Bazen, hayat bana suyu çekilmiş bir meyve gibi gelir. Artık tadını kaybetmiş. Hazlarından, tatlarından uzaklaşmış. Tıpkı kalp gibi, hissetmekten yorgun düşmüş, artık hissizliğe uzanmış, uyuşmuş bir organa dönüşmüştür. Dokunduğunu tanımlayamayan, sevdiklerini göremeyecek kadar kör kalmış, sesleri uğultu gibi duyan, sağır bir kulağa dönüşmüş..
Hayatta tıpkı bir insan kalbi gibi...Amacını yitirmiş biz yazı gibi. Yazgısını hiç yaşamamış bir ölümlü gibi. İnsani belirtilerden uzaklaşmış bir kalp, taşırmış. Susuz kalmış, nasır tutmuş gibi. Olanlara alışmış. Dili tutulmuş duygularının. Sanki, duyuları işlevini yitirmiş. Yaşadığı sancıların dışına çıkamamış. Kendinden oluşturduğu kafesine hapsolmuş. Sesi ve bedenine hapsolmuş. Çığlık atacak sesi kendinde bulamamış. Çoşkularından arınmış. Heyecanını yitirmiş.
Elini kolunu umuda sallasa da umutsuzlukları biriktirmiş. Hayallerini yaşamaktan öylesine korkmuş ki, en sonunda hayalsiz kalmış.
Kendine sormuş kalp, ne korkutucu değil midir, hayalsiz kalmak. Ne yapacağım şimdi? diye sormuş kendine. Kalp, düşünmüş: neden efkarım dağılmak bilmiyor? Neden benim bir organıma dönüştü, efkar?
Sözcükler yavan kalmış ardında. Kulağı işitmek istemezmiş, ağızdan çıka sözleri. Düşünmek yorar mı demiş kalp? Düşünmekten yorgun düştüğünü biliyormuş oysa. Özen istemiş sadece. Hayatla arasında ki savaşından çekilmek istemiş. Hayatla barışmak istemiş. Onun derdi hayatla değilmiş ki. Biraz daha yaşamak, büyümek, olgunlaşmak, durulmak istememiş. Hayat onu sevsin, sarmalasın, yüzüne gülsün istemiş. Karşısına çıkardığı sıkıntıları beraberce çözmek istemiş. Hayat onun karşısında değil yanında olsun istemiş.
herkes hayatın bir yerinde tıkandığını düşünebilir. Kalbinin sıkıldığını, nefesinin daraldığını... Hayatının kontrolünü kaybedebilir.. İçindeki bir şeylere tutunup ayağa kalkma ihtiyacı hissedebilir. yol alma ihtiyacı duyabilir. O zaman, yakasında ki efkara tebessüm eder. İçindeki yalnızlıkla barışır, ya da onu yok sayar.
Bu aralar durgun olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bu halleriniz size fazlası ile durgun mu geliyor? Kendi iç sesinizden başka hiç bir şeye kulak veremiyor musunuz? Etrafınızda ki güzellikleri, gözünüz görmez mi oldu?
Artık ağlamak, göz yaşı dökmek, sıradan bir alışkanlığa mı dönüştü? İçinize bir dur deme zamanı gelmiştir.
-Dur- ve yeniden dene. -dur- soluk al- soluk ver- nefes aldığının farkına var ve yeniden dene.-dur- soluk al ve hayatı başka bir yerinden tut. -Dur- soluk al- soluk ver ve hayatı başka bir gözle görmeye çalış. Yoksa içi çekilmiş bir meyve gibi, sesi kesilmiş bir kalp gibi zarar verirsin kendine. kabuğuna, öz suyuna.
16.08.2011
Hayatta tıpkı bir insan kalbi gibi...Amacını yitirmiş biz yazı gibi. Yazgısını hiç yaşamamış bir ölümlü gibi. İnsani belirtilerden uzaklaşmış bir kalp, taşırmış. Susuz kalmış, nasır tutmuş gibi. Olanlara alışmış. Dili tutulmuş duygularının. Sanki, duyuları işlevini yitirmiş. Yaşadığı sancıların dışına çıkamamış. Kendinden oluşturduğu kafesine hapsolmuş. Sesi ve bedenine hapsolmuş. Çığlık atacak sesi kendinde bulamamış. Çoşkularından arınmış. Heyecanını yitirmiş.
Elini kolunu umuda sallasa da umutsuzlukları biriktirmiş. Hayallerini yaşamaktan öylesine korkmuş ki, en sonunda hayalsiz kalmış.
Kendine sormuş kalp, ne korkutucu değil midir, hayalsiz kalmak. Ne yapacağım şimdi? diye sormuş kendine. Kalp, düşünmüş: neden efkarım dağılmak bilmiyor? Neden benim bir organıma dönüştü, efkar?
Sözcükler yavan kalmış ardında. Kulağı işitmek istemezmiş, ağızdan çıka sözleri. Düşünmek yorar mı demiş kalp? Düşünmekten yorgun düştüğünü biliyormuş oysa. Özen istemiş sadece. Hayatla arasında ki savaşından çekilmek istemiş. Hayatla barışmak istemiş. Onun derdi hayatla değilmiş ki. Biraz daha yaşamak, büyümek, olgunlaşmak, durulmak istememiş. Hayat onu sevsin, sarmalasın, yüzüne gülsün istemiş. Karşısına çıkardığı sıkıntıları beraberce çözmek istemiş. Hayat onun karşısında değil yanında olsun istemiş.
herkes hayatın bir yerinde tıkandığını düşünebilir. Kalbinin sıkıldığını, nefesinin daraldığını... Hayatının kontrolünü kaybedebilir.. İçindeki bir şeylere tutunup ayağa kalkma ihtiyacı hissedebilir. yol alma ihtiyacı duyabilir. O zaman, yakasında ki efkara tebessüm eder. İçindeki yalnızlıkla barışır, ya da onu yok sayar.
Bu aralar durgun olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bu halleriniz size fazlası ile durgun mu geliyor? Kendi iç sesinizden başka hiç bir şeye kulak veremiyor musunuz? Etrafınızda ki güzellikleri, gözünüz görmez mi oldu?
Artık ağlamak, göz yaşı dökmek, sıradan bir alışkanlığa mı dönüştü? İçinize bir dur deme zamanı gelmiştir.
-Dur- ve yeniden dene. -dur- soluk al- soluk ver- nefes aldığının farkına var ve yeniden dene.-dur- soluk al ve hayatı başka bir yerinden tut. -Dur- soluk al- soluk ver ve hayatı başka bir gözle görmeye çalış. Yoksa içi çekilmiş bir meyve gibi, sesi kesilmiş bir kalp gibi zarar verirsin kendine. kabuğuna, öz suyuna.
16.08.2011
0 Yorumlar