün veya
açıl diye baskı yapmak söz konusu değildir. Zaten baskıyla örtünse bile
oradan uzaklaşınca yine açacaktır.
Esas itibariyle tesettür aile hukukunu korumak, erkek ve kadının gayri
meşru ilişkiler yönüne saparak aile bütünlüğünün zedelenmemesinin
hedeflemiştir. Şöyle bir düşünecek olursak; hangimiz anne veya babasının
kim olduğunu bilemediği bir durumda olmak ister. Ya da en can alıcı
soru; kim eşinin beğendiğiyle birlikte olmasına rıza gösterir? Öyle bir
durumda aile saadeti diye bir şey kalır mı? Kim böyle bir ilişki sonucu
dünyaya gelecekken kürtajla öldürülmeyi ister? Ya da dünyaya daha yeni
gelmiş ve üç günlük bebekken cami avlusuna soğuk bir kış günü bırakılmak
ister? Sorular daha da çoğaltılabilir.
Yeni canlanmış bebekten tutunda en yaşlı kişiye varıncaya kadar herkes
bir daha fazla yaşamak ister. Çünkü dünya insana hep cazip gelmiştir.
Albenili ve cazibeli olarak, insanı aldatacak özellikte yaratılmıştır
ki; kimlerin aldanıp, kimlerin aldanmayacağı görülmek istenmiştir.
Herkes daha uzun ömre taliptir. Her nefis kolay kazanıp her türlü
nefsanî isteğini istediği gibi yaşamaya taliptir. Nefsin istekleri
doğrultusunda şekillenecek bir hayat ise bizim ahiret saadetini
kaybetmemize, aile huzurunu kaybetmemize, neslin bozulmasına ve dünyaya
yeni gelenlerin hayat haklarının ellerinden alınmasına ya da sokaklarda
çaresiz kalmalarına, dolayısıyla toplum olarak geleceğimizin huzurunun
ve mutluluğunun bozulmasına sebep olmaktadır.
Geleceğimizi de güzel kılmanın yoludur bizim mutluluğumuz ve aile huzur
ve hukukunu korumamıza bağlıdır. Mutluluk ise zinayı çağrıştıran giyim
tarzından uzak durup, Allah’ın emri gereği tesettürlü giyinmeye özen
gösterilmelidir. Tesettürlü giyim tarzımızın yanında kesinlikle yaşamsal
ve ruhsal olarak ta buna uygun bir hayat felsefesi doğrultusunda ahlaki
yaşamın tüm bireyler olarak topluma sunumundadır.
Sonuç olarak tesettürlü giyim elbette iki dünya huzurunu bulmamız için,
namaz kadar, oruç kadar, zekât kadar, vs önemlidir. Tesettürün
öncelikle elimizi, dilimizi, kulağımızı, gözümüzü ve kalbimizi
kötülüklerden uzak tutmayı başarabilmesidir.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
2 Yorumlar
Tesettürün önemi kişiden kişiye değişir elbet. Sen başını kapat demek de aç demek kadar tehlikeli, ona da dikkat etmek lazım.
Ve insanlar malesef ya zorla ya da tesettür modasına özentiden kapanıyorlar, sonra da o kimliğe yakışan tavırları sergileyemedikleri için toplumdan tepki topluyorlar. Başörtüsü karşıtlarına malzeme veriyorlar...