Bak canım, o öyle olmaz... - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

4 Mart 2012 Pazar

Bak canım, o öyle olmaz...

Sen benim yerimde olsan sana ne derdin şimdi? Salak der miydin? Ya da ne bileyim, gerizekalı falan?

Veya olayı abartıp "Senin yapacağın işe s**ayım, amacın ne lan senin? Aptal mısın sen? Derdin ne senin, derdin? Ne istiyorsun lan, kendine bunları yaşamayı mı layık görüyorsun?!!" diye peşpeşe sıralar mıydın ağzına geleni?

Ağzını bozardın belki. Tekmeyi ağzının ortasına indirdin miydi bozulurdu mesela ağzın. Dikişlerin atar, tellerin yamulurdu. Kendi dişlerini yuttururdun belki de kendine. Midene otururdun.

Her neyse. Yaşamak öyle sandığın gibi değil işte tatlışım. Yeşilçam filmi çekmiyoruz. Çekseydik değişik bir hayatımız olabilirdi ama yok, çekmiyoruz. Çekseydik sen şehir hayatına adapte olmakta zorlanmış ve sosyete eğlencelerinde ilaçlı viskinin etkisiyle aptal saptal danslar ediyor olabilirdindi.

Sana baktığımızda kafanın etrafında altı tane daha sen görür idük, ki kafaların kafanın etrafında dönerdi. Bakma sen internette bulduğum görselde sadece 3 tane kafa olduğuna. Attın mıydı ilacı viskinin koynuna, bak nasıl geliyorlar altışar altışar... Gömleğinin yakası ceketinin üstünden omuzlarına köprülenen sakallı adamlar esrar içerlerken senin g*tünü izlerlerdiler hep. Ama dedim ya, yeşilçam filmi çekmiyoruz balım. Çeksek, çok başka olurdu.

Süleyman peygamber kuşların dillerini bilirmiş, öyle derler. Aracı olurmuş insanlarla kuşlar arasında, değişik adammış. Şimdi olsa yeteneksizsiniz türkiye'de üç evet alır. Acun "Yok artık!" diye bağırır. Ama şimdi değil işte, çok evveldenmişti. Artık kuşlarla konuşmaya da gerek yok zaten. Küsler zaten bize, konuşmazlar. Çok kırdık biz kuşları, çok incittik. Annemizi üzmediğimiz kadar çok üzdük belki de. O yüzden kuşlarla konuşulmaz. Kuşlarla konuşanlara deli derler. Eğer o deli ikna edici biriyse, peygamber de diyebilirler. Toplumuna göre değişir tabi bu.


Şirazem kaydı. Yapraklarım dökülüyor. Hayır, mevsimden değil. Anneme de sordum, kitapların yaprakları sonbahar geldi diye dökülmezmiş. Bi de atletimi içime sokmalıymışım, sırtımı üşütecekmişim; öyle dedi.


baykusedebiyati.blogspot.com

1 yorum:

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar