Banner

Amcası bozuk çıktı!

Daha 14 yaşındaydı. İlköğretim okulu sekizinci sınıf öğrencisiydi. Hani bizim anladığımız şekliye ortaokul üçüncü sınıfa gidiyordu. Hayalleri, umutları, beyaz atlı prensi, yapmak istediği meslekler, belki çocukları, torunları… Kader, Zonguldak’ın Devrek ilçesinde okuluna gidip gelirken muhtemelen bu tür hayallere de dalardı. Daha gencecikti… Simsiyah saçları vardı, simsiyah gözleriyle uyumlu… Annesi özenle taramış, omuzlarından aşağıya sarkan yerlerini de eliyle tutarak taramıştı. Gamzesi, gülmesini daha bir güzel yapıyordu. Çocuktu daha, çocukça gülümsemesi, çocukça heyecanı vardı. 14 yaşındaydı, bazı bölgelerde kendi yaşıtlarının “çocuk gelin” olduğunu duymuştu elbet. Ama o, zamanı geldiğinde beyaz gelinliğiyle beyaz atlı prensesine kavuşacaktı… Belki doktor hanım olarak evlenecek, belki mühendis olup sonra evliliği düşünecekti. Belki de avukat olurdu ya da çok daha başka bir şey… Ama Kaderin, kaderi karşısına babasından daha yaşlı birisini çıkardı… “Amca” diyordu, “Metin amca” diye belki de güveniyordu… “Amcaların bozuk çıkacağının” farkında bile değildi. Bozuk çıkan anneler, babalar, kardeşler, evlatların olduğu bir dünyada yaşadığımızı unutuyordu. İğrenç emelleri olan “amcaların” kızlara kötü şeyler yaptığını üçüncü sayfa haberlerine baktıysa görmüştü. Metin amcası onu seviyordu… Aslında sevdiği Kader değildi… Her sapkın gibi onun “suskunluğunu” seviyordu, gençliğine âşıktı, bedenine susamıştı. Evliydi de… Belki çok “candan” yaklaşmış, belki “baba sevgisi”ni onda tatmış, belki de çok farklı bir durum söz konusuydu ya da hiçbir şey yoktu ama o öyle sanıyordu. Ya da ne olduğunu bile bilmediği duygularının esiri olmuş, esiri edilmişti… Kim bilebilir ki… Ondan kötülük geleceğini bile ummazdı… Okuldayken, cep telefonuna gelen mesajın “ölüm mesajı” olduğunu nereden bilecekti… Amcası çağırıyordu, öyleyse hemen koşmalıydı, hemen ölüme gitmeliydi, hemen kurşunun hedefine yerleşmeliydi… Teneffüste amcasına koştu, belki önemli bir şey söyleyecekti… Konuşma olmadı, sessizliği bozan kurşunların hedefi oldu. Cansız bedeni asfaltla buluştu ve amcasının kurşunuyla yere yığıldı. *** İnşaat işçisiydi… Akşama kadar zor işler yapıyordu. 56 yaşındaydı saçlarına düşen ak, yüzündeki derin kırışıklıklar çektiği sıkıntıların da habercisiydi. Zor şartlarda çalışıyor, zor kazanıyor, zor geçiniyordu… Evliydi, evine ekmek götürmek için sabahın ilk ışıklarıyla inşaata gidiyor, akşamın bir vaktinde dönüyordu. Ama dönüşleri hep eve değildi… Torunu yaşındaki bir kızı ağına düşürme peşindeydi. İğrenç arzularını yıllarca saklamıştı benliğinde. Sahiplenmişti de, “onundu” ve başkasının olamazdı. Kader’i okul arkadaşlarıyla “yakın” görünce dayanamadı, kıskançlık damarı kabardı. “Erkeklerle görünce dayanamadım” dedi, kendisini de erkek sanıyordu. Oysa erkeklik, fiziksel bir şeyden çok daha öteydi, adam olmakla da alakalıydı. Çünkü kadın-erkek olmak, tek başına bir şey ifade etmiyordu… Saplantısı onu katil yaptı… Hem de “sevdiği” kızı hiç acımadan öldürdü. Belki de “yapma Metin amca” diye cılız bir ses de çıkmıştır ama amcası dinlememiş… *** Zonguldak’ın Devrek ilçesinde çok acı bir olay yaşandı. Henüz 14 yaşında olan Kader Demiroğlu, “amca” dediği Metin Abacı tarafından öldürüldü. O yaştaki bir kızın “aşk” hayatı, dizilerden araklamadan başka bir şey değildir. Yozlaşmanın acı bir örneğiyle karşı karşıyayız. Yaşına, saçlarına düşen aka, yüzündeki çizgilere, bedenine ve yaşamına aldırmadan, gencecik bir kızı “sahiplenme” saplantısı, acı bir tabloyu bizlere gösterdi. Kızlar, kız gibi yaşamalı, 56 yaşındaki kişiyse adam gibi… İnsanları adam sınıfına koyansa, ahlaktır. Ahlakı kaybedersek, 14 yaşındaki kıza pompalı tüfeği doğrultup, ateş edecek hale gelebiliriz… Twitimden seçmeler Tam bir haftadır, ofisimin hemen bitişiğinde süren tadilatla mutlu olmaya çalışıyorum. Balyoz sesine ritim tutan matkap, çekiç, testere ve çivi. Gel de çalış, gel de yaz! www.twitter.com/naifkarabatak

Yorum Gönder

1 Yorumlar

diyecek sözler bitti başka şeyler geremeye başladı artık diyorum.. hani bu tip adamlara özel bir uyguylama..