Banner

Insomnia (2002)

Yönetmen, senarist ve oyuncu kadrosunun bir arada bulunduğu kuvvetli projelere çok sık ulaşılamadığını düşünürsek; Insomnia sinemaseverlerin gözünde bir nimet olarak kabul edilebilir. Hele de psikolojik gerilim türünde Robin Williams’ı seyretmek paha biçilemez! Yönetmen koltuğunda Oscar ve Bafta’nın adaylıklarıyla tanınan; “Memento”, “Batman Begins”, “The Prestige”, “The Dark Knight” ve “Inception” gibi akıllarda yer eden projelerin yönetmen ve senaristi usta adam Christopher Nolan oturuyor. Zaten bu bile aslında izlemek için yeterli bir sebep sayılır. Filmi, 1997 yapımı aynı isimli Norveç filminden (Nikolaj Frobenius) uyarlayarak Erik Skjoldbjaerg kaleme almaktadır. 118 dakikalık ABD yapımının bütçesi 46 milyon $ olarak açıklandı. Hasılat 115 milyon $ civarında olarak hem yapımcıları (içlerinde George Clooney de var!) hem de ekibi memnun etmişe benziyor. Oyuncu kadrosunda Al Pacino, Robin Williams ve Hilary Swank yer almaktadır.

Los Angeles’tan iki dedektif 17 yaşında bir genç kızın öldürülmesini araştırmak için Alaska’nın küçük bir kasabasına giderler. Araştırmalar dedektifleri bir yazara götürmektedir. Bu yazarı yakalarken beklenmedik aksiyon ve gerilim dolu dakikalar yaşanır.

Senaryo ve kurgusu ile seyirciyi çok kısa sürede kendine çekebilme potansiyeli bulunan filmin olumsuz sayılacak bir noktası görünmüyor. Müziği özellikle de ilk yarıda az olsa bile bu eksiklik diğer bir çok başarılı detaylarla kapanabiliyor. Dekor ve mekan, psikolojik gerilim türüne göre oldukça etkileyici tasarlanmış. Özellikle de kasabanın soğuk havasının yanında muhteşem manzarası sizi büyüleyebilir! Teknik olarak görsellik, sahne geçişleri, ışıklandırma ve renk seçimleri Christopher Nolan’a yakışır derecede ekrana aktarılıyor. Hatta oldukça da geriyor. Öykünün yarattığı gerilim, karanlık atmosferle daha da vurgulanıyor. Al Pacino’nun canlandırdığı karakterin bunalımlı sahneleri bu görsel başarı sayesinde (yoksa yüzünden mi demeliydim?!) sizi de bunalıma sokuyor. İçinde polisiyeyi de barındırdığı için karakter sayısı hiç de az değil. Buna rağmen başrol karakterleri detaylandırılarak kaleme alınmış ve tüm düşünceleri ile yaşadıkları seyircinin kafasında çok soru işareti bırakmadan (kurgunun da etkileyiciliği sayesinde) yavaş yavaş açığa çıkıyor.
Yılda bir kere izlenecek kadar başarılı olduğunu düşündüğüm filmin çoğu sinema sitelerinde de puanı oldukça iyi. IMDB’de 7.2 iken, Metacritic’te bu 78’e çıkıyor. Ana karakteri canlandıran Al Pacino’nun yeteneğini yazmak ona saygısızlık sayılabilir. Diğer yandan, görüntüsü bana nedense 1992 yılında çekilen muhteşem film “Kadın Kokusu”nu hatırlatıyor. Karakterler arasındaki bir benzerlikten bahsetmiyorum. Tamamen fiziksel bir benzerlik. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen hiç mi değişmedi bu adam yoksa ben “Kadın Kokusu” filmini çok mu beğeniyorum emin olamadım. Filme hemen hemen ikinci yarıda dahil olan Robin Williams ise kesinlikle komediden çok gerilim filmlerine yakıştığını ispatlıyor. Her filmini büyük bir zevkle izlemiş olsam bile bu gönül “One Hour Photo” ve bu film gibi gerilim türlerinde daha fazla görmeyi arzu ediyor. Filmin kadın oyuncusu Hilary Swank ise yolun başındaki azimli polisi orta başarılı bir performansla seyirciye aktarıyor. Aslında Swank’in performansı yeteri kadar sunamayışının sebebi canlandırdığı karakterin diğerlerine oranla yüzeysel ele alınmasından kaynaklanıyor. Gene de adı bile projenin çıtasını yükseltmeye yetiyor.


Yorum Gönder

0 Yorumlar