Tenten'in Maceraları |
Yönetmen koltuğunda Steven Spielberg’ün oturduğunu öğrenen sinemaseverlerin kaçırmayacağını umduğum Tenten’in Maceraları’nı sonunda izleyebildim. Kasım 2011’de Türkiye’de gösterime giren 107 dakikalık macera /animasyon /aksiyon türündeki Yeni Zelenda ve ABD yapımının senaryosunu Steven Moffat, Edgar Wright ve Joe Carnish, Herge’nin “The Adventures of Tintin”inden kaleme alıyorlar. Jamie Bell, Andy Serkis ve Daniel Craig’in baş rollerini paylaştığı 3D teknolojili filmin bütçesi 135 milyon $ iken hasılatı da 374 milyon $’a ulaşmıştır. Gerçi bu hasılat çok da şaşırtıcı değil. Sonuçta Tenten adı bile merak uyandırıyor. Spielberg ile de birleşince kaçınılmaz oluyor.
Merakı ile meşhur genç muhabir Tenten, maket bir gemi keşfeder lakin bu sadece maket değildir. Arkasında yüz yıllık bir sır taşımaktadır. Bu sırrı çözme derdine düşerken fark etmeden İvan İvanoviç Sakharine’in markajına girer. Tenten tüm dünyayı dolaşarak gizemi ortaya çıkarmaya çalışır.
Spielberg denince müzik çalışmalarının John Williams elinden çıkması pek de şaşılacak bir durum değildir. Bu sene en son “War Horse”da dinlediğimiz Williams, animasyona çok yakışır şekilde karşımıza çıkıyor. E haliyle Oscar adayı olması da pek şaşırtmadı. Tenten’i önceden bilenler ve izleyenler gene aynı formatta bulabilir senaryoyu. Yani herhangi bir yaratıcılık ya da etkileyicilik barındırmıyor. Bu yönden biraz hayal kırıklığı yarattığını belirtebilirim. Gene de çok sıkmıyor çünkü en büyük numarası olan görüntü ve ses teknolojisi seyirciyi ekrana bağlıyor. Benim de bayılarak izlediğim 3 boyutlu hareket yakalama tekniği kullanılmıştır. Tabi bu, renk ve kontrast ayarlarıyla seyri daha üst seviyeye çıkarıyor. Diğer yandan, tek başına görsellik mi diye düşünecek olursanız fantastik filmlerin de aynı kaderi paylaştığını hatırlatmam gerekir. Spielberg zaten hedefini senaryo üzerine harikalar yaratmaya kurduğunu düşünmüyorum.
IMDB’den 7.5, Rotten Tomatoes’tan 74, Metacritic’ten de 68 alan projeye gelen eleştiriler biraz ortada kalmaktadır. Çok beğenip övenler kadar, teknolojiden ibaret olduğunu savunanlar da bulunuyor. E haksız değiller tabi. Gene de en iyi animasyon Altın Küre ödülünü kazandı.
1986 doğumlu Jamie Bell, sinema dünyamıza “Billy Elliot” ile girmiştir. İki kez izlediğim “Billy Elliot” ile en iyi erkek oyuncu BAFTA ödülünü alan oyuncu, devamında “Deathwatch”, “King Kong”, “Hallom Foe”, “The Eagle” ve “Jane Eyre” gibi projelerde yer almıştır. En son “Rise of the Planet of the Apes” ile gönlümü tekrardan fetheden Andy Serkis ise Captain Haddock karakteri ile yerini koruyor. Bu adama her şey yakışıyor!
0 Yorumlar