Banner

SUÇ DEĞİLMİŞ TECAVÜZ

Zina konusu Müslümanların kesinlikle uzak durması gereken ve  ona götüreceği için Allah’ın kesinlikle uzak durmamızı istediği bir konudur. Yani evlilik dışı her türlü şehvetli bakma, dokunma, namahrem olanların yanında dinimizin gösterilmesini yasak ettiği yerleri açıkta bırakmak haramdır.

Zina konusuyla ilgili Nur Suresinin 30 ve 31. ayetleri biz Müslümanları açık bir şekilde uyarmaktadır. Esas itibariyle bu sure, kesin olarak farz kılınan birtakım hükümleri ve bunların delillerini içinde bulunduran bir kısım açık ve belli ayetleri ihtiva etmektedir. Öyle ki bu sure İslâm medeniyetinin kadın erkek ilişkilerini,  aile hukukunu koruma amaçlı olarak nasıl davranmaları gerektiğini ortaya koymaktadır. Toplumdaki fertlerin zina konusundaki birbirlerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini ortaya koymaktadır. İnsanların evlilik ve kadın erkek hakları konusundaki vazifelerini gösteren temel çizgileri ortaya koymaktadır.  Çok açık bir şekilde önce namus, ırz ve aile hukuku meselelerinin korunması ve onlara hiçbir şekilde tecavüz yapılmaması gerektiği prensiplerini ortaya koymaktadır. Bu konulardaki emir ve yasaklarını bildirmektedir. Bunlara uymayanların maruz kalacakları azabı da önceden haber vermektedir.

Şimdi Nur Suresinin bu ayeti kerimelerini de kapsayan ayetlerinden bir demet sunmaya çalışalım. Söyleyeceklerimizi bu ayetleri ifade ettikten sonra söyleriz inşallah.

"Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir suredir. Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık ayetler indirdik."1.ayet

Nur suremizin üçüncü ayetinde ifade edildiği gibi; zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenemez; zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenebilir. Bu, müminlere haram kılınmıştır. İşte ayeti kerime: "Zina eden erkek ancak, zina eden veya Allah'a ortak koşan bir kadınla evlenir. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan bir erkek evlenir. Bu Mü’minler haram kılınmıştır."3.ayet

"Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir." 4.ayet

Bakın bir sonraki ayeti kerimede daha önce iffetli kadına zina iftirası attığı için pişmanlık duyup gerçeği açıklayarak, zina isnat ettikleri kişiyi temize çıkararak tövbe edenlerin Allahın bağışlayabileceği ifade ediliyor. "Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." 5.ayet

"Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı haliniz nice olurdu?" 10.ayet

"O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır." 11.ayet

Müslümanlar arasında hayâsızlığın ve ahlaki çöküntüyü arzu eden kişiler hakkında da yüce şöyle buyuruyor: "İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz." 19.ayet

"Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. "  21.ayet

"İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü'min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır."  23, 24. ayetler

"O gün Allah onlara kesinleşmiş cezalarını tastamam verecek ve onlar Allah'ın apaçık bir gerçek olduğunu bileceklerdir." 25.ayet

"Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktır. O temiz olanlar iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır." 26.ayet

Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır." 30.ayet

"Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynetlerini(görmemesi gereken yerleri) göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini; kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey Mü’minler! Hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz." 31.ayet

"Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir." 32.ayet
"Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden "mükâtebe" yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir." 33.ayet Fuhşa zorlamak ile ilgili bu ayetin altını çizip bırakıyoruz şimdilik. Bizi bu yazıyı yazmaya sevk eden bu ayeti kerimeyle ilgili konuyu sona saklıyoruz.

Nikâhlı eşlerin yanına çocuklarının dahi gireceği saatleri ve zamanları açık şekilde bildiren Kuranı kerim, bu konuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz buluğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, ayetlerini size işte böylece açıklar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. " 58. ayet

"Çocuklarınız erginlik çağına geldiklerinde, kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi (yanınıza girmek için) izin istesinler. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." 59.ayet

"Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların ziynetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."  60. ayet

*

Öncelikle Facebook sayfalarında Avukat Ömer K A V İ L İ imzasıyla dolaşan Türkiye’nin bir yerlerinde yaşanıp Yargıtay’ın 14. ceza dairesine kadar ulaşan olay hakkındaki bizimde okuma imkânı bulduğumuz yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yazıyı aynen paylaşmak yerine konu daha fazla uzamasın diye size özetleyeyim:

Her meslekten, her yaştan, az önce hepsi başı bağlı, şişman bir kadına bir miktar para ödediler ve kadın onlara tembih etmiş: "Kız 13 yaşında, bekâretini henüz kaybetmedi, kaybetmesi bizim başımızı belaya sokar, ona göre muamele edin." Her meslekten, her yaştan erkek kalabalığı bu sözler üstüne başını sallıyor. Onlar ne yapacaklarını bilirler. Onlar erkek! Teker teker, birbirlerinin sırasını gözeterek odaya giriyorlar. Ve odaya giren erkekler teker teker küçük kız çocuğuna, bekâreti zarar görmesin diye! Livata ediyor.

Bu çok günah ve zalim korku filminin gerçek erkek elemanları kimlerdir, ne iş yaparlar?
İşte yazarın elindeki vicdansızların, ırz düşmanlarının listesi: Yazıda isimler ve meslekleri var. Ama isim kullanmak suretiyle; gıybet ve dedikodu yapmamak için sadece mesleklerini yazmakla yetineceğim.
Yazının içeriğinden isimler atılmış olarak;

"Kızıltepe Kaymakamlık Yazı işleri Müdürü, ordudan irtica nedeniyle ihraç edilen yüzbaşı,
kamu dairesinde devlet memuru, 2 adet zabıta memuru, belediye memuru, Mardin Vakıflar Şube Müdürü, Ziraat Odası Başkanı, astsubay, ilköğretim okulu müdür yardımcısı, 2 adet veznedar, Orman İşletme Müdürlüğü şefi, veznedar,  işyeri sahibi, serbest meslek, TEDAŞ işçisi, üniversite öğrencisi, muhtar, serbest meslek ve mesleğini söylemeyen 9 kişi daha var." bu suçu işlediği için mahkemeye sevk edilen kişilerin listesidir.

Mardin de meydana gelen bu olaydan sonra, doktorlar küçük kız oturabilsin diye tam dört ameliyat yapmak zorunda kalıyorlar. Mardinli küçük kızın hikâyesini daha sonraları öğrenen yazar, en çok bir ifadede donup kalıyor:

"Yukarıdaki adları ve meslekleri belli erkeklerden biri, kelli felli bir işyeri sahibi, işini bitirdikten sonra kıza şöyle sesleniyor:

- Kızım, kusura bakma şeytana uydum; benim de senin kadar bir kızım var. Ramazanda bana gel de karnını doyurayım."

Ramazanda bir kap yemek, cuma namazında bir rekat namaz ve işi şeytana havale ederek, hiç bir şey olmamış gibi evlerine, işyerlerine ve kahvelerine dönecekler! Öyle ki memurların haklarında işlem yapılmayacak, şube müdürleri, oda başkanları, zabıta memurları Mardin'in sokaklarında başları dik dolaşacaklar! Çünkü bu ülke de bir tek onlar erkek. Onlara kimse bir şey yapamaz. Çünkü haber kanallarından takip ettiğimiz gibi; Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 13 yaşında 26 erkeğe satılan küçük kızın, bu kişilerle kendi rızasıyla birlikte olduğu yorumu, anlı şanlı Yargıtay'ın 14. Ceza Dairesi'nde onay gördü.

"Ey ağır ceza mahkemesi hâkimleri, Yargıtay üyeleri, bu verdiğiniz kararla siz de bu korku filminin ana kahramanlarının yanında yer aldınız. Kanunlar böyle diye kestirip attınız.
Küçücük bir kız çocuğunu savunamayan hukuk ve sizlerin bunun arkasına sığınmanız, bu korku filminin en utanç verici bölümü oynadınız. Kendi kızınızın, kız kardeşinizin, yeğeninizin, vs yakınlarınızın başına böyle bir
hal gelse yine bu kararı mı verirdiniz.

Hukuk, yazılı kanunların, insan haklarına uygun uygulanmasından başka nedir ki? Hukuk fakültelerinin birinci dersinde bu öğretilir."

*
Sona sakladığımızı ifade ettiğimiz ayeti kerimeyi tekrar ifade ederek sözün özüne gelelim.
"Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden "Mükatebe" yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla "Mükatebe" yapın. Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir." 33.ayet

Öncelikle mükatebe ne demektir onu açıklayalım: Mükatebe; köle veya cariye ile efendisi arasında yapılan bir akit(sözleşme) olup, bu sözleşmede köle veya cariye, belli bir bedel ödediği takdirde efendisinden, kendisine hürriyetini vermesini ister veya aynı teklifi efendisi ona yapar. Üzerinde anlaşmaya varılan bu bedel hazır ise köle bu bedeli hemen ödemek, değilse, efendisinin kendisine tanıdığı bir süre içinde temin ettikten sonra ödemek şartıyla hürriyetine kavuşur.

En başındaki ayetlerde ifade ettiğimiz ayetlerde evlilik dışı her türlü ilişkiyi yasaklamaktadır. Hatta ona yaklaştıran şehvetli bakışları ve o bakışları çağıracak şekilde giyinmeyi yasaklamakta ve giyinmenin şeklini de açıklamaktadır. Dinimize göre büyük günahlardan olan evlilik dışı ilişki olan zinanın yanı sıra, hem Lut kavminin helak olmasına sebep olan livata, hem de zorla tecavüz var bu olayda. Ama sorsan adamlar tertemiz ve günahsızdırlar kesin onlara göre. Zaten Yargıtay da adamları suçsuz bulmuş ve affetmiş değil mi?
Kadına arka organdan temas ne şekilde olursa olsun kesinlikle haramdır. Şayet kadın bu işe razı olacak olursa, o da büyük günaha ortak olur. Eşler arası bile olsa anal ilişki livata olarak adlandırılmış olup, yasaklanmıştır. "Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!" (Bakara Suresi 2/223)

Cinsel ilişki çocuğun çıktığı yerden olmak şartıyla ister kadının yüzü size dönük olsun, isterse arkası, Cenabı Hak (C.C.) helal olan yere ekin tarlası diyor. Yani çocuk doğurma yeri olan yer, bunun dışında herhangi bir yerden varmak haramdır. Hadis-i şeriflerde buyruluyor ki: "Allah, Hakkı açıklamaktan hayâ etmez. Kadınlara arkalarından (cinsi sapıklıkla) yaklaşmayınız." (Mişkat, s. 276) "Bir adama veya kadına arkasından yaklaşan adama Allah (rahmet nazarı ile) bakmaz. (Mişkat, s. 276). "Kadına arka tarafından varan (yaklaşan) kimse mel'undur." (et-Tac c. 2, s. 281)

Bu ayet ve hadisler ışığında, sözlerimizi ifade ettikten sonra bu işi yapanlara şu soruyu sorarak yazımıza noktayı koyalım. Siz ey günahtan korkmaz insanlar! Hem evlilik dışı zina, hem bekâret sorunu yüzünden ya da bu günahı işlemek daha çok nefsinize hoş geldiği için livata, Hem de Allah’ın ırz ve namusu birinci derece korunması gerekenler arasında saydığı halde zorla tecavüz ederek birçok suçu birlikte işleyerek günaha giriyorsunuz. Sizde hiç mi Allah korkusu yok? Sahi sizde zerre kadar vicdan var mı? Eşleriniz sizi bu şekilde aldatsa ne yaparsınız? Hele ki biri ona zorla tecavüz etse ne yaparsınız? Hele ki bu tecavüz dübüründen olsa ne yaparsınız?

Eminim tecavüz edenin parası varmış, zorla eline teslim edilen başı kapalı ve belki de en çok vergi ödeyen kadın satmış ne yapalım dersiniz değil mi? Sizleri Allaha havale ediyoruz. Hâkimler savcılar vermese de Allah müstehakınızı versin diyoruz. Sözü burada kesiyoruz.

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Yorum Gönder

0 Yorumlar